BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

            Belki rastlayanlarınız olmuştur. Başlık ?ilacın kısa tarihi? diye bilinen metinden bir cümle.

 

        Eğitimden sağlığa, siyaset ve adaletten trafiğe; biriktikçe birikmiş, büyüdükçe büyümüş, birbiriyle iç içe ve daha beter can yakıcı hale gelmiş öyle sorunlarımız var ki bunlarla ilgili zaman zaman yoğunluğu artan tartışmalar aklıma o malum metni getirir:

       

        M.Ö. 2000 Al, bu kökü ye.

        M.S. 1000 O kök kötü. Gel, bu duayı oku.

        M.S. 1850 O dua batıl inanç. Al, bu iksiri iç.

        M.S. 1940 O iksir yılan yağı. Al, bu hapı yut.

        M.S. 1985 O hap etkisiz. Gel, bu antibiyotiği al.

        M.S. 2000 O antibiyotik artık işe yaramıyor.

        "Al, bu kökü ye..."

 

Ülkemizde kimi sorunların, ne acıdır ki, ortaya çıktıktan sonra tartışılması adettendir. Bazı sorunlar tartışılmasına tartışılıyor hatta bazan çözüm noktasına yaklaşıldığı bile oluyor velâkin? Tamam, artık bu defa bu iş kökünden halledildi hallediliyor? derken bir yerlerde ne oluyorsa oluyor, sorunların sulhçu bir çözüme ulaşması şöyle dursun, bunlar giderek daha beter, daha içinden çıkılmaz hale geliveriyor; görünürdeki çözüm gayretleri de tam bir kısırdöngüye dönüşüyor zamanla. İşte böyle bir sorunu en çarpıcı şekliyle anlatmak için bana göre şahane bir örnek ilacın kısa tarihi.

Olmadı, at; değiştir veya yenisini al.

 

Dünyanın en mükemmel vasıtalarına da sahip olsak onu kullanan biziz. Direksiyon başındaki sürücülerimizi bir hatırlayın. Şehrin en işlek caddesinde hem araç kullanan hem cep telefonuyla konuşan ve bir taraftan da kaldırımları dikizleyen, maşallah o çok hünerli sürücülerimizi.  Yani ?eli işte gözü oynaşta? deyiminin en somut hali değil mi manzaramız. Bu durumda oluşacak pek elim pek vahim kazaların nedenleri belirlenirken ?kullanıcı hataları?ndan söz edilebiliyor mu?  

 

Bir oyun tasavvur edin, her fırsatta oyuncular kadar kuralları koyanlar da mızıkçılık ediyor; oynayana da seyredene de zevk verir mi bu oyun?

Ne yapalım öyleyse?

Değiştirelim. Yani?

Al bu kökü ye!   

 

        Yıllarca tartıştığımız hukuk- siyaset- anayasa gibi konularda nihayet geldiğimiz yer işte burası.

        Seçimler bitti, vatandaş sandıkta söyleyeceğini söyledi derken gene başa döndük. Madem bir çözüm getirmeyecekti, öyleyse ne işe yaradı seçim. Hayatımızda, alışkanlıklarımızda, değerlerimizde değişen ne oldu?

        Al bu kökü ye!

        Yani hastanın durumunda değişen bir şey yok.

        Birkaç gün sonra yeni seçilen vekillerimiz anayasaya sadakat yemini edecekler ve bu saatlerce sürüp gidecek. Kimileri de üzerine yemin ettikleri anayasa karşısında kendilerini Orhan Veli?nin ?Hiçbir şeyden çekmedi bu dünyada/ Nasırdan çektiği kadar? mısralarıyla hikâyesini anlattığı Süleyman Efendi gibi hissedecekler, şiirdeki ?nasır? la anayasayı değiştirirsek ilk işlerine belki de şöyle diyerek başlayacaklar:

        ?Hiçbir şeyden çekmedik bu dünyada

        Anayasadan çektiğimiz kadar?  

        Sonuçta bu yeni meclis yeni ve herkesi kucaklayıcı bir anayasa yapar mı bilinmez; ama yasalardan önce ?Rabbena hep bana?cı hayat felsefemiz değişmeden, bu hastalıklı bünyeye hangi ilacı verirlerse versinler, hastanın durumunda ciddi bir iyileşme olmayacağı kesin görünüyor.

        Hukuk gibi en hayati konularda yıllar yılı tüm becerimiz maalesef ?Ali yazar, Veli bozar? görüntülerinin ötesine geçemedi şeklinde bir kanaat yaygılaşıyor toplumda.

        Birimizin ak dediğine birimizin kara demek gibi pis bir huy edinmişiz.

Evet, bize hukuktan önce lazım olan bir şeyler olduğu kesin görünüyor.

Dünyanın en mükemmel hukuk kurallarını da getirsek nihayet onu tatbik edecek olan insan.

Yani önce insan merkezli bir eğitim ve bu eğitimle paralel iyi ilişkiler ağları oluşturmalı,  sağlam ve sarsılmaz kardeşlik köprüleri kurmalıyız aramızda.

Bir derdimiz varsa bu derdin dermanı da bizde.

Gerisi laf salatası yahut?

Al bu kökü ye!

 

        Sağlıcakla kalınız.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.