BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

     Geçmişimizden süzülüp gelen ve sağlam kalabilen dini geleneğimiz Ramazan ve oruçtur.

 

     Ramazan'ın adı bile mü‘mini nurani bir atmosfere sokar. Ramazan'dan önce bir halde olan insan Ramazan'da başka bir hale girer.

 

     Kavurucu sıcaklarda dondurucu soğuklarda oruç tutuyoruz. Hayatın ipini- bir ay boyunca- nefis ve arzuların elinden çekip alıyoruz. Karşılığında da Allah'ın rızası, rahmet, mağfiret gibi ödüller umuyoruz.

    Sabır, yardım, bağış, zekât, fitre, hayır, sahur, iftar gibi güzel sözcükler bu ayda daha çok dillendiriliyor.

     En sevindiricisi de küçüklerin zorunlu olmadıkları halde, bu aydaki manevi atmosferden nasiplenmek istemeleridir. Nesilden nesile geleneklerin devamı işte böyle sağlanır.

 

 

KURAN

 

    Ramazan'a asıl değer katanın Kur'an olduğunu hepimiz biliriz. KADİR GECESİni bin aydan daha faziletli kılan Kur'an'ın bu gecede  indirilmesidir. .

 

     Kur'an bizim hayat kitabımızdır. Doğumdan ölüme, hayatın her evresinde, dualarımızda ve her ibadetimizde Kur'an vardır.

 

    “Ey insanlar!  işte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifa, inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet olan  Kur'an geldi”.( Yunus Sûresi:57)

 

     Dünya üzerinde okununca sevap kazandıran Kur'an'dan başka bir kitap yoktur.  Kur'an asırlarca müminlerin gönlüne taht kurmuştur.  Müminler hayatları boyunca- özellikle de Ramazan'da-  Kur'an'la münasebetlerine daha çok önem verirler.  Kur'an okunur, mukabele dinlenir, hatimler inilir, sevabı geçmişlerimize bağışlanır. Hatta indirdiği hatim sayısı ile övünenlerimiz bile olur. Bu bir “riya” değil Kur'an okumanın sevincinin dışa yansıması olarak değerlendirilir. Bunlar çok güzel şeylerdir.

 

ACABA ALLAH (CC) NE BUYURUR

 

    Fakat esas olan; Kur'an'ın yaşantımıza yansıtılmasıdır. Sadece metni okunup, emri hayata uygulanmazsa Kur'an'dan istifade edilemez.

    

    Kur'an'ın metni yanında “acaba Allah ne buyuruyor” merakı ile manasını da mutlaka okumaya gayret göstermelidir.

   

    Kur'an Allah'tan gelen bir mektuptur. Bu mektuba  sevinmenin, hürmet göstermenin yanında, zarfını açıp neler yazılıdır, ne istenmektedir okumak gerekir.

 

    Bunun için elbette Kur'an meali ve tefsirine ihtiyaç vardır.  DİYANET'in Türkçe meal ve KUR'AN YOLU tefsiri hem en ucuz hem de en güvenilir olanıdır. Başka güvenilir bir âlimin hazırladığı meal ve tefsir de olabilir.


HUCÛRAT SÛRESİ Kur'an mealinin 514.  sayfasında ve 18 ayetten oluşan kısa bir sûredir.  Âcizane ricam; bu surenin Türkçe anlamını mutlaka okuyunuz.Bu Yüce sûreye  bazı tefsirciler AHLAK suresi demişlerdir.

    Bu sûre, Allah (CC) ın  mü’minlere telkin ettiği ahlak kurallarını öğretir.

Hz. peygamberi hayatında örnek almayan kimselerin imanları ve dini duygularının zayıflaya bileceği ihtarında bulunur.

    Bu sûre; insanlarla alay etmekten, kusur araştırmaktan ve mm’minler hakkında zanda bulunmaktan sakındırır.

    Bu sûre; gıybeti yasaklar. Gıybetten sakındırırken “ ölmüş kardeşinin yanına oturup onu dişleyen ve etini yiyen bir adam” olarak tasvir eder.

 Müminlerin kardeş olduğunu ilan eder. Küslerin arasını düzeltme görevi verir.

 

SURENİN ÜZERİME TESİRİ

 

    Bu Yüce sûremutlaka üzerimize tesir edecek; el ile dil ile kaş göz işaretiyle, bir kimseyi karalamak, küçük düşürmek, şeref ve haysiyetine leke sürmenin ağır vebalini akıldan çıkarmayacağız.

    Kardeşliğimizi pekiştirecek, gönül bağlarını güçlendirecek, dilimizi yumuşatacak, nefsin ve şeytanın oyununa gelmeyeceğiz.

    Çok farklılaştık. Din anlayışımız bile farklı hale geliyor. Herkes kendinden başkasının doğru olmadığını sanıyor. Bu bir “ben”lik alametidir. Bu zamanda kibrin  girmediği gönül yok gibi. Kibir şeytandandır. Kibir mü’minde hiç olmamalıdır.

 

BİRLİK KARDEŞLİK

    Hz. Peygamberimiz “birlikte rahmet ayrılıkta felaket vardır” buyurur.(müsned)

    Cenabı Hak bize Kur'an'da topyekûn hitap eder “Sen” demez “Siz” der. Okuduğumuz Fatiha’da Kur'an'da geçen bütün “dua” ayetlerinde hadislerde hep birbirimiz için dua ederiz

    Allah'ım  sadece “bana ver”,  “beni bağışla”, “ beni cennetine koy” demeyiz. Dersek “ben”cillik olur. Emir böyledir.

 İmama uyarız, biz okumayız. İmam bizim adımıza okur. Kulluğumuzu arz eder yine bizim adımıza da Allah'ın rızasını talep eder.

 

KÜSLERİ BARIŞTIRMA

     Bu zamanda kolayca küsüyoruz, fakat barışmayı beceremiyoruz. Peki, “HucûratSûresi” 10. ayetin “Müminler kardeştir kardeşlerinizin arasını düzeltin” emrinin gereğini kim yapacak?

     Keşke sırf küsleri barıştırmak için adil ve hatırlı insanların kurduğu bir kurum (Vakıf dernek gibi) olsa ama henüz yok.

 

    Fakat dini vakıflar var, çeşit çeşit dini dernekler var, farklı cemaatler var, hatırlı hocalar şeyhler var.

    Elbette hepsinin arasında bir anlayış farkı vardır. Bir “bayram günü” bir araya gelseler. Aralarında ne varsa çözseler. Barışa önayak olsalar, basının karşısında el sıkışıp kardeşlik pozu verseler. Olur mu? Bugüne kadar hiç olmadı. Ama Allah'tan ümit kesilmez. Rabbim bize “Cennetine yaklaştıracak” ameller işlemeyi nasip etsin.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.