BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Yaban, yabancı, yabancılaşmak…

        Tanımadığımız birinin adı önce yabancıdır.

        Kimdir? Kimin nesidir? Nerelidir? Nereden gelmiş, nerelere gitmektedir? Nicedir? Bir yığın soruyu yanında taşır bıkıp usansa da.

Artık gittiği her yer yaban, her yerde herkesin nazarında yabancıdır. Elbette bir adı vardır; lakin ne önemi var! ‘Yaban’ adını zamanla asıl adlarından daha çok benimser hale gelir. Neyse… Anlatmak istediğimin özü Kur’an’da rastladığım bir kavramın düşündürdükleri…       

       

 ‘Allah’a yabancılaşmak’… Bu kavramının bulunduğu ayeti okuduktan sonra zihnimde birtakım karşılıklar belirdi yabancılaşmaya dair.

 

        Bu, bir bakıma ait olduğumuz merkezden uzaklaşmaktı. Yahut şirazesinden çıkmak, bir yerde birileriyle el ele, sırt sırta durduğu zamanlarda güçlüyken, değerliyken bir şekilde kopup, oradan oraya sürüklenerek yok olup gitmekti yabancılaşmak.

        Birtakım değerlere sırt çevirmek...

        Veya kendinden kaçmaktı.

        Sırtını dönüp uzaklaştığı kendisiydi aslında. Nereye kaçabilirdi?

        Allah’a yabancılaşmak nerelerden geldiğini ve nerede olduğunu hatırlamamaktı.

        O’ndan kaçıp sığınabileceğimiz, O’na yabancılaşarak mutlu olabileceğimiz, O’na rağmen, O’nsuz huzur bulabileceğimiz neresi vardı?

       

        Bir sahibimiz var ve O’nu istesek de yok sayamıyoruz.

        Teşekkür etsek de etmesek de önümüzde hazır bulduğumuz sayısız nimeti  O bahşetmiştir.  

        Allah’a yabancılaşmak O’nu görmezden gelmekti. Bu, senaryosunu nefsinin yazdığı bir oyunda kendisinin oynadığı kötü bir oyundu.

        Allah’a yabancılaşmak O’nun gör dediği yerden bakmamak, gösterdiğini inatla ve ısrarla görmemekti.

        Allah’a yabancılaşmak, şeytanın çağrısına kendi iradesiyle koşmaktı.

 

        Ve ne yazık ki insanın kendisine yapabileceği en büyük kötülük, en büyük zulüm Allah’a yabancılaşması, zanlarıyla arzularının peşine düşüp kendini aldatmasından başka bir şey değildi!

 

        Allah’a yabancılaşmak sözü Rabbimize ait bir tanımlama. Zümer suresinin 56. ayetinde rastladım. 53. ayette başlayıp 54 ve 55. ayetlerde neredeyse kırmızı alarm denebilecek şekle gelen ilahi ikazdan sonra kişinin felaketini kendi diliyle ifade edişi 56 ve 57. ayetlerde tablolaşır adeta.

 

        ‘Allah’a yabancılaşmak’ sözüne nasıl gelindiğini birlikte görelim:

        “Ey hadlerini aşıp kendilerini israf eden kullarım! Allah’ın rahmetinden asla umut kesmeyiniz! O, evet O’dur mutlak bağışlayıcı, sonsuz rahmet kaynağı olan.” 53

        “İmdi azap gelip sizi bulmadan önce Rabbinize yönelin ve O’na teslim olun; sonra size kimse yardım edemez.” 54

        “Ve bu azap siz farkında değilken ansısın gelip çatmadan önce Rabbiniz tarafından indirilen mütekamil vahye uyun…” 55

        “… ki hiç kimse “Allah’a karşı yabancılaştığım ve gerçeği alay konusu yaptığım için vay benim halime” demesin. 56

       

        İnsanın Allah’a karşı yabancılaştığı ve gerçeği alay konusu yaptığı için, nam-ı hesabına kesilen acı faturadan pişmanlığını itiraf edeceği kaçınılmaz bir sondan haber veriyor Rabbimiz. İnsanoğlunun yeryüzü macerası da Allah’a yaklaşmaya çalışanlarla O’na yabancılaşanların ezelden ebede sürüp giden hikayeleri… Ortak noktaları yabancılaşma…

 

        Yabancılaşmanın her türlüsünden kaçıp sığınmak lazım Allah’a.

        Kişini kendi özüne yabancılaşmasıyla başlıyor her şey.

        Kendine yabancılaşan Rabbine de yabancılaşıyor.

 Ailesine, çevresine, toplumuna, milletine; diline, dinine ve tüm değerlerine…

        Yabancılaştıkça yabanlaşıyor, artık hiçbir şeyi takmıyor.

        Sevmeyi, sevilmeyi; aşkı, vefayı; insafı, izanı, adaleti, merhameti; fakiri, garibi, yetimi; hakkı hukuku ve insani hiçbir değeri tanımıyor.

 

        Bundan sonrası artık daha kolay Allah’a yabancılaşan için…

        Tek kutsalı canının istediğini hemen elde etmek, çabuk tüketip atmak, yenisine bakmak; hiçbir şeyle tatmin olmamak, insanca yaşamak ve yaşatmak gibi çağı geçmiş martavallara aldırmamak… Bunlardan mahrumsa neler yapabildiğini ve daha neler yapabileceğini bir düşünelim.

        Mesela…

        Her türlü haksızlığı yapabilir, yalan söyleyebilir; içki, kumar, zina, hırsızlık, gasp; uyuşturucu, silah ve kadın ticareti gibi hiçbir dinde yeri olmayan akla gelebilecek her fenalığı bir tereddüt etmeden yapabilir.

        Annesine, babasına zulmedebilir. Doğurmasalardı der, geçer. 

        Bir masumu gözünü kırpmadan öldürebilir.

        Daha fenası üzerine bağladığı bombalarla kendisini de onlarca insanı da yok edebilir.       

        …

        İsmet Özel’in bir tespitiyle bitiriyorum:

        “İnsanın değişmez gayesi olan Allah’a kulluk esprisini yok etme istikametindeki bir ekonomik süreç, teknolojik çılgınlık, sosyal ve ferdi yabancılaşmayı, çürümeyi ve mutsuzluğu beraberinde getirmektedir.”

 

        Allah’a yabancılaşmayla başlıyor her kötülük.

 

        İnsanı Rabbine yabancılaştıran ne varsa her türlüsünden onu uzak tutma idealinin ve bu uğurda verilecek her çeşit mücadelenin, bu çağda  yapılabilecek en mühim ibadetlerden olacağına inanıyorum.

        Bayramınız mübarek olsun!

        Selamların en güzeliyle…

 

        Hacı Halim Kartal                     11 Ekim 2013    

                 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.