BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Uzun süredir yazmak isteyip de yazmamın bir türlü kısmet olmadığı konuydu cep telefonu konusu.

                Hayatımızdaki önemi,

                Zararları, faydaları, radyasyona maruz bırakması v.s... Burada bunları tartışacak ya da yazacak değilim.

                Asıl amacım; bu iletişim aracının sosyal hayattaki önemi...

                Kendimde dâhil  günlük yaşamdan bazı örnekler ……

                En basit şekliyle, hepimizin muzdarip olduğu halde önüne geçemediğimiz, önleyemediğimiz, engelleyemediğimiz olaylar dizisi... İşte buna örnekler...

                 Bir dostunu ziyaret etmek istiyorsun, karşılaştığın anda daha; "selam” “kelam” demden; “zırrrrrrrrrr!” telefon.

                Cevaplasan bir türlü, cevaplamasan bir türlü, Dostun ahbabın beklemeye devam ededursun... Telefonda daha mühim konular var herhalde...

                Şükür “bitti” derken, bu defa dostununki başlıyor “zırrrrrrrrr!”lamaya.

                “Hele onunki de bitsin, mutlaka bir ara bulup hal hatır sorulacak, hasbıhal edilecek küçük bir fırsat yakalanacaktır” diye düşünmeye kalmadan başlıyor seninki “zırrrrrrrrrrrrrrrrrr!”lamaya...

                O bitiyor; “çor çocuk, eş dost, falan feşmekan...”  demeden nöbetleşe telefonlar zırlamaya devam ediyorlar. Sen onu bekliyorsun, tam bitiyor, o seni bekliyor...

                Bir tatlı kelam edemeden, “çok affedersin beni acilen çağırdılar, gitmem lazım” deyip koşar adım uzaklaşıyorsun, dostuyun yamacından. 

                Diger taraftan  İş hayatında da  pek farklı bir durum  yok .

                İşyerinden aranıyorsun... Müdür arıyor, şef arıyor, başkan arıyor, işçi arıyor, memur arıyor, müşteri arıyor v.s. Artık yüz yüze temasları iptal edip telefonla muhabbet, ya da ziyaret daha sağlıklı olacak anlaşılan. Hiç olmazsa konuşurken biri arayıp konuşmanı kesemiyor... Hoş, konuşurken de arayanlar “zırt zırt, dıt dıt” ikazlarını göndermeye devam ediyorlar ama olsun. Kesip kesmemek senin elinde hiç olmazsa.   

                Sokakta  dört tane  kız çocuğu yürüyor   ve hepsinin elinde cep  telefonu, hepsi  mesaj  yazma  derdinde...

                Tek başına  yürüyen  biri el kol hareketleriyle ha bire kendi kendine konuşuyor... Eskiden olsa bunları görenler, “vah vah, zavallım aklını kaybetmiş” diye deli yerine koyarlardı. Ama “kahrolası teknoloji” işte...   

                Birileri sokakta avazı çıktığı kadar bağırıyor... Sanırsın ki kan gövdeyi götürüyor. Çıkıp bakınca anlıyorsun ki karşıdakine kızıyor, celalleniyor. Eline geçirse idam edecek garibim. 

                Vel hâsılı kelam, insanoğlu kendi özgürlüğünü kendi eliyle kısıtlıyor.

                Facebok olayı bir başka gerçek. “Facebook İnsanı”; içindekini, cam ekranın arkasında nasılda döküveriyor. Kırmadığı dökmediği nesne bırakmıyor. Ne cumhurbaşkanı kalıyor azarlamadığı, hakaret etmediği ne başbakan ne muhalefet lideri. Ver Allah’ım ver!

                Sosyal Medya çağın olayı,  iletişimde ve haberleşmede en etkili silah oldu bile...

                Şimdiki moda; herkes birbirini grubuna ekliyor, yeni gruplar açıyor. Haber siteleri; “beğen” modülleri inşa ediyor, “paylaş” modülleri geliştiriyor, “yorum yap” emirleri veriyor.    

                Ne yalan söyleyeyim, tüm bunlar da benim çok hoşuma gidiyor.  

En çok hoşuma giden ise Facebook sayesinde birçok insanı tanıma   fırsatı buluyorum..   

                Allah’tan hayırlısı inşallah.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.