BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Medyamızda her acı olayın ardından bu acı olayda kaybettiğimiz değerlerin unutulmaması için adeta bir kampanya yürütüldüğünü bilirsiniz… Denir ki:

Unutmayacağız…

Sularla doluveren madendeki oğlunun akıbeti için endişelenen annenin söylediği “Oğlum yüzme de bilmezdi!...” sözünü unutmayacağız.

Seni unutmadık, unutmayacağız!

Kalbimizdesin!

Özleyeceğiz…

 

Heyhat!

Gerçek hiç de öyle değildir oysa. Zaman her şeyi siler; unutur veya unutuluruz. Nisyan, unutmak demek, insanın bir tarafı da nisyandır.   

‘Unutmayacağız!’ iddiasına en başta şarkılardan gelir itiraz sesleri.

Öyle ya!

“Kimler unutmadı ki…”

Kimler unutulmadı ki…

Sevgililerin gönül verdikleri hakkında olumsuz düşüncelere dalıp “Unutursun diye çok korkuyorum” diye ağlayıp sızlamaları faydasızdır.  Genellikle korktuklarına uğramaktan kurtulamazlar. Gün gelir unutulur. Zaten bir şarkıda da aynı şey değil mi hatırlatılan:

“Gün gelir de beni unutursun demiştim.”

 

Bu nedenle herhangi bir kimse veya bir olay için söylenen “Unutmam, unutamam” sözleri büyük iddialar taşısa da bunun gerçekliği yoktur; zira eşyanın tabiatına aykırıdır. Bu gerçeğin en klasik ifadesi de “Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür” sözüdür. Yani beşer hafızasının tabi olduğu yasanın gereklerindendir unutmak.

 

Rahmetli Abdürrahim Karakoç’un, ihtimal kendisini asla unutmayacağı iddiasındaki ‘Mihriban’ için söyledikleri duygusallığı bir kenara bırakabilirsek gerçeğin ta kendisidir aslında:

 

“Unutmak kolay mı deme,

Unutursun Mihriban’ım.

Oğlun kızın olsun hele,

Unutursun Mihriban’ım”

 

Yahut sözleri İlkan San’a ait olan ve birçok ünlü sanatçıdan dinlediğimiz şu şarkı; hayatta unutmak veya unutulmanın, ne kadar acı olsa da en nihayet bunlardan kaçınılamayacağını akla getirmez mi?

  

“Sen de git, sevme unut; kimler unutmadı ki…

Sevgilim canım deyip kimler aldatmadı ki…

Şu perişan kalbimi kimler ağlatmadı ki…

Sen de git, sevme unut; kimler unutmadı ki…”

 

Hayat baş döndüren bir hızla akıp giderken ülkemizde bazen bir günde meydana gelen elim olayların birçoğundan haberimiz bile olmayabiliyor. Bu, biraz da medyamızın göstereceği hassasiyete bağlı olabiliyor. Kimi şöyle bir duyurulup geçiliyor, kimi uzun süre gündemde kalabiliyor. Kimi zaman üst üste gelen acılardan birkaç saat önce yaşananı, ondan daha can yakıcı olduğunu hissettiğimiz bir başkasıyla unutuveriyoruz. Ertesi gün, gündeme oturan dumanı üstünde bir fecaatle sarsıldığımızda ise üç gün öncekilerden eser kalmamıştır. Sanki Çanakkale’deyiz. ‘Çanakkale’de bu kadar ölünür!’ sözünün söylendiği günleri yaşamaktayız sanki görünürde bir savaş yokken. Öyle ya hangi birini nasıl unutmayacağız, imkanı var mı bunun?

   

Her şeye rağmen kimse ne unutmak ister ne unutulmak. Hele şairler… Aşağıdaki beytin sahibi Esrar Dede bunu bir şarta bağlayanlardandır. Sevgilisinin ettiği ikrarı unutmaması karşılığında ondan ayrı oluşun vereceği dert ve üzüntüye sabredebileceğini söylemektedir.

 

“Ben sabredeyim derd ü gam-i hecrine ammâ
        Sen de güzelim ettiğin ikrârı unutma”

 

‘Unut’ veya ‘Unutma!’ tembihinin bir önemi olduğunu sanmıyorum. Bu daha çok ahde vefa duygusuyla ilgili bir konu. Unutursun diyenler kadar şair İhsan Gürbüz gibi unutmak ‘imkansız bir şeydir’  iddiasını seslendirenler de yok değil bu alemde; lakin keşke.. dememek kabil değil.  


“Dünyayı tersine döndürmek gibi, 
Yangını körükle söndürmek gibi, 
Ayı gökten yere indirmek gibi 
İmkânsız bir şeydir seni unutmak… 

İçimde yangının küle dönmeden, 
Yorgun gözlerimin feri sönmeden, 
Şu bedenim musallâya konmadan, 
İmkânsız bir şeydir seni unutmak… “

 

                Duygusallığın zirve yaptığı anlarda neler söylenmiyor ki... Ama hayat denilen şey tek bir resim karesinde gördüklerimizden ibaret olmadığını yaşayarak öğreniyor insan.

        Şairin mısralarıyla 73 yılı haziranında birkaç arkadaşla vedalaşmak için girdiğimiz odasında lise müdürümüzün sözlerini hatırladım. “Gençler, bayramlarda tebrik kartı olsun gönderirsiniz değil mi?” sözüne bir çırpıda “Sizi unutur muyuz hocam? derken o acı bir tebessümle “Unutursunuz… Unutursunuz.”  deyivermişti babacan bir tavırla. Haklıydı; çünkü söylediği onlarca yılın ona öğrettiği bir gerçekti.

 

Rabbim, bizi unutma ve unutturma ki temelli kaybedenlerden olmayalım!

 

Selamların en güzeliyle…     H.K           28 Şubat 15                            

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.