BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Hasret, insana dair ne varsa belki de hepsini içinde barındıran bir duygu... Hasret varsa, sevgi var, saygı var, yardımlaşma, acıma hissi, bütün uzuvlarının etrafında gelişen her türlü olaya duyarlı olma hali... Bunların hepsi "hasret" ile ilgili kavramlar.

Anaya hasret, babaya hasret, kardeşe hasret, arkadaşa hasret, eşe hasret, sevgiliye hasret, tabiata hasret, yağmura hasret, kışa hasret, bahara hasret, güze hasret, mevsimlik sebzeye, meyveye hasret, köyüne hasret, velhasılı vatana hasret...

Eskiden çıktın mı gurbete; arkanda kalan bütün mekanlarda vuku bulan, bulması muhtemel olan olaylardan mecburen irtibatı kesip, beynini, yüreğini sadece hayallerinle kurar, senaryosunu gündüzden yazar, geceleri kısa film şeritleri halinde buz gibi fabrika yataklarında, hamallık çadırlarında, bağ bozumu tarlalarda ve en önemlisi de koğuş köşelerinde, nöbet kulübelerinde, başrol oyunculuğuna soyunurdun düşlerinde...

Kimi zaman, geride bırakıp geldiğin üç aylık yavuklunun ya da bir aylık karının yahut beş aylık bebeğinin veyahut hasta yatağında ananın, dahası yaşlı haliyle, alnında çizgileriyle, seni her türlü yokluk ve yoksulluk içinde besleyip büyüten babanın, kimi zaman belki de bir şekilde kavgaya tutuştuğun, ağız dalaşı yaptığın, köy odalarının önlerinde, cami duvarlarının diplerinde sohbetlere girdiğin komşunun, kimi zaman köy önlerinde meleşen kuzuların, oğlakların, neşeyle koşuşturmalarını, kimi zaman da kızgın güneş altında el orağıyla biçtiğin ekinlerin arasında parmaklarına batan "bıtırağın" dikenlerine bile çektiğin hasretin günümüzde bir anlamı kaldı mı?

Hasretin; tuşların ucu kadar, ekranların içi kadar bir alana sıkışıp, teknolojinin; sevgiyi, sevdayı gasp etmesinin verdiği acıdan daha acı ne olabilir ki?

Anaların, Anadolu'nun kızgın topraklarından, bin bir meşakkatle, ürettiği başaklardan elde ettiği ekmeğe, çektiği çileyi katık ederek besleyip; vatanı beklesin diye, namusunu korusun diye, milletini huzurlu yaşatsın diye büyütüp asker eylediği Mehmet'inin hasretini içine çekerken, güpegündüz ensesinden kurşunlanarak devirdikleri taze fidanının acı haberini anında yüreğinde hissetmesinin sebebi de hasretti.

İşte o hasretti, yavrusunun bir an bile ismini cismini gözlerinin önünden eksik etmeyişinin sebebi...

Kıyamete kadar sürecek şimdi hasretin vuslata dönüşmesi...

Bu hasret, sadece o ananın değil hepimizin hasreti... Vuslatı sadece o ananın değil hepimizin vuslatı olacak.

Hasretten, sevgiden, sevdadan, insanlıktan nasiplenmemiş kalleşlerin, taşlaşmış yüreklerine indirilecek darbenin ardındaki güç hepimizin, milletimizin gücü olmalı.

Çünkü; o kahraman sadece o ananın değil, bizim kahramanımız, bizim Mehmet'imizdir...

Çünkü o kahraman; sadece kendi anasının, bacısının değil, bizlerin de namusunun bekçisiydi. Ona sıkılan kurşun bize sıkılmıştır. O ananın gözyaşları hepimizin göz yaşlarıdır.

Hamaset nutuklarıyla dinmeyecek bu acıyı dindirmeden aldığımız her nefes bize haramdır.

Hasretimiz, ölümle son bulmayacak...

Tayyar Yıldırım

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.