BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Canım sıkılıyor işte. Zaman zaman hepimizde olur bu durum. Sebebi sadece şudur, diyemeyiz. Belki binlerce sebep, belki binlercesine baskın çıkan bir tanesi?

        Bahçeye iniyorum, birkaç gündür devam eden fırtınadan asmanın filizlerinin kırıldığını görüyorum. Eşim ara ara görmeye dayanamadığım bu filizleri toplayıp işe yarar yapraklarını vah tuh diye diye ayırıyor.

        Biriken gazetelere dalıyorum bir süreliğine. Baykal?la ilgili haber- yorum yazılarından gına geliyor. Şöyle gönül açıcı bir şey bulamıyorum sayfalarda.

        Haberleri izliyorum:

-Başbakan bir güne dört ülkeyi sığdırdı: İran, Azerbaycan, Gürcistan ve İspanya.

-Baykal?ın istifasından beri aday olmayacağını söyleyip duran Kılıçdaroğlu, dün bir sürpriz yaparak CHP?nin 33. kurultayında aday olacağını açıkladı, parti karıştı.

- Zonguldak?ta bir maden ocağında patlama oldu, 32 işçi yerin 540 metre altında mahsur kaldı. Ekranlara getirilen görüntülerde bir bakan, olay bölgesinde toplanan insanlara sabır tavsiyesinde bulunurken, yerin dibindeki yakınları için feryat edenler, açıklama yapmaya çalışan bakanlara ?Yazıklar olsun, nerde bu devlet!? diye acı acı haykıranlar yani alışık olduğumuz Türkiye manzaraları yer alıyor.

        ?

        Memlekette gündem öyle çabuk değişiyor ki! Bir konuda yazılanlar bir gün değil birkaç saat bile geçmeden önemini yitirmiş oluyor; çünkü yazılanların çoğu daha okuyucusuyla buluşmadan buharlaşıyor yahut kamuoyu o anda ?son dakika? adıyla duyurulan bir flaş haberle meşgul olmaya başlıyor.

        ?Bindik bir alamete gidiyoz kıyamete!? diyen Cem Karaca geliyor aklıma bir an.

        Gerçekten bir acaip ülke burası.

        Bir tarafta bir lokma ekmek için yerin 540 metre altında her an bir patlama veya göçük tehlikesi ile karşı karşıya yaşam mücadelesi verenler, bir tarafta ?vur patlasın çal oynasın? dan gayrı tasası olmayanlar!

        Aynı nedenlerle meydana gelen can ve mal kayıpları ve ardından hep birbirine benzer manşetler, ayaküstü demeçleri!

        Bir tarafta korkunç bir savurganlık, israf; bir tarafta yerin 540 metre altında çalışırken adına metan gazı sıkışması yahut göçük dedikleri elim olaylar sonucu hayatlarının baharında baharı göremeden en ince yerlerinden kırılıveren fidanlar? ve tabutları kara toprağa ulaşmadan onların can verdikleri yerlerde ?Yeter ki sigortalı bir işim olsun da?? deyip çalışmak isteyenler!

        Orhan Veli?nin şu dizelerini hatırlıyorum bir an içim burkularak:

        ?Siyah akar Zonguldak?ın deresi

         Yüz karası değil kömür karası

        Böyle kazanılır ekmek parası?

 

         Ne yapsam, nerelere gitsem olmuyor,

        Öyle anlar oluyor ki gönlüm hiçbir şeyle teselli bulmuyor,

         Canım sıkılıyor.  

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.