BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Maşallah her birimiz uluslararası siyaset uzmanları kadar ahkam kesebiliyoruz.

Kimimiz bu olayı "vatan hainliği" sayıyor, kimimiz de "vatanseverlik, milliyetçilik..."

Ama bir şey var ki o da; milletimin fertleri olarak; "akıl süzgeci" nimetini yeterince kullanmıyor olduğumuzdur.

Bir kısmımız diğer kısmımız ile dalga geçiyoruz, diğer kısmımız ise bir kısmımıza aynı şekilde cevap verme derdindeyiz...

Sonra dönüyoruz ve kendimizi “alemin vatanseveri” sayıyoruz.

Bence iki kesimin yaptığı da "vatanseverlik" değildir... Hem aynı topraklarda yaşayıp, aynı havayı teneffüs edip, aynı sokaklarda gezip, aynı pazardan alışveriş yapıp, aynı apartmanda oturup, karşılaştığımız komşumuzun yüzüne karşı sahte gülücükler atıp, selamlaşıp, arkasından da kuyusunu kazmamız çok ayıp...

Zenginliklerimiz de fakirliklerimiz de sevinçlerimiz de kederlerimiz de hep o aynı kaderi paylaştığımız insanlarımız sayesindedir halbuki... Cebimizdeki paranın sıcaklığı bile onlara bağlı. Onlar olmasa paranın ne önemi olabilir ki? Kime verip de bir ürün bir hizmet satın alabileceksin ki? Hal böyle iken, biz ise onlara ağız dolusu küfürler, hakaretler etme derdindeyiz. Bu nasıl bir travmadır Allah’ım!

Hem "komşumun cenazesi var" diyerek o günkü bütün şahsi işlerimizi iptal edip cenazesine koşacağız hem de kalkacak, daha cesedi mezara girmeden ölünün arkasından konuşacağız... Ne kadar acayip, garaip bir durum Allah’ım!

Unutmayalım ki bu ülke, tek başımız hiç birimizindir. Bu ülke komple bir milletindir, Türk Milletindir, bizimdir...

Türk milleti olmak, bir partili olmaktan daha anlamlıdır. Çünkü partili olunca "ihtiraslarımız” giriyor devreye... “Kıskançlıklarımız” “EGO”'larımız giriyor devreye. Beynimizdeki elektronik devreler giriyor devreye...

Partili olmak, hepimizin hakkıdır elbette ama partili olunca söyleyeceğimiz her sözü parti programına uydurmaya çalışarak konuşursak, biz biz olmaktan çıkarız be kardeşim! Tıpkı seçilip gidip TBMM çatısı altında “robotlaşan”, “indir kaldır” komutuna uymak zorunda olan milletvekilleri gibi oluruz be kardeşim!

Bir insan yüz tane cümle kursa hepsi de yanlış, hepsi de doğru olur mu be kardeşim?

“Bağımsız beyinli”, “bağımsız yürekli” olmazsak, sadece milletimizin, birlikte yaşadığımız, yaşamak zorunda olduğumuz insanların menfaatlerine, elbette kendi şahsi menfaatlerimize, özgür irademize göre değil de programlara göre konuşursak, “robotlaşmış” olmaz mıyız be kardeşim?

Kendi babamızla, kendi kardeşimizle, kendi eşimizle, kendi evladımızla bile on tane konuda kırk farklı cümle kurarken, proglanmış bir beyin bize zül değil mi be kardeşim?

Kimse kimsenin, bir parti diğer partinin ne söylediğine hiç bakmıyor. Söylenen sözlerin daha ilk harfinden itibaren, “had bildirme” cümleleri kurmaya odaklanıyor...

Birileri birilerinin; sadece kafasında tasarladığı ve rol biçtiği, onu giyiminden, kuşamından, konuşmasından ya da dünya görüşünden ötürü babasına anasına, dayısına, emmisine sürekli olarak küfrediyor. Yine aynı kişi bu defa da; karşıya geçip, başını iki eli arasına alıp, bir de arabesk bir şarkı tutturup, "biz böyle miydik, böyle mi olduk?" diye "acıların çocuğunu" oynuyor..

Pekala çare nedir?

Çare, "akıl süzgecini" iyi kullanmaktadır...

Şunu çok iyi bilmemiz gerekiyor.

"Dürüst olmadan hiç bir şey olamayız."

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.