BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Kör kim? Gözleri görmeyen mi gördüğü halde görmek istemeyen mi?

Kişi akıl tutulmasına uğramamışsa veya ideolojik bir saplantı içinde değilse herkesin kabul ettiği apaçık gerçekleri görmemesi mümkün değildir. Böyleleri için şu özlü sözü yerinde bir tespit olarak düşünürüm: ?Hiç kimse görmek istemeyenden daha kör değildir.?

 

         Bahsettiğim körlük sebebiyle insanların birbirine şaşı baktığı günleri yaşıyoruz. Önyargılarımızla baştan reddetmişiz bir kere karşımızdakini. Bu nedenle adamın ak dediği kara, güzel dediği çirkin, dost dediği düşmandır; başka türlü olmasının imkân ve ihtimali de yoktur. Söylediklerinin bir kıymeti de olamaz; çünkü o? cıdır. Son zamanlarda kafalarımız kavram kargaşalarıyla öyle bir hal aldı,?izmlerle, cı/ lık larla öylesine zıvanadan çıkarıldı ki? Rahmetli Cemil Meriç Bu Ülke adlı kitabında ?izmler sırtımıza giydirilen deli gömlekleri?? demişti yıllar önce.  Ne kadar haklı!

 Adamın canı bir şeye sıkılmışsa veya kendince memlekette işler iyi gitmiyorsa, parasını bağladığı dolar düşmüşse veya borsa kaybettirmişse hoşlanmadığı partiye oy verenlere Ermeni deyiveriyor pervasızca. Al sana kavga. ?Senin Ermeni!?

         Bir şekilde oluşan önyargılarımız körlüğümüzü devasız hale getirebiliyor maalesef. Hastalığın kronikleşmesi yani? Bu durumun dilimize, düşüncelerimize, davranışlarımıza yansımalarına bakalım:

         Biraz haylaz bulduğumuz çocuğumuz için ?Bu, adam olmaz!?

         Bir sınavdan kırık not alan öğrencimiz için ?Sittin sene de okusa üniversiteye giremez!?

         Sevmediği partiye oy veren seçmenler sebebiyle ?Bu memleket iflah olmaz!?

         ?

Bu ve benzeri nice olumsuz etiket bulup hem de hiç tereddüt etmeden yapıştırıveririz karşımızdakine. Hatta birini kızdıracak olsak bir kalemde ?aptal?, ?gerzek?, ?manyak?, ?dunkof? laflarından birine maruz kalabiliriz.

         Biri veya birilerine karşı önyargılı olmak kadar kişiyi huzursuz eden, işlerinde başarısız kılan bir şey olamaz herhalde. Değiştirmek de öyle kolay değil nitekim önyargıları değiştirmenin atomu parçalamaktan daha zor olduğu söylenmiştir.

        

Kimileri de ortaya çıkan bir sorunun kendilerinden olduğunu kabul etmedikleri gibi işi düzeltmenin tek çaresinin de bir sorun olduğunu söyleyeni kör etmek olduğunu düşünüp o doğrultuda eyleme geçerler.

Doğan Cüceloğlu?nun "İçimizdeki Biz" adlı kitabında naklettiği ?Körlerin Hikâyesi? adlı öykünün bu kabil körlükler için mükemmel bir örnek olduğunu düşünürüm.       

Dere tepe, dağ taş dolaşmayı çok seven tek gözlü bir adam
varmış. Yürür yürür gider, gider gider yürürmüş. Bir gün uzaklarda renkleri karmakarışık bir köy görmüş; alacalı bulacalı garip bir köy.

        Yaklaşmış köye doğru. Yolları bir tuhaf, evleri bir tuhaf, insanları bir tuhafmış köyün. Köyün içine girince anlamış meseleyi. Körler köyüymüş burası. Kadınların, erkeklerin, çocukların velhasıl herkesin sımsıkı kapalıymış gözleri.
        Gezgin, tek gözlü adam, karar vermiş burada yaşamaya."hiç değilse benim tek gözüm var" diyormuş. "körler ülkesinde şaşılar kral olur derler.
Ben de bunların başına geçer yaşarım."

        Körlerin gözleri yokmuş ama elleri, kulakları, burunları çok hassasmış. Kendilerine göre kurdukları bir düzen içinde yuvarlanıp gidiyorlarmış. Adam şaşkın hallerine bakıyormuş onların. Yürümeleri, konuşmaları doğrusu başka türlüymüş.

        Bir gün körlerden biri ötekilerden birinin malını çalmış. Sadece tek gözlü adam görmüş bunu. Bağırarak ilan etmiş "filanca falancanın malını çaldııı!"


      Körler; nerden biliyorsun ki demişler, o kadar uzaktan duyamazsın ki?
Ben duymadım, gördüm demiş adam. Gözüm var benim, görüyorum...
Körler göz diye, görmek diye bir şey bilmiyorlarmış. Uzun zaman içinde çoktan unutmuşlar bu hissi.

      Ne demek görmek, demişler. Nasıl görüyorsun yani, duyulmayacak mesafeden anlayabiliyor musun ne olup bittiğini?
      -Anlıyorum tabi demiş adam.
      -İnanmayız, imtihan edeceğiz seni demişler.

      Adamı almış uzakta bir yere dikmişler. Tecrübeleriyle eminlermiş ki o uzaklıktan hiçbir şey duyulamaz. Anlat bakalım demişler, biz şimdi ne yapıyoruz?
      Adam anlatmış: Oturuyorsunuz, kalkıyorsunuz, koşuyorsunuz, yemek
yiyorsunuz, şu şunu yaptı, bu bunu yaptı falan... Derken körler bir evin içine girmişler, bağırmışlar."hadi anlatsana..."içeri girdiniz, göremiyorum ki demiş adam.
     -Ne olmuş yani içeri girdiysek, elli santim fark var, anlat hadi anlat demişler.
     -Arada duvar var ama demiş adam, göremiyorum...
Körler, sen atıyorsun demişler. Deminki tesadüftü, bak şimdi ilemiyorsun...
   -Çıkın dışarı söyleyeyim demiş adam.
   -Bu kadar mesafeden duyduktan sonra ha içerisi ha dışarısı demiş körler.
    -Ama ben duymuyorum, ben görüyorum, diyormuş adam.
Öyle şey olmaz demişler. Sende bir sorun var. Saçmalıyorsun, acayip şeyler söylüyorsun; hekime muayene ettireceğiz seni, demişler.

     Adamı yaka paça hekime getirmişler. Hekim de kör tabi. Elleriyle yoklamaya başlamış. Adamın açık olan gözünü kastederek
"Buldum" demiş, sorun burda... Saçmalaması bundan dolayı diyormuş, şimdi düzeltirim ben onu...
     Körler ülkesinde kral olmak isteyen gezgin zor kurtarmış kendini onların elinden.

    Sözün Özü: Körler görenleri anlayamazlar. Saçmalıyor sanırlar ve onu da düzeltip kendilerine benzetmek için gözlerini çıkarmaya uğraşırlar.

 

Selam ve dua ile?

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.