BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

"Var olmak, düşünmek ve hareket etmektir" diyen                    Nureddin Topçu Hoca’ya saygı ve rahmetle…

        Varlık ve hareket konusunda çok kafa yormuş, çok araştırma yapmış ve nihayet çok yerinde tespitlerde bulunmuş bilim insanlarımızdan Nureddin Hoca’nın felsefe, ahlak, sosyoloji, din ve eğitim gibi birçok konuda eserleri bulunmaktadır. ‘Var Olmak’ bunlardan biridir.

        Varlığı bilir, var edeni tanırsan varlığın esasının hareket olduğunu yani hareketle var olduğunu da bilip varlıkla uyumlu bir harekete katılabiliyorsan mutlusun; çünkü insanın huzuru ve mutluluğu bu harekete bağlıdır. Eserin konusunu bu şekilde özetlemek mümkün.

        Buradan hareketle; ama önce kendimizden başlayarak ahvalimizi sorgulamaya geçebiliriz.

        Var mıyım, var mıyız?

        Nereden belli? Varlığımızın delili nedir?

        Katılabildiğimiz ve hakikaten katılmakla mutlu olduğumuz bir hareketin içinde olabildik mi?

        İçimiz burkularak dinlediğimiz türkülerimizden biri geliyor dilime sözün burasında:

Ey sevdiğim sana şikâyetim var
Ne sevdiğin belli ne sevmediğin
Ben de bir insanım bir de canım var

Ne sevdiğin belli ne sevmediğin oy oy
Hainsin oy oy zalımsın oy oy ne deyim oy oy

Mantık belli: Harekete katılabiliyorsan varsın.

‘Seviyorum’ iddiasında bulunanın sevgisinin işareti olabilecek bir davranış bekleniyor türküye göre. Aksi halde bu durum ‘zulüm’ olarak adlandırılıyor. Hem kendine, hem muhatabına ve çevresine…

Allah insanı, kendisini ve kendisiyle birlikte âlemleri var edeni yani Rabbini tanıma potansiyeliyle yaratmıştır. Bu cevher onda gizlidir. ‘Her şey sende gizli’ şiirinin şairi Can Yücel’in de ‘Her ne ararsan önce kendinde ara’ diyen Mevlana’nın da Hacı Bektaş Veli’nin de söylediği budur.

Yani her şey insanda; sende, bende, bizde…

Şairin bu güzel şiiri, sevgi gibi, varlık-yokluk gibi insanlığın yeryüzü macerasında değişmez gündemi olmuş en temel konularda fazla söze de uzun boylu yorumlara da ihtiyaç bırakmayacak şekilde anlatmaya yetiyor her şeyi. Harekete katılmadan bir varlıktan ve var oluştan söz edilemez.

“Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin,
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kâr sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer;
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın,
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak,
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
Bebek ağladığı kadar bebektir.
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin,
bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...”

Her konuda ilk adımı atmayı başkalarından beklemekle geçip gidiyorsa günlerimiz böyle bir varlığın yokluktan ne farkı var?

Selamların en güzeliyle…

Hacı Halim Kartal/ 16 Ocak 2023

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.