BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

        Camiler ve din görevlileri haftası nedeniyle geçenlerde camilerimizin dünyadaki ve ülkemizdeki adetlerinin sayısı ve  ülke nüfuslarındaki namaz kılanların oranları hakkında kısa bilgiler vermiştik.

      Bu defa da bu köşemize siz değerli okuyucularımıza, cami adabı ve caminin işlevsel görevleri hakkında bilgi vermeye çalışacağız.  Önceki yazımızda belirttiğimiz gibi cami , toplanma yeri olarak müminlerin yegane ibadet ettikleri yerlerin başında gelir. Her mahallemizde cami bulunur öteden beri her yerin ve her yerleşim yerinin kalbini cami ve okul belirler .Bu ikilinin bulunduğu konum , o yerleşkenin merkezi sayılır. Şehirlerimizde ve ilçelerimizde de durum bundan farklı değildir.

      Her yerde en büyük camilerimiz şehirlerimizin ve ilçelerimizin en merkezi yerinde yer alırlar.Ecdatlar , buralara han ve hamamlar da yaparak bir başka güzellik katmışlardır. Camilerimizin durumu ve mimari yapısı zaten ruhumuza huzur ve şevk katmakta,  minareleri ise adeta gökyüzüne dua için açılan eller gibi durmaktadır. Ayrıca bu minareler , uzaktakilere bulunduğu yerin İslam beldesi olduğunu adeta ilan etmektedir.

    Bu denli benliğimizle  bütünleşen camilerimize giriş ve çıkışlarda huşu içerisinde olmak gerekir. Girerken çıkarken ayakkabılarımızı yerleştirirken gayet dikkatli davranmamız gerekir. Hele de ilk girenlerin en ön saflardan başlayarak oturmaları daha da elzem bir davranıştır. Ön safın feyiz ve sevabını bu ilk gelenlerin nail olması haklarıdır. Ayrıca  cami dolduğunda ön saflara geçmek için cemaati yarmak da gerekmeyecektir.

       Camide , özellikle telefonların sessize alınması veya kapatılması da cemaate saygı bakımından önemli bir davranıştır. Camide sessiz ve sakin olarak huşu içerisinde vaz varsa dinlenmeli ve tefekkür hâlinde bulunulmalıdır. Camiye  dedesi veya babası tarafından getirilen  çocukların koşup oynamasından asla rahatsız olmamalıyız. Geçenlerde 7 yaşında torunumu camiye götürdüm üstelik de namaz vakti geçmişti. Camide üç beş cemaat vardı, çocuk koşup oynarken cemaatteki bir  vatandaş çocuğa kızmaya başladı. Yahu kardeşim Diyanet İşleri Başkanı bile söyledi  camide çocuklara kızmayın diye onları camilerimize alıştırın , camilerimizi onlara sevdirin diye diyerek bende kendisini uyarma gereği duydum ve üzüldüm. Bilmemiz lazım ki peygamberimiz namaz kılarken torunları üzerine çıkardı torunları  üzerine çıktığı zaman bırakın kızmayı tepki bile vermezdi.

   Şunu da yazmadan geçemeyeceğim : Safları sık ve düzgün tutun bu konuda hadis var şüphesiz ancak iki sıra olan cemaati sıkıştırmak da gerekmez diye düşünüyorum. Cami dolmuş ise sıkışalım da boş iken sıkışmak ne kadar gerekir bilemiyorum. Affınıza sığınarak saflar düzgün olsun da duruma göre sıkışık olabilir diye düşünüyorum.

Namaz sonrası camiden ayrılırken mümkün olduğunca kapıya hep beraber yığılmadan yönelmek , en sondaki saftan başlayarak sırayla gayet sakin ve düzen içerisinde ayakkabılar alınarak camiden ayrılmak daha uygun olacaktır.

    Din görevlerinin, imam ve müezzinlerin bizlere zaman zaman bu konuda ayrıntılı ve yol gösterici tavsiyeleri olmaktadır ; bu tavsiyelere riayet etmemiz gerekmektedir.

      Kısaca cami, cemaat ve görevliler çok güzel bir üçlü olup bu üçgenin içerisinde tüm müminlerin yer alması temennimizdir. Ayrıca camilerimizin Allah’ın evi olarak Müslümanların toplanma ve sığınma yeri olduğunu da unutmamak gerekir.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.