BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Geçtiğimiz Cumartesi günü ülkemizin bütün şehirlerinde sanki kıyamet koptu. Ya da büyük bir devletle girdiğimiz savaşın sonundaki bir zafer günüydü. Fenerbahçe-Galatasaray maçının olduğu günden bahsediyorum.

                Asil Milletimin asil fertleri! Bir kaç gün önce yaşadığımız bu olayı, bazıları; “ülkemizi işgal eden düşman devletin son ayak izlerinin de silindiği bir gün” gibi algıladılar o günü. Halbuki ne savaş vardı o gecenin öncesinde, ne de zafer kazanmış bir milletin o derece eğlenmesini(!)  gerektirecek sebepler.

                Maç sonrasında olayların İstanbul blançosu şöyle gerçekleşti. 47 kişi gözaltında, 36 kişi yaralı, 9 polis otosu, 6 ambulans, 1 itfaiye aracı, 2 metrobüs, 13 reklam panosu zarar gördü. Diğer bir çok ilimizde de benzer olaylar yaşandı.

                Özellikle son zamanlarda bir terör örgütü taraftarlığı ile bir spor kulübü taraftarlığı bir birbirine ne kadar da çok benzemeye başladı.  Falanca kulüple, falanca takımla           bir alakası yok söylediklerimin.  Geçtiğimiz akşamki “büyük maç” maç, bir başka spor kulübünün sahasında oynansaydı ve şampiyonluk bir başka takımın sahasında kaybedilmiş olsaydı da durum farklı olmayacaktı. Yine “milli servet” zarar görecek, yine belki de dışarıda iş arkadaşlığı yapan, kapı komşuluğu yapan, aralarında akrabalık bağları bulunan, okul arkadaşı olan, ölen bir tanıdık için birlikte göz yaşı dökmüş olan, kederde ve tasada aynı duygu ve düşünceleri paylaşan insanlar sadece bir “hastalıklı  taraftarlık” yüzünden bir birlerini bıçaklyor, birbirlerinin canına kast ediyor, devletin, tüyü bitmemiş yetim hakkı olan vergilerle alınmış araçlarını, teçhizatlarını tahrip ediyorlar.. . Sonra da gelsin “Vtan Millet Sakarya” şarkıları.

                Eminim ki bu olayları yaşatanlara; terör örgütü sempatizanlarının sıklıkla yaptıkları kırıp dökme, yıkıp yakma hadiselerini nasıl bulduğu sorulsa, bu soru karşısında mangalda kül bırakmayacaklar, milliyetçilik damarları tavan yapacak ve kendilerini, bu ülkeyi en çok seven insanlar olarak ilan edeceklerdir.  Ama iş tarftarlığa gelince; nefret duymakta haklı olduğu teör örgütünün, otobüs yakma eylemlerini kendisi yapacak, iş yerlerini kendisi tahrip edecek, insanları bıçakla kovalayacak ve bunun adına da “taraftarlık” diyecek.

                Maalesef bizde her türlü taraftarlık bu şekilde yapılmakta... Parti taraftarlığı, lider tarftarlığı, şehir taraftarlığı, bölge taraftarlığı, meslek taraftarlığı, sendika taraftarlığı, dernek taraftarlığı... v.s. Hangisinin mensubu isek, bizim için yeterli ölçü o olmakta, yapılan hatalar dahi kayıtsız, şartsız kabul görmektedir. 

                Bu “taraftarlık” konusu nasıl bir konudur ki, devletin ve milletin bekasını ilgilendiren bir konuda dahi, “genel kabul görmüş ahlak kuralları”, “kanun kuralları, “hukuk kuralları” değil de“taraftarlık kuralları” geçerli oluyor.  Ve bunu sadece sıradan insanlar değil, okumuş yazmış, milyonların önüne düşmüş liderler, yöneticiler, sorumlular yapıyor. Baksanıza tutuklananların içinde; doktorlar, mühendisler, avukatlar ve dahi bir çok tahsilli(!) insanlar bulunmakta...

                Ahlak, izan, vicdan, feraset bir kenara bırakılacak, paranın dayanılmaz gücü, insana ait bütün değerleri yok edecek, insanlar kışkırtılacak, sonra da; “millet aşkından”, “devlet sevdasından”, “etik kurallardan”, “Fair Play”dan v.s’den bahsedilecek...

                Allah bu milleti her türlü felaketten ve aşırılıktan korusun!

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.