BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

?Zenginin atı her zaman hızlı gider? demiş atalarımız. ?Fakirin tavuğu tek tek yumurtlar? demiş yine atalarımız.

Çilenin, meşakkatin, yoksulluğun iliklerine kadar yaşandığı, yaşanıyor olduğu yerdir Oğlakçı Köyü.  Şair Ahmet Kutsi Tecer?in, ta 1930?lu yılların başında; ?gitmesek de, gelmesek de o köy bizim köyümüzdür? diyerek yetkililere sitem ettiği köyün ta kendisidir aslında Oğlakçı Köyü.  Devletin,  imkanlarını esirgediği, yaralarını saracağı yerde bir de tekmelediği köydür Oğlakçı Köyü. 

Elindeki akarsuyunu, kapı gibi mahkeme kararı olmasına rağmen, kazmayı vuranın alıp götürdüğü, yüzyıllardır bir tek fidanına dahi kıyamadığı için talan etmediği, gözü gibi bakıp koruduğu ormanından istifade ettirileceği yerde, Kars?tan , Ardahan?dan gelen adamların traşlayıp, dağlarının çırılçıplak soyulduğu yerdir Oğlakçı Köyü. Devlet, ormanı gençleştirme çalışmaları çerçevesinde kestiği bu ormanları yüzyıllardır koruyan, uğruna çevre köylerle kavgalar eden hatta ve hatta geçmiş yıllar içinde canlarını veren, ona gözü gibi bakan Oğlakçı?ya sırf bu hizmetinden dolayı ödül vermeli ve hiç değilse çamurdan geçmenin mümkün olmadığı sokaklarını bari kilitli taş ile donatmalıydı.

Köydesler, Beldesler vasıtasıyla her alanda devlet bütçesinden  her bir yere hizmetler akarken,  kilit taşlarının döşenmediği başka köy kalmamasına rağmen henüz bir tane kilit taşının dahi buluşturulmadığı yerin adıdır Oğlakçı Köyü.

  Oğlakçı Köyü kurulduğundan bu yana çoluk çocuğunun nafakasını temin etmek için, kayalıklardan oluşan bir kaç evlek tarlasını  sulayabilmek amacıyla, akarsuyunu 4 kilometre uzaklıkta bulunan dereden getirdiği su ile sular. Köyde yaşayan insanların çoğunluğu 70 yaşın üzerindedirler. Onlar için her nisan ayı kabus ayıdır. Çünkü o hendeği artık açacak güçleri de kalmamıştır. Bereket versin ki bundan  tam 11 yıl önce zamanın muhtarı Ramazan Yıldırm köye bir gölet yapılması için iki satır dilekçe yazıp zamanın bakanlarına vermiş de şu an Darı Deresi? Mevkisine bir gölet yapılma çalışmaları başlatılmıştır. Yoksa kuraklık nedeniyle, geri kalan 70-80 civarındaki insan da köyü terk etmek üzereydiler.  Bu gölet tamamen Oğlakçı Köyü?nünün fakir ve, ?cahil? halkının çabalarıyla, hiç bir bölge siyasetçisinin ilgi göstermemesine rağmen, tırnaklarıyla  kazıp bu aşamaya getirdiği bir projedir. Bir kaç yıl içinde bu gölet biter de inşallah Oğlakçı?nın sefil halkı hiç olmazsa bu açıdan bari birazcık rahatlamış olur.

Dağlardan keçiyi, koyunu, indirip yasakalamalarla ormanı koruyabileceğini düşünen devlet, maalesef bu uygulamalarıyla dağları yabani hayvanlara teslim ettiler. Eskiden dağları mesken eden domuzlar, kurtlar, tilkiler şimdi köylerin içinde efelenmekte, köy halkının ineklerini, öküzlerini, tavuklarını tırmalamaktalar. Devlet yetkilileri, köylünün hayvanlarını ?kuduz tehlikesi? gerekçesiyle ne içeri ne dışarıya bıraktırmıyorlar. Aynı zamanda da ?kuduzu bulaştırdığı tahmin edilen kurtların? imha edilmesine müsaade etmiyorlar.  Duydum ki bir kurtun öldürülmesi binlerce lira cezayı gerektiriyormuş. Ya köy halkınından birini bu kurtlar tırmalarsa ve kudurmasına sebep oılursa bunun bedeli ne kadar olacaktır? İnsanların elini kolunu bağlayıp, kurtları üzerlerine salıvermenin izahı  vardır mutlaka.

 Zaten 24 saat süreyle kaderin sillesini yeyip duran ve yaş ortalaması bir hayli yüksek olan, kendisini korumayı dahi becerebilecek maddi ve manevi güçten mahrum olan Oğlakçı Köyü halkı şimdi de kuduz kıskacına alınmış vaziyettedir.

İki tane inek öldü gerekçesiyle ?kuduz teşhisi? konularak canlı hayvan giriş ve çıkışı 6 ay süreyle yasaklandı. Pekala bir yıldır bir kaç hayvan besleyip, kurbanda satarak üç beş kuruş harçlık alma hayalleriyle, hayvanlarına bir zarar gelmemesi için ahırda o hayvanlarla birlikte yatıp kalkan sefil halkın sorunlarının çözümü hususunda devlet bir girişimde bulundu mu? 

?Yassak Kardeşim!? deyip işi kökten çözdüğünü düşünen bir devlet mi var yoksa karşımızda.

Oğlakçı?ya ve Oğlakçı gibi köylere yardım elini uzatan devlet, İstanbul?una, Ankara?sına elini uzatan devlet kadar hatta ondan daha fazla hayır işlemiş olur, biline.

Yetkililere Oğlakçı?ya devlet yardımının gelmediği hususnda şikayetler olsa hemen; ?istemesini bilmeyen bir muhtar?a sahip olduğumuz söyleniyor. İstemesini bilmeyen bir muhtar ve halk varsa eğer, o istemeden sen yapacaksın. ?Ağlamayana meme yok? derler. Bence devlet, kimseyi ağlatmadan, sızlatmadan gerekli her yere gerektiği gibi uzatmalıdır elini.

Benim doğduğum köyde; ?devlete bir zarar gelmesin?, ?Allah devlete zeval vermesin? anlayışına göre hareket eden insanların yaşar. Devlet de bu alicenaplığın karşılığını köylünün istemesini beklemeden  vermelidir. Çünkü onlar istemekten utanan insanlardır. Çünkü onlar devletin karşısında el pençe divan duran insanlardır. Çünkü onlar; dertlerini dahi anlatmaktan haya duyan insanlardır.

Oğlakçı Köyü?nün sıkıntılarına neşter vurulmalıdır, devletimiz güçlüdür ve kimseyi gücünün altında ezmez.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.