BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Adam, “Önce bir güzel temizlenmeli, sonra da iyi taraflarımızı ve iyiliklerimizi çoğaltmalıyız.” dedi. Kısa bir sessizlik oldu. Herkesin bakışı kendisine çevrilince utanır gibi oldu; devam etsem mi etmesem mi tereddüdünden çabuk sıyırdı düşüncelerini bereket. İlk cümlesinin ardından sükûnet telkin eder tonda; ama kendisini dinleyen bu küçük topluluktan hiçbirinin bu konuda tek bir söz dahi söylemesine yer bırakmayacak bir cümleyle bahsi adeta mühürledi: “Kötüleri veya kötülükleri sayıp dökmenin kime ne yararı olur ki?”

 

        Yerden göğe kadar hakkı vardı adamın; çünkü doğru düşünüyordu. Tasavvuru hak ve hakikat olanın başka türlü düşünüp başka türlü konuşması mümkün olmazdı zaten.

 

        İyilikleri çoğaltmak… O gün orada konuşulanlardan aklımda yer eden bu kelimelerdi. İnsanların paralarını ve mallarını çoğaltmak için akla hayale gelmedik madrabazlıklar yaptıkları bir zamanda çok az, o da nadiren hatırlanan, hatırlansa da gereği düşünülmeyen bir şeydi bu. Zira bir arabası olanın gözü daha lüks modellerde; bir evi olanın da şehrin en güzel, en ferah, en romantik yerinde en nadide malzemelerle yapacağı bir villada oluyordu.

 

        Sinirden kumandanın tuşlarını ezecekmiş gibi mıncıklayan adam,“Şu televizyonlar da her zaman hele de iftara yakın can sıkıcı haberleri vermeseler olmazdı sanki!” dedi. Bir kanalda Arakan Müslümanlarının evlerinden, yurtlarından vahşetin her çeşidine maruz bırakılarak çıkarılışları, mülteci kamplarında bile uğradıkları zulümler, yakılmış cesetler geliyordu ekrana; aceleyle değiştirdiği bir başka kanalda Kara Afrika’nın açlık ve sefaletten bir deri bir kemik kalmış, yüzlerine konan inatçı sinekleri bile kovalamaya mecali kalmamış kara çocukları gösteriliyordu. Böyle düşündü. Ne yapabilirdi, onların da kaderi demek buydu. Hem geçmişte ne suç işlediler de şimdi bu cezayı görüyorlardı kim bilir? Neticede her koyun kendi bacağından asılıyordu.

 

        Bir tarafta da böyle düşünenler oluyordu maalesef. İnsanın olduğu yerde şeytanın olması doğaldı ve şeytan Allah’ın kullarından bazılarını yoldan çıkarmak için geceli gündüzlü çalışıyordu. Allah da kullarına şah damarlarından daha yakındı ve kullarını önce kendini tanımaya, sorumlu davranmaya, verdiği sayısız nimetlere karşılık şükre çağırıyordu. Dünyanın en büyük meydan savaşları insanın kendi iç dünyasında cereyan ediyordu. Fıtratını hatırlayalar kazanıyor, hatırlamak istemeyenler kaybediyordu. Kazanıp kaybetmekte insanın son kararı etkili oluyordu.

               

        İyiliklerimizi çoğaltabiliriz.

 

        Yaşadığımız hayat ne kadar karmaşık olursa olsun eğitim sistemleri insana bencilliği değil bu noktaya yoğunlaşabilmeyi öğretmeli; zira tasavvurlarımız iyiliklerimizi çoğaltma yönünde olursa, eylemlerimiz de bu yönde bir rota izleyecektir.

 

Varsa kayda değer bir iyilik veya makbul bir davranış onlardan haber ver. Yoksa kötülükten kötülük çıkıyor işte, bilmeyen, duymayan mı var. “Kazanırsan dost kazan düşmanı anan da doğurur.” Sözünün gerçekleşmesini, yaşadığımız mekânlarda ete kemiğe bürünüp hayat bulmasını mı istiyoruz? Kendi evlatlarımızın sağlam karakterli, iyi huylu, sorumluluk sahibi, saygılı bireyler olarak yetişmelerini ve erdemli insanlar olarak yaşamalarını önemsiyor muyuz? O halde adım başı onların yanlışlarıyla uğraşarak enerjimizi israf edecek yerde iyiliklerini ödüllendirelim. Gayretimiz onların bu yönde çoğalmalarında yani iyiliklerimizi çoğaltmada etkili olacaktır.

 

İyiliklerimizi çogaltmak…

 

Bir toplumda bütün mekanizmaların birbiriyle uyum içinde bu doğrultuda işlediğini düşünebiliyor musunuz? Huzurlu bir toplum inşası için müthiş bir proje değil mi?

 

Bu projenin uygulanabilirliği veya önce içimizdeki hangi sese kulak verip son kararımız doğrultusunda atacağımız ilk adımlara bağlı.

 

“Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.” (BAKARA SURESİ / 177)

          İyiliklerimizin katlanarak çoğaldığını düşünsenize bir!

 

 Harekete geçmek için bereketli bir mevsim.

 

Selamların en güzeliyle…

 

Hacı Halim Kartal

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.