BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

70’LİK AŞKA KURBAN GİDEN SAKAL VE BEKİR BATTAL

2007 yılında Bostandere Kasabamızda Belediye Başkanlığı görevini yürütürken, küçükbaş hayvancılıkla uğraşan bazı hemşehrilerimiz Belediyeye gelerek, Kasabamızla – Boyalı köyü arasında ki bölgede hayvan otlattıklarını, fakat su ve havutlu bir çeşme olmadığı için hayvanların susuz kaldığını belirttiler. Bunun için yol üzerindeki Belediyeye ait Çivriklerin çayır olarak bilinen tarlanın kenarına havutlu bir çeşme yapılmasının uygun olacağını talebini ilettiler. Belediyenin mali sıkıntıda olduğunu bildiklerini, yapılırsa kendilerinin de katkıda bulunacaklarını, böylece hayvanların susuzluktan kurtulacağını, başka insanların da bu bölgede hayvancılıkla uğraşmaları için teşvik olacağını belirterek istekte bulundular.

Hemşehrilerimizin ifade ettiği gibi, belediyemiz çok borçlu, gelirleri sınırlı olduğu için, bu tür hizmetlere kaynak ayıramıyorduk.

Bir araştırma yaptık, önceden de tanıdığım emekli esnaflarımızdan, şimdi rahmetli oldu, ‘’Ruhu şad, mekanı cennet olsun.’’Karaviran’lı Muzaffer ÇAMLI abi ile Çat’lı Bekir BATTAL abinin, daha önceden yaptırdıkları kalıp ile, malzemesi alındığı taktirde işçiliğini ücretsiz Allah rızası için yaptıklarını öğrendim.

Muzaffer abimle görüştüm, malzemesini alın, kalıplarla birlikte götürün biz işçiliğini ücretsiz yapalım. dedi.

‘’Ruhu şad, mekanı cennet olsun.’’  Şimdi Rahmetli oldu, Seydişehir’in emekli esnaflarından Hüseyin KÜÇÜK abimle diyaloğum vardı ve zaman zaman bir araya gelir sohbet ederdik. Bir hafta sonu karşılaştık, bir kıraathanede oturduk, Başkan ne içersin dedi. Tekke dağının eteklerinde 300 tane küçükbaş hayvan Ağustos ayının 35 derece sıcağında susuzluktan yanarken, çay ısmarlamakla cennete girilmez diye espiri yaptım.

Çayımızı içtikten sonra,  malzeme listesi varmı dedi, listeyi verdim. Sağolsun malzeme ve mermer çeşmeyi aldı, kalıplarla birlikte yapılacak yere götürdük. Muzaffer abime haber ettik. Bir hafta sonu geldiler, bende hem yardım edeyim, hem de refakat edeyim,  ilave malzeme lazım olursa da temin edeyim diye gittim.

Baktım iki kişi gelmişler, 2. kişi 50-55 yaşlarında, göbeğe kadar sakal uzatmış, uzun boylu, kalıplı bir insan. Tanıştık, Çat’lı, Seydişehir’de oturan Eti A.Ş.’ den emekli Bekir BATTAL abi imiş.

Muzaffer abi çalışırken siyasi konulara giriyor, biraz atıp tutuyor, Bekir abi biraz  homurdanarak tepki veriyor. Muzaffer abi suslanGocaGurt diyor. Meğer Bekir abi hızlı ülkücü ve MHP’liymiş. Böylece Bekir abimi, sert mizaçlı, biraz hırçınca ve hızlı bir partili olarak tanımış oldum.

Kalıpları çaktık,  demirleri ve blokaj taşlarını döşedik.  Saat 11.00 oldu. Bize çeşme yaptırıver, hayvanlar susuzluktan kurtulur, sevap olur, biz de katkıda bulunalım diyen hemşehrimiz, davarlarıyla birlikte 2 dönüm ileriden geçerken, bir selam verip kolay gelsin demesini beklerken, bırakın selam vermeyi, yönünü Boyalı köyüne doğru çevirerek gelip geçti.

Seydişehir’de ikamet eden hemşehrimiz şimdi rahmetli oldu, ‘’Ruhu şad, mekanı cennet olun’’, Hacı Mehmet DEĞİRMENÖNÜ abimizi telefonla arayıp, Hacı abi ne yapıyorsun dedim, divana 1,80 uzandım, biraz sonra hazırlanıp camiye gideceğim deyince, Çivriklerin çayırda, 1 Başkan, 2 usta çeşme yapacağız diye acı acına uğraşalım, sen orada ibadet yapmaya hazırlan, olmaz bu iş dedim. Mesaj alınmıştır dedi, telefonu kapattık.

Şimdi rahmetli olan, ‘’Ruhu şad, mekanı cennet olsun.’’ Boyalı köyünden sevdiğimiz Avusturya’dan emekli Hüseyin ŞAHİN abimizi telefonla aradım. Hacı abi, neredesin, ne yapıyorsun  dedim. Bahçedeyim, geziyorum, güz eriklerinden ala düşen varmı onlara bakıyorum dedi. Olmaz Hacı abi olmaz, biz Çivriklerin çayırda çeşme yapmak için iki ustayla birlikte çaysızlıktan ölelim, sen bahçede erik alası ara, senin işin rast gitmez dedim. Benim arabanın arkasında küçük tüp, 2 kg. Şeker, 2 kg . Çay, 2 koli (24 adet) bardak var dedi. Arabanın arkasındaki çaydan bize fayda yokki dedim. Hemen geliyorum dedi. Sağolsun köyde evine uğrayıp, eski elbiseleri ile çizmelerini de giyip, çalışmaya yardım edeyim deyip hemen geldi ve çayı koydu.

Bizde bu arada harcı karıştırdık, Hacı Mehmet abimde etli ekmekleri yaptırmış hemen geldi, sıcağıyla yedik. (Ruhuna değsin.) Bu arada çayımızda demlendi, çayımızı da içtik. Hacı Hüseyin abimizin de ruhuna değsin.

Diğer arkadaşlar, harcı karıp atarken, ben hem içmek için hem de yeniden çay demlemek için biraz ileride bulunan çeşmeden su doldurmak için gittim. Çeşmeye musluk konmamış, borusu da demir boru konmuş, suyu kesilmiş, şıp şıp akıyor, fakat 30-35 derece sıcak, demir borunun sıcaklığıyla 40 derece olmuş, akan damla su, borunun dışına çıkmadan kuruyordu.

O arada su içmek için bir arı geldi, demir borunun içine girdi, ayakları yandı, ters döndü ve vücudu da yandı. Arı öldü. Yaptığımız çeşme işinin ne kadar önemli olduğunu tekrar hatırladım. Gözümün önünde su içmek için gelen arının, yanarak ölmesini, Cenab-ı Allah tarafından ibretlik bir hatırlatma ve ders çıkarmak için cereyan ettirildiğini düşündüm.

Biraz daha ileride ki çeşmeden suyu doldurmaya gidip gelirken, ulaşım araçlarının çoğalmasıyla insanların susuzluk problemini yanlarına da aldıkları hazır sularla çözdüklerini, ama hayvanlar için bu sorunun, kaynak artezyen suların da azalmasıyla daha da arttığını düşünerek, emekli olduktan sonra, imkanlar ölçüsünde bende yapabildiğim ve/veya yaptırabildiğim kadar çeşme yaptırayım diye kendi kendime söz verdim.

Ben suyu doldurup geri geldiğimde, harçta karılıp beton dökülmüş.  Çeşmenin o günkü yapılacak işleri bitmiş oldu.

Böylece GocaGurt Bekir BATTAL abimizi de tanımış olduk. Daha sonra Bekir abimizi seçim zamanlarında, minibüsünün önüne 2 tane 3 hilal bayrağı takarak 3 ay boyunca gezip dolaşıp propaganda yaparken gördüm. Dostluğumuz hep devam etti. Daha sonraki yıllarda eşi Meryem abla vefat etti. ‘’Ruhu şad, mekanı cennet olsun.’’ Cenazesi ve taziyesine katıldım.

Daha sonra duydum ki, evlenmiş, pandemi kaynaklı evine gidemedik, telefonla hayırlı mübarek olsun dileklerimizi ilettim.

2021 yılı Mart ayının 27’sinde Babam rahmetli olunca, ‘’Ruhu şad, mekanı cennet olsun.’’ Akyol mezarlığında cenaze namazı ve defin için toplandığımızda, bir kişi geldi, baş sağlığı diledi, maske var başında hacı şapkası var, gözlere bakıyorum, bizim Bekir abi, ama onun sakal maskenin altına sığacak gibi değildi, diyorum.

Cenaze defin sonrası, tekrar taziyeleri kabul ederken Başkan başınız sağolsun, Allah rahmet eylesin dedi, aynı kişiye dikkatlice baktım, gözler Bekir abi, ses Bekir abi, ama sakal yok.

Bekir abinin sakal maskenin altına sığacak gibi değildi dedim. Aradan 1 ay geçtikten sonra, telefon açıp hem cenazeye katılımı için teşekkür edeyim, hem de sakalı kestimi kesmedimi,  cenazeye katılan benim tanıdığım Bekir abimiydi, başkasımıydı bir sorayım dedim. Sordum, bendim, cenazeye ben katıldım dedi. Abi sakal ne oldu dedim, kestim dedi.

Pandemi biraz rahatladıktan sonra evine gittik, gördük, tekrar mutluluklar diledik. Bekir abim İstanbul ikametli, Kars Kağızman’lı bir hanımefendi ile evlenmiş.Sağolsun yenge hanım Kağızman’ın meşhur elle yapma navale yiyeceklerinden bolca bize ikramda bulundu.

Daha sonra, 20.03.2022 tarihinde evime iadeyi ziyarette bulundular. Yenge hanımla birlikte otururken, sordum. Bekir abi, benim gördüğüm kadarıyla sen, kesin kuralları olan, bu kurallardan asla taviz vermeyen, sert, haşin, hormonsuz Anadolu erkeğisin.

Nasıl olduda emekli olduğunda koyduğun, 25 yıl göbeğe kadar uzatmış olduğun sakalı kestin dedim.

Sebebini söyle, hem öğreneyim hem de izin verirseniz bu olayı Deneyim Paylaşımı köşe yazımda yazayım dedim.

Bekir abi, ‘’Aşk ferman dinlemez, aşk kalbe girince, istekler karşısında sakal permatik karşısında direnmez.’’ dedi.

Yenge hanım ise,  ‘’Sakalı kesene değil, kestirene bakacaksın. Kağızman’ın güneşi karşısında, Toros’ların buzları erimeye mecbur değil mahkum oldu.’’ dedi.

Tekrar mutluluklar dileyip, yazılmasına izin verdikleri için teşekkür edip, aşkın teferruatını, Alıçlıseki gölünde, sırtımızı Modus dağına doğru yastayıp,gece mehtabın ışığında, közde pişmiş patateslerimizle, korda emaye çaydanlıkta  demlenmiş çayımızı içerken konuşmayı kararlaştırıp, sohbetimizi tamamladık.

Kendilerine huzurlu bir yuva, sağlıklı bir ömür dilerken, aklıma Bedri Rahmi EYÜBOĞLU’nun Üç Dil şiirindeki ‘’Keçiyi Yar’dan uçuran bir tutam ottur.’’ satırı geldi.

Hülasatül Beyan (Açıklamaların özeti); 70 yaşındaki bizim Bekir BATTAL abinin sakalı 70’lik aşka kurban gitmiş.

Bereket Pala Remzi gibi Pos bıyıklar yerindeydi. O da bize teselli kaynağı oldu…

 

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.