BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Mü’min bir yanıyla güvenen bir yanıyla da güvenilen insan demek.

        ‘Mü’minin feraseti’ diye bir kavram var dilimizde. Buna bağlı olarak denir ki mü’min bir delikten iki defa ısırılmaz.

        Mü’min Allah’ın ‘gör’ dediği yerden bakmayı öğrendiği için O’nun gösterdiklerini görür. En yalın anlatımıyla sorumluluk bilincidir bu. Sorumluluk bilinci kişiye her konuda dikkatli davranma alışkanlığı kazandırır. Dikkat onun melekesi haline gelir. Melekesi da zamanla kişiyi kendine ve çevresine yönelen kötülüklerden koruyan meleğe dönüşür.

        Durum teorik olarak böyle!

        Lakin uygulamada türlü sorunlar, gariplikler yaşıyoruz.

        Başa dönecek olursak güvenen ve güvenilen olma noktasında arızalı bir gidişi, gittiği yere kadar sürdürmeye çalışırız; lakin…

        Lakin dengeli ve ahenkli bir gidiş değildir bu!

        Haliyle her an kaza olabilir ve buna ‘beklenmedik kaza’ diyemeyiz. 

        Bir yanımızı abat etmeye çalışırken doğal olarak diğer tarafımızı berbat ederiz genellikle bu tek taraflı, bu yarım, bu yarın kaygısından uzak kolaycılığımız yüzünden.

Çünkü biz işlerimizde öncelikle yakın çıkarlarımızı ve kolay olanı seviyoruz ve üstelikbunu en iyi kendimiz biliyoruz.

Yani her şeyin Rabbimizin değişmez ilkelerine sıkı sıkıya bağlı olan hayatta ilkeli olmayı, ilkeli yaşamayı beceremiyoruz.

Beceremediğimiz için en çok ihtiyacımız olan durumlarda önümüzü görmemize yarayacak bir ışıktan mahrum bırakıyoruz kendimizi.

İmanımız da ibadetimiz de Rabbimizin istediği bir bilince ulaşmadığı için bize hayat vermiyor, hayat vermeyince ışığımız olmuyor.

        Tıpkı sosyal medya platformlarında dolaşan şu hikâyede olduğu gibi...

        Adam sabah namazını cemaatle kılıp evine dönerken yolda birkaç kişinin bir ineği zorla bir arabaya yüklemeye çalıştığını görür. İnek direnir, adamlar uğraşır. Bu mücadeleyi bir süre izleyen adam, yardım hissiyle ineğe yaklaşıp bir eliyle alnını okşar. Bakar ki inek direnmeyi bırakıp sakinleşmiştir. Bu fırsatı değerlendiren adamlar da ineği derhal arabaya bindirerek uzaklaşırlar.

Bir dokunuşuyla ineği sakinleştirmesini sabah namazını cemaatle kılmanın kerametine bağlayan adam, sabah sabah iyi bir iş yaptığını düşünerek gururlanır. Bu huzur ve gurur karışımı duygularla evine geldiğinde annesini iki gözü iki çeşme ağlarken bulur, şaşırır. Bu defa korkuyla annesine niçin ağladığını sorar. Gözü yaşlı annesinin “İneğimizi çalmışlar!” cevabı karşısında az önceki sevinçle karışık gururu yerini şaşkınlığa ve üzüntüye bırakır. Keramet sandığı şeyin cemaatle kıldığı namazından değil, alnını okşadığı ineğin kendini tanımasından kaynaklandığını düşünür. Yazık ki inek sahibini tanımış; ama adam ineği tanıyamamıştır…

Tek taraflı yetişiyor, öylece de geçip gidiyoruz şu hayattan.

Ya bedeni ihtiyaçların fazlasıyla giderilip, ruhlarımız açlık çektiği ya da tam tersi durumların mahşeridir coğrafyamız.

“Ey Türk milleti! Bir doysan açlığı düşünmezsin!” diyen Bilge Kağan’ın asırlar önceki tespiti en önemli zaafımız aslında. Rahmet olsun!

Yüce Rabbimiz Enfal suresinin 24. Ayetinde şöyle buyurur:

“Siz ey iman edenler! O sizi hayat bahşeden bir (diril)işe davet ettiğinde, Allah'a ve Elçi'ye icabet edin! Zira iyi bilin ki Allah kişiyle kalbinin (eğilimleri) arasına sürekli müdahale eder; akıbet O'nun huzurunda toplanacaksınız.”

O bizi ayette belirtildiği gibi ‘hayat veren bir dirilişe’ çağırıyor, bu geçeğin Yasin suresinde de özellikle vurgulandığını bildiğimiz (36/70) halde Yasin başta olmak üzere biz hepsini dirilere değil ölülerimize okuyoruz.

Ziya Paşa’nın diliyle soralım:

“Böyle gecenin hayır umulur mu seherinde?”

Yahut başka bir şekle sokup tekrar edelim canımızı yakması gereken aynı soruyu:

Dirilerin aydınlığa ihtiyacı ölülerden daha mı az?

Selamların en güzeliyle…

Hacı Halim Kartal/ 09 Mart 2021

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.