BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Hayatını ”Hamdım,piştim,yandım” sözleri ile tamamlayan Hz. Mevlana 17 Aralık 1273 Pazar günü kavuşmuştu Hakk’ın rahmetine. “Gönüller Sultanı” Mevlana ölüm gününü yeniden doğuş günü yahut “Şeb-i arus” yani düğün gecesi gibi düşünen Mevlana, dostlarına üzülmemelerini vasiyet ederek şöyle diyordu: "Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir.”

Vuslatının 739. yıldönümünde bir kez daha Hz. Mevlana’yı anmaya hazırlanıyor Konya’mız. Vuslat, Arapça vasıl olmak anlamına gelen ’vasale’ fiilinden “Kavuşma, özellikle de sevgiliye kavuşma, onunla buluşma” anlamında çokça kullanılmış şiirimizde.

 

Bir gönül insanını en iyi anlayıp en iyi anlatanların şairler olduğunu düşünürüm. Bu nedenle gönüller sultanı Mevlana’yı üç şairimizden seçtiğim şiirlerle, onların gönül dünyalarına yansıyan halleriyle sunmaya çalıştım.

 

Bunlardan biri Mevlana sevgisini anlatan en sevdiğim şiirlerden biri olup şairi, bu gönül erinin yüz yıllar önce yaptığı “Gel!”çağrısına uyarak bir sabah Fatihalarla yollara düşüp gelenlerden Yavuz Bülent Bakiler’dir.

Sana Geldim Mevlana

Sana geldim Mevlana!...
Düştüm yollara bisabah Fatiha'larla
Önümde yemyeşil ışıktan bir iz
Yıkanmış yaprak gibi tertemiz
Sana geldim Mevlana!...


Her şey öylesine mağrur, sessiz, tertemiz
Geçmiş asırlardan beri.
Bir el dokundurursam sandukalara
Uyanır Horasan erleri.

Sana geldim Mevlana!..
Divan durdum önünde, duygulu, sessiz
İçimde ne hasret, ne gül, ne bülbül
Şimdi ezan nur alem, nur Konya
İşte sabır, işte aşk
, işte tevekkül
Sen bilirsin Mevlana...

Sana geldim Mevlana!...

Susmasa yaylı tamburlar, kudümler, neyler

Görsem dergahta gölgeni

Pervaneler gibi bir akşam üstü

Işığında yakıp döndürsen beni.

 

Sana geldim Mevlana!...

Masmavi bir kubbe ve bir mermer şadırvan

Bir ince minyatür bir çini satır

Kumru sesindeki “Huu” yaylı tamburdaki sır,

Hep seni hatırlatır, hep seni hatırlatır.”

 

 İkinci şii Veli Bostacı’ya ait. Şair Hz. Mevlana’nın ‘Katreden Ummana’ yolculuğunu öyle güzel anlatmış ki biyografi kitaplarının hiçbirinde bu tadı bulmak mümkün değildir. İşte o şiir:

Katreden Ummânâ Hazreti Mevlân

 

Belh şehrinden Konya’mıza uzanmış,
Baht izinde, geze geze Mevlânâ.
Bir ilâhi terbiyeyle bezenmiş,
Hakikati seze seze Mevlânâ.

Dinleyeni kendine dost edinmiş,
Yaradan’a kulluğu post edinmiş.
Dünü değil yarını kast edinmiş,
Öğütleri dize dize Mevlânâ.

Kalpte ihlas sırtta feyiz hırkası,
Ayan olmuş perdelerin arkası.
Gerçek aşka dâvet
etmiş herkesi,
Demiş sözü dize dize Mevlânâ.

İçivermiş taşkın sevgi nehrini,
Açıvermiş aşkın gizem mührünü,
Geçivermiş coşkun hisler bahrini,
Boydan boya yüze yüze Mevlânâ.

İbret bulmuş, yaratılan her şeyde,
Aşkı sezmiş, içi bomboş bir neyde.
Hep çağlamış hem fakirde hem beyde,
Pınarlarca göze göze Mevlânâ.

Kulakları kem sözlere sağırmış,
Dudakları hep sevgiyi bağırmış.
Duyanları kutlu yola çağırmış,
Güzergâhı çize çize Mevlânâ.

Hırçınlığı hoşgörüde çürütmüş,
Düşmanlığı muhabbette eritmiş.
Yeisleri ümitlerde kurutmuş,
Hâl dilini çöze çöze Mevlânâ.

Ayrık otu, has bahçede kibir kin,
Bencilliğe esir olmak ne çirkin.
Vardır elbet döndüreni her çarkın,
Deyip inmiş öze öze Mevlânâ.

Evvel nefsi amelinden ayırmış,
Kalbi takvâ iman ile doyurmuş.
İlim-irfan kapısını kayırmış,
Cehâleti eze eze Mevlânâ.

Gam selinde kalanlara sal olmuş,
Bin sabırla, karmış sevgi harcını,
Zehre mahkum olanlara bal olmuş,
Gönüllere sıza sıza Mevlânâ.

Hakkın şefkat örtüsüne bürünmüş,
İblislerin hilesinden korunmuş.
Malın-mülkün kirlerinden arınmış,
Nâr-ı aşkta kıza kıza Mevlânâ.

Emek ister, yürek ister her zafer,
Niye var ki, elde tâkat gözde fer.
Almış sanki her nefesi, son sefer
Bohçasını düze düze Mevlânâ.

Bir gönül ki, tefekkürde ummanca,
Merhamette, tevâzuda ormanca.
Ötelerden gönderilen fermanca,
Dalmış gitmiş gize gize Mevlânâ

Her nefesi, bin ömürlük kâm olmuş,
Ham yüreği, aşk bağında tam olmuş.
Ulvi emre, iştiyakla ram olmuş,
Kalanları üze üze Mevlânâ.

Sabır-sebat samimiyet hoşgörü,
Kolay kılar sahibine her zoru.
Işığıyla kalbimizde hep diri,
Hâlâ cömert, size-bize Mevlânâ.”

 

            Halide Nusret Zorlutuna’nın “Efendi’me Mektup” adlı şiirinden bir dörtlükle bitiriyorum:

        “Alev alev yanıp duran içimde

         Haşmetindir ya Hazreti Mevlana

         Ezer beni her gün başka biçimde

         Firkatindir ya Hazreti Mevlana”

 

       Selamların en güzeliyle…

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.