BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO


دل دراين دنيا مبند
دنيائ فأنى بگذرد
نوبتى پيرى برآيد
نوجوانى بگذرد
   Dil der iyn dünya mebend,dunyâ-ı fâni begüzered.
   Nevbet-î pîyrî berâyed
niv civânî begüzered.

   Bu dünyaya gönül verme, gönlünü bu dünyaya bağlama, zira bu fani dünya geçecek ve yok olacaktır.
   O taze gençlik bitecek yerini ve  nöbetini ihtiyarlığa terkedecektir.
   Bir insanın yaşaması mukadder ise, bir fidan misali doğacak çocukluk, gelişme çağı, gençlik delikanlılık olgunluk ihtiyarlık ve güneşin batmaya yüz tuttuğu gibi ölüme yaklaşma ve ölüm.
   İnsanın doğduğu andan ölünceye kadar hayatının bir açıdan iki safhası vardır ; dinen mükellef olmadığı safha(akıllı ve bâlîğ olmadığı safha) ve dînen mükellef olduğu safha.(akıllı ve bâlîğ olduğu safha).
   Dinen mükellef olmayanların tümü sorumlu değildirler, peki akıl ve baliğ olduktan sonra insanların en hayırlısı ve en kötüsü kimdir, genç olan mı, olgun olan mı, yaşlı olan mı, kim?
   İşte maksadını dışa vurmadan düz bir şekilde Rasulullah efendimize insanların en hayırlısı ve en şerlisi kimdir diye soran bir sahabiye, O'na salat ve selamı olsun  Rasulullah efendimizin verdiği cevap şöyledir : "insanların en hayırlısı ömrü uzun ameli salih olandır,insanların en şerlisi de ömrü uzun ameli kötü olandır" Tirmizi Hadis no : 2330.
   Ömür uzadıkça bunu fırsat bilip salih amel işleyen, iyilik yapıp ahirete azık toplayan geçmiş hatalarını telafi eden bu şuur içinde zamanını değerlendiren en hayırlı insandır, buna mukabil ömrü uzadıkça günahlara ve kötülüğe hız veren kendini unutan yolculuğu utan yolculuğa çıkan kapı komşu ve akrabalarının ölümünden ibret almayan, ömrünün uzamasını sanki hakkıymış gibi gören kimse de en şerli kimsedir.
   Bir açıdan nebevi ölçüye göre en hayırlı ve en şerli insan bunlardır.
   Birincisine gıpta edilir ikincisine acınır.
   Bu kısa yazımızı Hikmet sahibi birisinin sözü ile bitirelim: Bir padişahın meclisinde,bu gam ve keder dolu dünyada ve dünyanın fitne  dalgalarında en kötü durumda olan kimse kimdir diye soruldu? Mecliste bulunan üç hikmet sahibinden biri, uzun süre hastalık ve üzüntü diye cevap verdi, İkincisi fakirlikle beraber ihtiyarlık diye cevap verdi, üçüncüsü dedi ki : Eceli yaklaştığı(Yaşlandığı halde)  bir insanın günahlarla,ma'siyetlerle haşir neşir olmasıdır.  
   Padişah ve bütün meclistekiler bu üçüncü kimsenin  cevabını benimsediler.
   Bu mübarek nebevi ölçüye ve kritere göre herkes kendini daha iyi bilir.
   Yüce Allah, önce kendini taniyan ve sonra da yüce Allah'ı elinden geldiği kadar tanımaya çalışan ömrü uzun ameli salih kullarından eylesin.Âmîn

Ahmet ÖZKAN

18 Ocak 2021 Pazartesi

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.