BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Hayatta büyük ve derin iz bırakan ayrılıkların genellikle bu mevsime ayarlı olması sebebiyle olsa gerek, hazanların hüzünlerle kardeş olduğunu biliriz; bilir ve büyük bir tevekkülle kabul ederiz ki hazanlar ayrılıkları, ayrılıklar da hüzünleri içlerinde taşır. Lakin bu bu yılın hazan mevsimi hatırlayabildiklerimizden çok farklı olarak memlekete katmerli hüzünlerle geldi, gençliğine doymadan, sararıp solmadan toprağa düşen ilk yapraklarla.

 

        Eylül Notları adını verdiğim bir sayfaya haber bültenlerinden duyurulduğu biçimde aktardığım notlardan birkaçını sıralamam, son günlerini yaşadığımız 2012 Eylülün diğerlerinden farkını anlatır mı bilmem.

 

05 Eylül. Afyonkarahisar’da bir askeri kışlada mühimmat patladı, Şehir merkezinde oturanlarda deprem etkisi meydana getiren patlama büyük bir yangına neden oldu, çok sayıda yaralı olduğu haber veriliyor.

06 Eylül. Genelkurmay’ın açıklamasına göre mühimmatın patladığı kışlada 25 asker şehit…

        11 Eylül: Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Afyonkarahisar’daki mühimmat patlaması sonucu şehit olan askerlerin ailelerine birkaç güne kadar teslim edilebileceğini söyledi. DNA incelemeleriyle kimlik tespitleri sürüyormuş.    

        18 Eylül: Bingöl- Muş yolunda izinden dönen askerlerin bulunduğu otobüse roketli saldırı; on asker şehit, yetmiş yaralı var.

        19 Eylül: Tunceli’nin Ovacık ilçesinde savcı vuruldu, Elazığ’a götürülen savcının durumu ağır.

        25 Eylül: Bozkırın Tezenesi, Türk Halk Müziği’nin babası Neşet Ertaş İzmir’de on beş gündür tedavi gördüğü hastanede bu sabah vefat etti. Türküler öksüz, Gönül Dağı duman şimdi.

        25 Eylül: Tunceli’de askeri araca tuzak. Altı asker şehit…

 

        Dilimde birkaç gündür hazanı anlatan mısralar vardı. Bir eylül sonunu yaşadığımız bugünleri şairlerimizin sonbaharları anlattıkları şiirlerinden seçmeler yaparak bunları duygularımıza tercüman olacak bir düzenlemeyle bir yazı hazırlamayı düşünürken ekrandaki bir son dakika haberiyle yüreğim iyice burkuldu: Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş öldü…

 

        Bu yıl eylül katmerli hüzünlerle geldi memlekete. Mevsim hazan, yüreklerde hüznün tarifsiz acıları var. Ne var ki dünya yalan. Sanatçı bunu “Ah Yalan Dünyada” adlı türküsünde ne güzel anlatmış meğer:

 

Hep sen mi ağladın hep sen mi yandın?
Ben de gülmedim yalan dünyada.
Sen beni gönlünce mutlu mu sandın?
Ömrümü boş yere çalan dünyada.

Ah yalan dünyada yalan dünyada,
Yalandan yüzüne gelen dünyada!

Sen ağladın canım ben ise yandım,
Dünyayı gönlümce olacak sandım;
Boş yere aldandım boş yere kandım,
Rengi gönlümde solan dünyada!

Ah yalan dünyada yalan dünyada,
Yalandan yüzüne gelen dünyada!

Bilirim sevdiğim kusurun yoğdu,
Sana karşı benim hayalim çoğdu;
Felek bulut oldu üstüme yağdı,
Yaşları gözüme dolan dünyada!

Ah yalan dünyada yalan dünyada,
Yalandan yüzüne gelen dünyada!

Ne yemek ne içmek ne tadım kaldı,
Garip bülbül gibi feryadım kaldı,
Alamadım eyvah muradım kaldı,
Ben gidip ellere kalan dünyada!

 

        Saza, söze, türkülere adanmış bir ömür: Neşet Ertaş…

 

        Sanatçının, vefat haberinin ardından radyo ve televizyonlarda gün boyu türküleri yayımlandı, çileli; ama türkülerle dopdolu hayat hikâyesi anlatıldı. Benim gözümde bu çağın Karacaoğlan’ıydı Neşet Ertaş. Gönül gözüyle görüp, gönülden sevmiş, türkülerini ta gönülden söylemiş ve milyonların gönlüne girmeyi başarmış bir ozandı. Allah rahmet eylesin.

 

        Gün batarken, Ahmet Haşim’in “Ne kadar gamlı bu akşam vakti!” mısraı geliyor aklıma; boğazım düğümleniyor ve bu mısra ile sonbahar, ayrılık ve hüzün temalı şiirlerin biri dışında hepsini unutuyorum.

 

“Çiçeğin rengi soldu, bitti şarkısı kuşun.
Yol tenha, dal mecalsiz, su durgun.
Tabut yapılan tahta, ev ev taşınan odun.
Bahar, ümit yerine, ey kış, içimde korkun!


Allah’ım! Kararmasa şu göğün...
Dal senin, ağaç senin, döktüğün
Yapraklarla, mevsimlerle, gün gün.
Geçip gidişi ömrün...”  Z.O. Saba

 

Her şeyin hayırlısını nasip ele Rabbim!

Selamların en güzeliyle…  

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.