BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Ramazan, bayram, anayasa değişikliği oylaması derken yaz tatili de bu tatille birlikte yaz sıcakları da geride kaldı artık. Okullarda ders zilinin çalmasına birkaç gün kaldı.

 

        Vatandaş sandıkta sözünü söyleyip çoktan işine gücüne döndü; ama bazı televizyon kanallarında halk oylamasından çıkan sonuçlarla ilgili tartışmalar, gazetelerde türlü yorumlar hala devam ediyor.

 

        Oysa Mevlana?nın dediği gibi ?Düne ait ne varsa dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım? demem gerektiğini düşünüyorum. Yalnız bazı televizyon kanallarında bilimsel analizleri için görüşlerine müracaat edilen, bazı çok bilimsel zevatın (!) bilimsel görüş diye oylarını onların istediği doğrultuda kullanmayı bir türlü öğrenemeyen Anadolu insanını cahil, bilgiden kültürden yoksun kesimler diye anlatmaları yok mu ömre bedel doğrusu (!) Onlara göre büyük şehirlerde özellikle de batı ve güney illerimizdeki gelir düzeyi yüksek, eğitim ve kültür yönünden farklı kesimler oylarını daha bilinçli kullanıyorlarmış.

       

Hatırladığım kadarıyla her seçimden sonra sonucun istediği gibi olmadığını görenler tarafından benzer görüşlere yer verilmesi bir gelenek halini aldı bu memlekette.

 

Seçim söz konusu olunca halkın sağduyusuna itibar etmek gerek.

 

Tartışmalar bana bir yerde Reşat Nuri Güntekin?in Anadolu Notları adlı eserinde anlattığı Ömer Seyfettin?le ilgili bir hikâyeyi hatırlatır. Bu yazımda konu ile münasebeti bakımından bu hikâyeyi nakletmek istiyorum, aynen yazarın anlatımıyla: 

" Hikâye eskidir. Büyük harp yıllarına ait. Ömer, mekteplerden birinde edebiyat muallimiydi.

Merhumu yakından tanımış olanlar pek iyi bilirler; bazen bir şeyi diline dolar, günlerce onu tekrar ederdi. O zaman da bir şey tutturmuştu: "İlim başka, irfan başka... Arif başka, âlim başka? diyordu.

Derin bilgisi ve çok okumasıyla şöhret almış bir muallim arkadaşı bir gün Ömer'e takılmak istedi: "Ömer Bey, 'ilim başka irfan başka' diyorsunuz. Ben buna pek akıl erdiremiyorum. Lütfedin de bana bunu bir anlatın" dedi.

Ömer Seyfettin, "başkadır cancağızım dedi. Kızmazsanız bir misalle anlatayım. Mesela siz çok okumuşsunuz, âlimsiniz, fakat arif değilsiniz. Bizim ser hademe  (baş hademe) okumamıştır. Binaenaleyh âlim değildir, fakat ariftir." Muallim arkadaşı biraz bozuldu. Fakat Ömer darılacak bir insan olmadığı için renk vermedi. Herkesle beraber güldü, geçti.

Sekiz, on gün kadar sonraydı. Ömer bir gün muallimler odasına sevinçli bir havadisle girdi. 'Müjde', diyordu. 'Avustralya?dan iki yüz vagon şeker geliyormuş... Şeker dehşetli ucuzlayacak!'  Ömer sık sık İttihat ve Terakki Merkez-i Umumisine gidip geldiği için diğer bazı arkadaşlarla beraber âlim dediğimiz arkadaş da havadise inandı ve memnuniyet gösterdi.

Bir iki dakika sonra odaya giren Ser hademeye Ömer, aynı havadisi tekrar etti. Fakat o pek seviniyor gibi görünmedi, terbiyeli bir tavırla 'inanma beyim, yem borusudur bu. Avustralya şekeri bulsa kendisi yer' dedi. Ömer çocuk gibi ellerini çırparak zıplamağa başladı. Âlim arkadaşına; 'Yalan mı söylemişim cancağızım', dedi. 'Bak siz bütün ilminize rağmen bu havadise inandınız. Fakat o yutmadı, cancağızım. Çünkü onda ilim yok ama irfan var. "

İşte âlimle arif arasındaki fark böyle bir şey olsa gerek.

?Anadolu âlim değildir; fakat ariftir. Kolay tesir altında kalmaz; olaylar karşısında öyle sağlam mantığı, öyle umulmaz sezişleri var ki insanı hayrette bırakır.?

        Arkadaş, seni bilmem; ama bana göre halkımız dünyanın en demokrat insanı. Sen ne anlatırsan anlat, o sezgilerine dayanarak inandığı şekilde karar verir. ?Milletin sağduyusu galip geldi? denildiğinde de anlatılmak istenen bu olsa gerek. Fildişi kulelerden bakıldığında görülenlerle halkın yaşadığı mekânlardan halkın bakışıyla görülenler bir olmuyor. Halka tepeden bakan ?halka rağmen halk için? anlayışı iflas etmiştir. Sen âlimsin, buna kimsenin itirazı yok; yalnız halkı da hor görme, o içinden çıktığını unutup bir türlü adam olmaz dediğin halk da ariftir.

 

        Yeni ders yılının tüm öğrenci, öğretmen ve velilerimize ilim irfan yönünden zengin, hayırlı uğurlu olması temennilerimle.

       

        Hacı Halim Kartal                  16 Eylül 2010

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.