BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

 

Geride kaldı artık hepsi…

                Bir zamanlar selamlaşmak, hal hatır sormak diye bir şey vardı. Karşılıksız, riyasız, çıkarsız bir alışverişti bu, köylerde, şehirlerde…  Şimdi selam verseniz dönüp, “tanışıyor muyuz acaba?” diye soruyorlar. Selam verip almak için bile tanış olmak, gerekiyor artık.  Anlaşıldı ki artık selamlaşmak da paraya teşmil, samimiyete endeksli.

                Geride kaldı artık hepsi…

                Eskiden birisi başını sokacak bir ev yapmaya kalksa; mahallelisi, köylüsü hiç değilse bir gün olsun, karşılıksız işçilik ederdi komşusunun inşaatında. Çalışmaya gücü yetmiyorsa eğer, evinde unu bulguru ne varsa, onlardan hazırladığı yiyecek ve içecekleri ikram eder, hiç değilse karınca kararınca böylece yardımda bulunur bundan haz duyardı…

                Geride kaldı artık hepsi…

                Komşusu çifte çubuğa gitse, ahırındaki bir çift öküzünü, kara sabanını, koşumlarını sırtına sarar, doğruca koşardı yardımına… Sadece bir gün de olsa komşusunun ambarına girecek olan buğdaya, emeğini alın terini verirdi, tertemiz yüreğiyle…

                Geride kaldı artık hepsi…

                Köylünün koyunu o gün akşam eve gelmemiş olsa, onlarca komşusu tek tüfeklerini alır sahibiyle birlikte dağlara “yitik” aramaya koşarlardı. Ölüsünü ya da dirisini bulmadan da geri dönmezlerdi. Bunlar hep karşılıksız eylemlerdi. Bilinirdi ki; yarın kendi başına aynı olay gelse hiç kimse çağrılmayı dahi beklemeden aynı muameleyi kendisi için yapardı…

                Herkes birbirinin “emmisi”, “dayısı”, “yeğeniydi”. Herkes birbirinin komşusuydu… 

                Geride kaldı artık hepsi…

                Şimdi artık edineceği dairelerin, arabaların, tarlaların, arsaların; en güzel okullarda okutacağı çocuklarının derdinde herkes… Komşunun oğlu doktorluğu kazanınca, tepeden aşağı dökülen kaynar suların yaktığı kafaların içindeki beyinleri zonkluyor herkesin. Komşusuna bakacak hali mi var garibin(!)? Komşusunun bindiği arabanın markasından, modelinden daha aşağıda bir arabaya binmenin ezikliğiyle,  içine düşülen kıskançlık krizlerinden çıkış yollarının arandığı karanlık dehlizlerde yol alınıyor artık.

                Komşusu yiyecek ekmeğin derdineyken, o; evdeki her nüfus başına alacağı en modelli arabaları araştırmakla meşgul. En lüks dairelerin, süit odalı katların, dört kişilik yatların peşine düşmüş insanlar.

                Geride kaldı artık hepsi…

                Ey on yıllarca zaman gerilerde kalmış,  hala oralardan buralara gelememiş, demode düşüncelerle boğuşup duran adam! Sana ne milletin derdinden, sana ne milletin hedeflerinden?

                “Acıma acınacak hale düşersin” diyen de senin ceddin değil mi?

“Vur sen de düşene bir tekme”, dindir acılarını.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.