BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Hakikatten ve sadakatten uzaklaşmanın en belirgin göstergelerindendir kandırmak.

        Bu yolla gerçek yerinden edildiği için ondan boşalan yeri dolduracak tek şey zulümdür. Dolayısıyla kime yönelik olursa olsun, her kandırma eyleminin neticesi zulümdür.       

        Adam, dükkândaki iş yoğunluğu sebebiyle geçen hafta tamir ettirdiği motorunu bir kenara bırakarak dakikalarca bekledi. İlk geldiğinde usta, tahmini bir teşhisle motorun balatasının değişmesi gerektiğini belirtmiş; elemanlardan birine müşterinin isim ve telefonunu kaydettirerek hemen yapamayacağını, bir hafta beklemesi gerektiğini söylemişti. Adam çaresiz, motoru bırakıp gitmiş, umutla beklemişti. Bir hafta sonra uğradığında gerekli parça takılmış, toparlanıp teslim edilmişti adama.

Tamirden sonraki denemede her şey yolunda gitmiş, bir problem çıkmamıştı göründüğü kadarıyla. İçine bir memnuniyet dalgası yayılmış, bu nedenle tahmin ettiğinden biraz fazla çıkan faturaya aldırmamıştı. Çalışıyordu ya, bunun bir önemi yoktu.

Adamın sevinci fazla sürmedi. Büyük bir iştahla bahçesine götürdüğü ilk gün motordan tamirden önce çıkardığı sesleri gene duymuş, aynı sıkıntıların aynı can sıkıcı seslerle birlikte ortaya çıkışına bir kez daha şahit olmuş, hakikaten canı sıkılmıştı. Başka bir sorunu vardı motorun; parça değişikliği bir işe yaramamıştı işte.

Bekledi, bekledi… Nihayet güçlükle dikkatini çekmeyi başarabildiği ustaya durumu bir solukta anlatmayı başardı. Bekleşen başka müşteriler vardı ve her an araya birileri, bir şeyler girebilirdi. Yığınla iş vardı dükkânda. İş yerinin önü ve içeriler tamir bekleyen çeşit çeşit aletlerle doluydu.

Usta, bu defa motoru çalıştırarak hatta bağırtarak daha bir dikkatli inceledi ve önceki karşılaşmadaki mütereddit teşhisine göre daha kararlı bir tavırla ‘keçe’ dedi ve ekledi “Bunun keçesi patlamış! İki gün içinde yapılır…”

Bunları der demez yanı başındaki başka bir cihaza yönelen usta, az önceki şaşkın müşterisinin son bir gayretle “Yahu, bu motorun balata değişiminden önceki sesi ile şu anda keçesinden bahsettiğin andaki sesi aynı. Sebep keçe idiyse parçasını değiştirmeye ne lüzum vardı?” sorusuna “Bu da nerden çıktı?” der gibi biraz irkilerek; ama saniyeler içinde kızdığını belli ederek “Lüzum vardı ki değiştirdik!” deyip uzaklaşmıştı. Sesinin frekansının değişivermesinden anlamıştı adam, ustanın işiyle ilgili gereksiz sorulardan hoşlanmadığını.

Bir şeyi daha anlamıştı adam: Nerede haklı olduğuna inandığı bir konuda tastamam inandığı ve emin olduğu bir doğruyu ifade ederken bundan rahatsızlık duymuşsa biri, bu halin sebebi yaptığının doğruluğuna kendini inandıramayışıdır.

İnsan birini, birilerini kandırabilirdi; lakin kendini asla kandıramazdı. Hiç kimse kendi vicdanının yargıçlığından kaçamazdı. Hele ki bir şey anlatırlarken seslerini yükseltenler sözün gücüne değil, gücün sözüne inanırlardı genellikle. Bunu en iyi insanın kendisi bilirdi.

Gökhan Özcan 03 Haziran günü Yeni Şafak’ta çıkan ‘Toplu Zehirlenme’ başlıklı yazısında ‘ortak bir gerçeğe inanmadığımızı, çünkü ölçü alacağımız tartışılmaz kaidelere sahip olmadığımızı’ dile getirip insanların birbirini aldatma gayretine, gerçekte ise kendilerini kandırma gayretine örnek olarak Ralph Keyes’in ‘Hakikat Sonrası Çağ’ isimli eserinden ibret nazarlarımıza şu cümlelerini aktarmış:

“Açık yürekliliğin günümüzde ne kadar yıpranmış olduğu, ‘açıkçası’, ‘dürüst olmak gerekirse’, ‘samimiyetle diyebilirim ki’, ‘doğru söylemek gerekirse’, ‘gerçek şu ki’, ‘gerçekten’, ‘tüm açık sözlülüğümle’, ‘hakikaten’, ‘içtenlikle söylersem’, ve ‘tamamen açık konuşmak gerekirse’ gibi ifadeleri ne kadar sık kullandığımızda görülebilir. Bu tür sözel alışkanlıklar, birbirimizi ne kadar düzenle aldatıyor olduğumuzun kaba bir ölçüsüdür. Eğer öyle değilse bu taahhütler niye?”

‘Ömer diyeceği ağzını büzüşünden belli’ derler ya!

Bazılarının muhataplarını kandırma gayretleri aslında dikkat edebilirsek farkına varabileceğimiz bir gayret.

Önemli olan bunu fark ettiğimizi muhatabımızın da fark etmesini sağlayacak bir sözü söyleyebilmek veya bir duruşu gösterebilmek.

Birilerini kandırmaya çalışanın aslında kandırmaya uğraştığının kendisi olduğunu düşündürmeye yarayacak esaslı bir duruş olmalı bu!

Bu baş döndüren hız çağında bu nasıl başarılır, bilmiyorum.

Selamların en güzeliyle…

Hacı Halim Kartal/09 Haziran 2021

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.