BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

 

لا تدعنى الا بيا عبدها
فإنه اشرف اسماءى

Beni çağırınca her zaman "Ey kulum (kölem) derdi,
bu benim en şerefli ismimdir.
Zengin ve asîl bir kadın'ın bir kölesi varmış,kölesini
çağırınca hep kulum (kölem) dermiş, gel kölem git kölem gibi.
Köle de diyormuş ki: En mutlu olduğum an bu efendi bayan bana kölem dediği andır.
Yüce Allah'ın kulları bu köle'den ibret alabilir.

Bir kaç kul'un misali:


1-) Birisi bir köle satın aldı eve getirdi ona sordu: Ne yersin? Ne yedirirsen diye cevap verdi,ne giyersin? Neyi giydirirsen, nerede oturmak istersin? İstediğin yerde, ne iş yaparsın? Verdiğin işi. 
Adam ağlamaya başladı ve dedi ki: Keşke rabb'ime olan teslimiyetim senin bana olan teslimiyetin gibi olabilseydi.
Köle: Efendim köle'nin efendisi karşısında efendisini razı etmenin dışında arzu ve isteği olamaz deyince,efendi: Allah için hür ol ben seni âzâd ediyorum.

2-) Hz.Ömer(r.a)Medine  dışında bir çoban görür, der ki : Bize bir keçi verir misin? Çoban:  Ücretle çobanlık yapıyorum, sürü benim değil der.
 Hz Ömer- denemek için- : Bize bir koyun sat kurt yedi dersin, onun üzerine çoban: Peki Allah nerede( görmüyor mu, görüyor) diye cevap verdi.
Bunun etkisinde kalan Hz. Ömer şehre girinceye kadar Allah görmüyor mu Allah görmüyor mu diye tekrar etmeye başladı sonra sürüyü ve sahibini sordu, buldu satın alıp o çobana hediye etti ve dedi ki :
قلت كلمة اعتقتك في الدنيا من الرق فارجو الله ان تعتقك يوم القيامه من النار 
Öyle bir kelime söyledin ki dünyada seni kölelikten azad ettirdi,Allah'tan umudum o ki seni kıyamet günü ateşten de azâd eder.

3-) Kur'an ve sünnete uygun olmayan şatafatlı bir düğün yapıp her tarafı ışıklandırarak  geceyi âdetâ gündüze çeviren saray sahibi birisinin kapısını yoldan geçen birisi çalar, kapıyı açan cariye'ye sorar:  Bu köşk'ün sahibi hür mü kul mu, yani efendi mi köle mi? Cariye der ki: Ne kul'u  Bu köşk sahibi benim efendim'dir,hürdür köle falan değildir, adam der ki: Doğru kul olsaydı öyle yapmazdı.
Ev sahibi kulağından kalbine ulaşan  bu ses üzerine kapıya koştu kimdi bu diye sordu? Cariye :  Birisi şöyle bir soru sordu ben de şöyle cevap verdim ve  şu tarafa gitti.
Sarayın sahibi telaştan yalınayak  onun peşine takıldı, onu yakaladı ve : Ne dedin cariye'ye ?Adam cariye ile arasında geçen konuşmayı anlattı. 
Adı Bişr olan sarayın sahibi o gece ve daha önce yaptıklarından tövbe etti, bir daha saraya dönmedi bir daha ayağına ayakkabı giymedi 
gerçekten yüce Allah'a kul oldu.
Çarşıda pazarda dolaşırken, niçin ayakkabı giymiyorsunuz, yalınayak dolaşıyorsunuz diyenlere şu cevabı veriyordu: Benim ayağım yalın iken hidayet buldum, bir daha ayakkabı giymeyeceğim.
Bu kişi Bişr'i Hâfî'dir.

Ey yüce Allahım! Bizleri ve bütün mümin kardeşlerimizi"Rahmânın kulları" diye vasfettiğin kullarından eyle, iş işten geçmeden ve ölümle uyanmadan bizleri uyandır.Âmîn.

Ahmet ÖZKAN

18 Eğlül 2021 C.tesi

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.