BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Peygamber Efendimiz:

"Ey Ebû Zer sen kimi seviyorsan onunla berabersin."

"Yâ Resulallah, ben Allah ve Resulünü seviyorum." Peygamber Efendimiz:

"Şüphen olmasın, kimi seviyorsan onunla berabersin." Ebu Zer sorusunu bir daha tekrar etti, Peygamberimiz yine aynı cevabı verdi.

?.

Peygamberimizi sevmenin bedeli Peygamberimiz birkaç gün yiyecek bir şey bulamamış, aç kalmıştı. Bu durumu öğrenen Hazret-i Ali, Efendimize ikram etmek amacıyla bir şey aramaya koyuldu. Medine'nin dış mahallesinin birinde bahçesini sulamakta olan bir Yahudi'yi gördü. Gitti, iş aradığını söyledi. Yahudi de kuyudan çektiği her kova karşılığında bir hurma vereceğini söyledi. Hazret-i Ali kabul etti ve çalışmaya başladı. On yedi kova çektikten sonra işi bıraktı, en iyi hurma cinsinden on yedi tane hurma kazanmış oldu. Sevinç içindeydi. Hemen Peygamberimizin huzuruna gitti. Hurmaları Peygamberimize takdim etti. Peygamberimiz:

"Ey Hasan'ın babası, bu hurmaları nereden aldın?" Hazret-i Ali:

"Yâ Resulallah, aç kaldığınızı öğrenince iş aramaya başladım, bir Yahudi'nin kuyusundan su çekerek bu hurmaları kazandım." Peygamberimiz:

"Bu işi Allah'ı ve Peygamberini sevdiğin için mi yaptın?" Hazret-i Ali:

"Evet, yâ Resulallah." Peygamberimiz:

"Hangi kul Allah ve Resulünü severse, fakirlik ona selin yatağına akışından daha hizli gelir. Allah ve Peygamberini seven kimse belalara karşı silahlansın."

?.

Talha sevimli bir gençti. Peygamberimizi çok seviyordu. Peygamberimizi ne zaman görse hemen çevresini alır, mübarek ellerine sarılıp öpmek için can atardı. Peygamberimiz de Talha'yı çok severdi. Yine birgün Talha, Peygamberimizi görür görmez yanına yaklaştı, ileri atıldı, heyecanla konuştu:

"Yâ Resulallah! Ne emrederseniz yapmaya hazırım, hiçbir emrinizi geri çevirmeyeceğim." Talha'nın bu sevimli hali Peygamberimizin hoşuna gitti, gülümseyerek:

"Öyle ise git, babanı öldür!" Talha, aniden ayağa kalktı, kapıya yöneldi, fırlayıp dışarı çıktı, yıldırım hızıyla gidiyordu. Peygamberimiz şaka yapmıştı, arkasından seslendi:

"Gel, gel! Ben akraba bağlarını çiğnetmek için gönderilmedim." Talha bin Berâ geri döndü geldi.

"Sevgimden yüzüne bakamıyordum"

?..

Amr bin Âs Mısır fatihiydi, büyük bir komutandı. Altı yıl kadar Mısır valiliği görevinde bulundu. Peygamberimizin yakın arkadaşlarındandı. Büyük bir diplomattı, siyasi meselelerde dâhi idi. Çok üstün bir zekâsı ve ikna kabiliyeti vardı. 90 yaşındaydı. Hasta yatağındaydı, son günlerini yaşıyordu artık. Ölüm döşeğindeydi, ruhunu teslim etmek üzereydi. Uzun uzun ağladı ve sonunda yüzünü duvara çevirdi. Oğlu,

"Babacağım" dedi, "Peygamberimiz sizi bazı şeylerle müjdelemişti." Hz. Amr anlattı:

"Ben üç hal üzere bulundum. Düşünüyorum da bir vakitler Resulullahı benim kadar sevmeyen birisi yoktu. Onu öldürmek için fırsat kollamıştım. Bu hal üzere ölseydim Cehennemlik olurdum. Cenab-ı Hak İslâmın nurunu kalbime yerleştirince Peygamberimize gittim:

"Uzatın sağ elinizi size bîat edeceğim" dedim.

"Ne oldu sana ey Amr?" buyurdu.

"Bir şartım var" dedim.

"Nasıl bir şart?" dediler.

"Allah'ın beni affetmesini istiyorum" dedim.

"Bilmez misin, İslâm önceki günahları yok eder" buyurdu. Bundan sonra benim gözümde Peygamberimizden daha sevimli ve ondan daha büyük bir insan kalmadı. Ona karşı duyduğum saygıdan dolayı doya doya yüzüne bakamıyordum. Çünkü ona doya doya bakamazdım. Bu hal üzere ölürsem cennetlik olmayı ümit ediyorum."

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.