BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Dünya Ülkesinin, fakir mahallesinde yani Afrika'da yaşayanlar, zenginlik kaynaklarını zengin mahallede yaşayanların çalıp götürmeleri nedeniyle yiyecek bir şey bulamayınca, doğal olarak bir birlerini yiyorlar. Birbirlerini yiyorlar dedimse, yamyamlıklarından değil tabi. Zengin Mahallelerin sakinleri, Afrika Mahallesinde yaşayanların cebine üç beş kuruş sıkıştırıp, onu buna, bunu ona kırdırma yolunu seçiyorlar. Yüz yıllardır bunu yapıyorlar.

Neden yapıyorlar bunu? Elbette kendi halklarının rahatı için. Başkaları ölecek ki, kendi halkları diğer mahalleden çalıp çırptıkları, haraca bağlayarak elde ettikleri zenginliklerinin tadını çıkarabilsinler. 

Yatlar katlar, şaşalı hayatlar...

Dünya Ülkesinin Asya Mahallesinde de Afrika Mahallesinden çok farklı bir durum yok... Bu mahallede yaşayanlar asgari ücrete tabiler. Zengin Mahallenin Muhtarları, önlerine bir kap yemek koyuyorlar, onlar o yemeği yerlerken bir birlerini de zaten yiyorlar... 

O Mahalleyi de diğer zengin mahalle sakinleri farklı bahaneler uydurarak, mesela kendi zengin mahallelerinde birtakım olaylar çıkarıp, düzmece suçlarla Asya sakinlerinin üzerine yıkıp, oraları karıştırma, katliam yapma, soykırım yapma hakkı bahanesi buluyorlar kendilerinde... O mahalle de karışsın ki, kendi halkları rahat etsinler, rahat yaşasınlar. Çünkü birilerinin yaşaması, diğerlerinin ölmesiyle mümkün... 

Yatlar, katlar, şaşalı hayatlar. 

Dünyanın Avrupa Mahallesinin muhtarları birlikte hareket ediyorlar. Bir birlik kurmuşlar ve hepsi de ağız birliği edip aynı cümleyi kuruyorlar.

"Yaşamamız için öldürmemiz gerek..!" 

Öyle de yapıyorlar... Afrika Mahallesinden ve Asya Mahallesinden ellerini, çektikleri yok. Eller hep tetikte. Kafasını kaldıranı mıhlıyorlar. Bu mahallede yaşayanlar her istediklerini hiç sıkıntı çekmeden elde edebiliyorlar. Bunu Afrika ve Asya Mahallesine borçlular. O mahalleler karışsın ki, kendi halkları rahat etsinler, rahat yaşasınlar. Böylelikle zenginliklerinin tadını çıkarabilsinler. 

Yatlar, katlar, şaşalı hayatlar. 

Dünyanın Amerika Mahallesi var bir de... Bu mahallenin güney kısmı daha fakir. kuzey kısmı ise Dünya Ülkesinin en zengin mahallesi... Zenginlikleri diğerlerinin varlığına bağlı. Karıştır, vuruştur, çarpıştır, yok et, terk et, kazan sadece kazan... Kaybetmek kitaplarında yok... "Başkası kaybetsin ki kendi kazansın" bütün amacı bu... Başkaları kaybetsin ki; kendi halkları rahat etsinler, rahat yaşasınlar. Böylelikle zenginliklerinin tadını çıkarabilsinler. 

Yatlar, katlar, şaşalı hayatlar. 

Ey, Dünya Ülkesinin Fakir Mahallerinin sakinleri. "Yeter artık!" demeniz için daha ne kadarınız öldürülecek? 

Sanki bir kıpırdama zenginlerin rahatına çomak sokma gibi bazı hareketler var. Ölüm pahasına olsa da... 

"Ben buralarda yaşamaya mahkum değilim. Zaten ben buralarda yaşamıyorum ki... Zaten ölüyüm ben! O halde biraz da sizin oralarda öleyim" demeye getiriyorlar sanki... Dünya Ülkesinin Zengin Mahallelerinde yaşamaya göz dikmişler sanki... Sanki huzursuzluklarını oralara ihraç etme kararındalar. Tıpkı onların yüzyıllardır yaptıklarını bu defa bunlar onlara yapacaklar...

Etme bulma dünyası yani... "Hep ben ölecek değilim... Hep sen yaşayacak değilsin. Müsaade et de biraz da ben yaşayayım" uyanışı içinde gibiler...

Gelin yol yakınken, Mahallenin muhtarları olarak toplanın ve bu işleri bir hale yola koyun. Yoksa size Bu Dünya Ülkesinde huzur yok artık. O diğer mahallelerden çalıp çırptığınız paraları rahat rahat yiyemezsiniz bundan sonra... Yoksa benim mahallem senin mahalleni dövecek, haberiniz olsun...

Haberiniz olsun, Okyanuslarda şişme botlarda ölüp küçücük bedenleri kıyıya vuran yavruların ahı tutar. 

Bakın gülmeyin, kesinlikle tutar.

Tayyar Yıldırım

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.