BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Son günlerde öyle şeyler oluyor ki aklın ve dimağın alması çok zor.

 

Anlı şanlı bir tarihimiz var. Bizlere, ceddimizin ne kadar ahlaklı, ne kadar faziletli ne kadar adaletli ne kadar merhametli ne kadar azametli ne kadar şefkatli oldukları öğretildi hep. Bizler şanlı tarihimizin zaferlerle dolu sayfalarında gezinirken; ?onlarla ne kadar övünsek azdır, onlar bizim baş tacımızdır? diye gururlandık. Bu toprakları bize kanlarıyla, canlarıyla, dünyaya örnek olabilecek kahramanlıklarıyla kazanıp miras bıraktıklarını öğrendik hep.

 

?Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve fazileti? yüzyıllar boyu sloganımız oldu.   

 

Son zamanlarda; milletimize yön veren, bilgilendirmede milletin başvurduğu gazetelerimizin anlı şanlı yazarları, örnek aldığımız duayenler yaşam standartlarına gıpta ettiğimiz, yazılar yazdıkları gazetelere para ödeyerek onların yaşam standartlarının yükselmense fiilen katkı yaptığımız, akıl önderleri olarak tanıdığımız ve ahlaki bakımdan da bize, özellikle de çocuklarımıza örnek olması gereken yazarlarımız; bizlere yani millete, yani milletin çoğunluğuna galiz küfürler ve hakaretler etmeye başladılar. Bizler hem onların yazdıkları gazeteleri para verip alıyoruz, hem de onlar bize bizim bu halimizi bile dikkate almadan, bizlerin kutsallarına ağza alınmayacak hakaretler ediyorlar.

 

Bundan 15 yıl kadar önceydi. Bir televizyon program sunucusu beyefendi, yarışmaya katılan konuğuna hem de canlı yayında hakaretler etti ve gösterilen çok haklı tepkiler yüzünden artık televizyonlara çıkamaz oldu. Geçenlerde verdiği bir röportajda ?sadece emekli maaşıyla yaşadığını söyleyerek, kendisine haksızlık yapıldığını? beyan etti.

 

Henüz 15 gün kadar önce yine bir televizyon programı sunucusu benzer bir şekilde konuğuna hakaret ederek aynı akıbete uğradı. Gösterilen tepkiler; gerçekten de insanlığın ve onun en önemli özelliklerinden olan ahlak ve faziletlerinin tezahürüydü. Bu tepkiler neticesinde o da programlarına son vermek zorunda kaldı.

 

Daha sonra anlı şanlı bir yazarımız bu Asil Milletin fertlerine ?ahmaklar? diye sesleniyor ve bu şekildeki üslubu nedeniyle gösterilen insani ve ahlaki tepkilerden dolayı çalıştığı gazetede iş bırakmak zorunda kalıyordu.

 

Hemen arkasından hem bir gazetenin başyazarı hem de Basın Konseyi Başkanı unvanına sahip olan bir yazar, milletimizin bir kısmı için ?onlar analarını bile satarlar? diyerek yapılan bu hakaretlere zirve yaptırıyordu. Yine gösterilen yoğun tepkiler neticesinde bu yazarımız da çalıştığı gazeteden istifa etmek zorunda kalıyordu.

 

Asıl manidar olan ise bu yazarların bu hakaretlerine belli kişilerce hala destek veriliyor oluşudur. Küfrün ve hakaretin ödüllendirildiği bir anlayış Türk İslam kültürünün bir anlayışı olabilir mi acaba? Bu insanlar kalkıyorlar ?elhamdülillah biz de Müslüman?ız? diyebiliyorlar ve ?analarını da satarlar? küfrüne de destek verebiliyorlar. Bu gözü dönmüşlük değil de nedir acaba?

 

Bu yazarlarımızın ?Basın Ahlak Yasasını? bilmemeleri düşünülemez elbette. Basın özgürlüğünün de bu kadar geniş bir alana yayılabileceğini, her önüne galene galiz küfürler edilebileceğini de düşünmezler herhalde. Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda oldukça istekli yazılar yazan söz konusu yazarlarımız, konu kendileri için söz konusu olduğunda milletin anasına bile küfür edilebilecek kadar dokunulmazlığa sahip olduklarının farkında değiller herhalde. Şimdi bu yazarların, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması için verdikleri çabanın bir kıymeti olabilir mi sizce? Dokunulmazlıklarının bulunduğu milletvekillerinin de içinde bulunduğu milletin bir yarısına küfür eden bir yazar, o milletvekillerinin dokunulmazlıkları olmasa acaba neler yapardı?

 

Basın Ahlak Yasası

            Basın Ahlak Yasası, basın çalışanı gazetecilerin uymayı kabul ettikleri, yasal dayanağı olmayan bir anlaşma metnidir. (Yasal Dayanağı olmayan bir yasaya uyacak etik anlayışa sahip olmak da gerekiyor elbette)

14 Şubat 1952?de Uluslararası Basın Enstitüsü'nün ilkeleri Türkiye için de geçerli sayılması üzerine, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi adı altında bir metin hazırladı.

Bu metin, 24 Temmuz 1960 tarihinde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın ortak girişim sonucu düzenlenen törenle, gazeteciler ve yayın kuruluşları temsilcileri tarafından imzalanmıştır.

            Basın Ahlak Yasası"nın Bazı Hükümleri

?Gazetecilik mesleği, kişisel yarar için ve kamu zararına kullanılamaz.

Ahlaka aykırı ve müstehcen yayın yapılamaz.

Şeref ve haysiyetlere karşı haksız yayın yapılamaz, kişi ve kurumlar aleyhinde iftirada bulunulamaz.

Din istismarı yapılamaz.

Haberler doğruluğuna emin olunmadan yazılamaz.

Taraf tutan fikirler haber metninde verilemez.

Yayınlanmamak kaydıyla verilen bilgiler yayınlanamaz.

Yanlış yayınlar dolayısıyla gönderilen tekzipler en kısa zamanda yayınlanır.?

Akıl tatilde olunca, bu kurallara uymak da zor oluyor demek ki.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.