BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Tarih, kuyulara taş atan delilerle onların attıkları taşları çıkarmak için uğraşan akıllıların mücadeleleriyle doludur demek çok abartılı bulunabilir; lakin  bir galeyana kapılarak mantığın savuşup gittiği anlarda ayağa kalkanların kendilerine ve çevrelerine telafisi imkansız zararlar vererek oturdukları çok görülmüştür.

 

 Ülkemizi, Almanların dostluğuna güvenerek Birinci Dünya Savaşı?na sokan İttihat ve Terakki?nin malum paşalarından söz ederken Mehmet Akif Ersoy?un ? üç beyinsiz kafa? olarak tanımladığı zevatı kuyuya taş atanlar tarafında sayabilir miyiz? Ya altı yıl süren ve belki elli milyondan fazla insanın ölümüne  neden olan İkinci Cihan Savaşı?nın ünlü aktörleri  Hitler ve Musolini gibileri?

 

 Birkaç deli yüzünden insanlığın cinnet nöbetleri geçirdiği zamanlar vardır sonucu büyük felaketler ve yıkımlar olan. Ortalığın biraz sakinleşir gibi olduğu zamanlarda ise fitne boş durmaz. Birileri, halk tabiriyle, eski ?lara su serper, birileri kapanacak hale gelen yaranın kabuğunu koparır ki yeniden daha büyük ve eğlenceli şamatalara tutuşsun insanlar.

 

Bir ülkenin seçimlere hazırlanan devlet başkanındaki asabiyete bakın! Yüz yıl önce kendi ülkesinden uzak bir diyarda uzun zaman kardeşçe bir arada yaşama iradesi gösterebilen insanları ?üstünlük temeline dayanan? bir taassupla ve gerçekte ?yaşasın kötülük? hinliğiyle ağır tahriklere tabi tutulur. Amaçları Osmanlı?nın parçalanmasını hızlandırmaktır. Nihayet farklılıkları düşmanlık haline getirilen ?şubeler? cinnet derecesinde şiddete bulaşırlar. İşte Her devlet gibi Osmanlı da kendini korumaya, bozulan asayişi sağlamaya çalışır. Şimdi Fransız kalkmış, Cezayir ve daha birçok ülkedeki bozuk sicilini unutarak Osmanlı Devleti?nde 100 yıl önce bozulan kamu güvenliğinin sağlanması anında meydana gelen birtakım olaylarda güya mağdur olanlar lehine yasa çıkarıyor. Böyle bir girişim bir delinin kuyuya taş atmasından çok yeni ve daha büyük bir yangın çıksın diye fitnelere tankerlerle benzin dökmek her halde.

 

İnternette gezinti yaparken Zaman gazetesinde 14 Şubat 1998 günü Osman Güzelgöz tarafından, ?Deliler, Taşlar, Kuyular?  başlığıyla yayımlanan bir yazı dikkatimi çekti. 14 yıl önce ahval ve şerait niceymiş deyip okudum. Saddam?dan,Clinton?dan, Ali Şen?den,Fenerbahçe?den ve Körfez?de beliren savaş tehlikesine kadar birçok hususa değinilen yazıda insanın evrende var olduğu bütün zamanlarda güçlülerin kural haline getirdiği bir tespite yer veren Güzelgöz diyor ki: "Kazanmak için her yol mubahtır." zihniyeti; işlerliğini ve geçerliliğini her yerde sürdürüyor.? Mesela  Fransa?da veya Amerika?da hemen her seçimde Ermeni oyları için yürütülen kampanyalar gibi.

Söz konusu yazıda bugün kaleme alınmış gibi sıcaklığını yer yer muhafaza eden şu ilgi çekici tespitler yer alıyor :   

?Hırslı" öncülerin, başkanların; kurallarla, hukukla, iyi niyetle, sevgiyle, barışla bağdaştırılamayacak konuşmaları, tartışmaları, tehditleri ve girişimleri, bu kuyuya taş atan delilerin ekmeğine yağ sürüyor.

Bu işler zaten hep böyle gerçekleştiriliyor. Senaryolar yazılıyor, hesap-kitaplar yapılıyor. Sonra bir deli bekleniyor. Hatta beklemeye bile gerek kalmıyor çoğu zaman. Çünkü ?asabiyet? modern söylemle "fanatizm" hastalığına müptela kılınmış binlerce "deli" sokaklarda, statlarda, Körfez'de elini kolunu sallayarak geziyor. Ardından bir "taş" ve kuyunun derinliğine göre günlerce süren telaş...

 Menfaatperestlerin, hırsları akıllarının önüne geçmişlerin, taş atan delilerin ve yediği taşın artistliğini yapanların, kazanmak adına her rolü üstlenenlerin rüzgârına kapılmış gidiyoruz. Bu arada cereyan eden ve belki de dünyanın gidişatını değiştirecek çapta hadiseleri görmüyoruz bile.?

Bazen aklıma vaizlerimizden sık sık duyduğumuz; fakat ?amin? dediğimiz birçok dua gibi anlamı üzerinde pek düşünmediğimiz bir dua gelir. ?Rabbimiz cümlemizi Hakkı hak bilip hakka ittiba eden (tabi olan), batılı batıl bilip ondan ictinap eden yani kaçınan kullar cümlesine ilhak eylesin!?  

Biz aramızda hakkı ikame etmeye, M. Akif?in söylemiyle her şeye rağmen ?Hakkı tutup kaldırma? ya gayret edersek batıl kendiliğinden yok olup gidecektir.

 

Ama önce biz, selim bir akıl ve kalple düşünüp birbirimize Fransız davranmamayı temel ilkemiz haline getirmeliyiz.

 

Deliler, kuyular ve taşlar insanın olduğu bütün zamanlarda ve mekanlarda hep var oldu, olacak. Delilerden akıllı davranış  beklemek ham hayal. Düşmanın düşmanca davranmasından doğal ne olabilir ki?

 

Önemli olan akl-ı selimin galibiyeti için bizim ne yaptığımız.

 

Selamların en güzeliyle?

 

Hacı Halim Kartal                              28 Ocak 2012  

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.