BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Rahman olan, Rahim olan, Gaffar olan, Settar olun, Afüvv olan Yüce Rabbimizin güzel isimleriyle kalbimin bam teline dokunduklarından dolayı Hz Mevlana’nın buyurduğu gibi konulu yazımızın 2. Bölümüne devam edelim inşallah…

     Mesala HENDEK!!Hendek; o günün kalıntıları olan günümüz bazı müslümanları gibi müşrikler beni kureyza Yahudilerine ‘bizimi dinimiz mi yoksa Muhammed (s.a.v.)’in mi dini hayırlıdır diyerek anlaşarak 10.000 civarında bir orduya ahzab yani hizipler savaşı için bir ayara gelerek,  Efendimiz (s.a.v.)’de İranlı Hz. Selman (r.a.)’ın teklif ettiği hendek çalışmalarını benimsemiş ve adam başına birer arşın olmak üzere onar kişiye taksim edip, 1500 çalışarak 6-15 gün içinde uzunluğu 2525 m. veya 550m eni 9 m.ve derinliği 4,5 m. olan hendek kazım işini tamamlayarak müslümanların 3000 mücahidi ile yaklaşık 20 gün hendeğin etrafında dönüp duran müşriklerden hendeği geçenlerin ise öldürülüp, diğerleri ise kaçarakMedine’yi müdafaaya başlamış ve hendeğin kazıldığı zaman 3 gün yemek yememiş Efendimiz (s.a.v.) bile aç karnına taşlar bağlayıp Cabir b. Abdillah (r.a.) biraz arpa ve bir oğlak pişirip getirerek karınlarını doyuranların hatıralarına ne iduğü belli olmayan kişi, guruplar bu gün ne acı ki, dil uzatarak Müslümanları rencide etmektedirler. Ama Rabbim (c.c.) onlara da fırsat vermeyecektir. Yeter ki müslümanın diyenler şuurlansın, birlik ve beraberliklerini Kur’an ve Sünnete uygun olarak inşa etsinler.

Mesala KUDÜS!!! Kudüs; Yahudilerde, Hıristiyanlarda, Mecusilerde hatta bütün dinlerde olduğu gibi İslam dininde de vahye dayanan ve kutsal sayılan bir şehirdir. Kudüs, İslam'da özel bir yere ve kutsiyete sahip olduğundan dolayı kutsiyetine işaret eder. Müslümanların ilk kıblesi olan Mescidi Aksa'yı Resulullah (s.a.v.)'ın İsra ve miraç mucizesinde Yüce Allah (c.c.) İsra suresinin 1.ayetinde şöyle buyurur, "Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescidi Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya yürütenin şanı pek yücedir." Burada dikkat edilirse Mescidi Aksa'dan çevresini mübarek kıldığımızdan kasıt da Kudüs ve Filistin topraklarıdır. Yeryüzünün en faziletli mekânları camiler, camilerin de en faziletlileri Mescidi Haram, Mescidi Nebevi ve Mescidi Aksa'dır. Efendimiz (s.a.v.) “Bu üç camide kılınan namazların diğer camilerde kılınan namazlardan çok daha fazla sevaplı olduğunu İbnu Mace'nin nakletmiş olduğu bir hadisi şerifte “Mescidi Aksa'da kıldığı namaza elli bin kat sevap verilir. Benim camimde kıldığı namaza da elli bin kat sevap verilir. Mescidi Haram'da kıldığı namaza ise yüz bin kat sevap verilir denmektedir” buyurmaktadır. Tefsir âlimlerinden Kasımi, Mescidi Aksâ'nın ismi hakkında şu açıklamayı yapmıştır, Aksa kelimesi en uzak anlamındadır. Mescidi Aksa da Mekke'ye olan uzaklığından dolayı böyle adlandırılmıştır. Hatta Efendimiz (s.a.v.) bir hadislerinde şöyle buyurulur. “Allah, Ariş ile Fırat arasını mübarek bereketli kılmış ve özellikle Filistin'i mukaddes kılmıştır.” Dolayısıyla zalimlerin Filistin’e yaptıkları zulmün karşılığını muhakkak bir gün bulacaklardır ki; Müslümanların bu gibi mukaddesatlarına dil uzan, el uzatanların rabbim (c.c.) dillerini ve ellerini inşallah kesecek ve yok edecektir.

         Mesela EBU CEHİLİN EVİNİN BULUNDUĞU YER!!!  Mekke'de İslam’ın yayılmasını önlemek için uzun yıllar mücadele veren Ebu Cehilin evinin yerinde manidar bir yapı var. Hacca giden kardeşlerimiz bilirler. Efendimiz (s.a.v.)’inBedir şavaşından sonra Ebu Cehil Ümmetimin firavunu diye nitelediği Ebu Cehil asil adı Amr’dır. İslam’ın doğuşundan sonra, yaptığı büyük düşmanlıktan dolayı, ‘cehaletin babası’ anlamına gelen Ebu Cehil künyesini bizzat Hz. Peygamber (s.a.v.)  Efendimiz tarafından Ebul Hakem yerine, kendisine verilmiş, bu sıfat ve künye ile İslam tarihine böyle geçmiştir. Bugün tuvalet olarak kullanılması cahillerin ve zalimlerin dünyadaki akıbetlerini görmek açısından oldukça manidar bir tablo çiziyor.

 

          Mesela TAKSİM MEYDANI!!!         Ama ne acı ki; bu günlerde gerek ülkemizde ve gerekse dünyanın değişik yerlerindepostacı adamların kan kokan, kin kokan, nefret kokan, ayrımcılık kokan yeryüzündeki bazı yer ve yapıları özellikle taksimle; Taksim meydanı, İstanbul’ İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti. Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan şehir, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34. sırada yer alır. Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir. İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır. Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur.

Tümü: http://www.turkcebilgi.com/istanbul

da bir meydan, Taksim semti ve meydanı adını, eskiden Galata-Beyoğlu suyunun taksim edildiği, taksim makseminden almıştır. Meydan olmadan önce, eski evlerin sıralandığı dar bir bölge olan semt, genişletildikten sonra bugünkü görünümünü almış ve bugün meydanın ortasındaki Cumhuriyet Anıtı ve çevresi tören yeri olarak kullanılmakta ayrıca kültür, eğlence ve büyük bir alışverişin yanı sıra çok sayıda mağaza, sinema ve tiyatro salonu, sanat atölyeleri, sergi salonları, hatta BAR, DİSKO, kafe,  Saat 05.00`e kadar gece kulüplerinin kapanmadığı yeri müslümanların kutsal saydıkları yerlerle aynı görenlerin hezeyanlarını görmekteyiz. Ve ben müslümanım diyen müslüman kılıklı insanlar kendilerini Hz. Allah (c.c.) ve Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.)’in rahmet ve mağfiretinden uzaklaştıracak şekilde nefislerine uyarak bunlarla kıyaslamalarını basında görünce şu bok böceğinin hikâyesi geldi aklıma ve paylaşmak istedim. Buyurun… Hani anlatılır ya; adamın biri bir gün bahçesinde otururken hayvan dışkısından top yapan bir böceği görmüş, böcek pisliği ayakları ile yuvarlayarak giderken içinden şöyle geçirmiş Ey Allah (c.c.)’ım! Her şeyi çok güzel çok hoş yaratmışsın da, şu böceği sırf pislikle uğraşsın diye mi yarattın? Aradan bir kaç ay geçmiş adam umansız bir hastalığa yakalanmış. Derdine kimseler çare bulamamış. En sonunda bilge bir Doktor ''Bak demiş bazen bahçelerde gezen bir böcek olur ayakları ile pislik yuvarlar işte o yuvarladığı pisliklerden 40 gün boyunca aralıksız yiyeceksin" demiş. Adam 40 gün boyunca o pislikleri yemiş ve iyileşmiş. Aradan yıllar geçmiş aynı adam gemiye binmiş ve denizin ortasında çok büyük fırtınaya yakalanmışlar. Herkes bağırıp, çağırıp, ağlaşırken bu adam bacak bacak üstüne atıp sakince çayını yudumlarken geminin içindekilerden birisi dayanamamış sormuş. "Be hey gafil insan biz kurtulma için dua ederken, bağrışıp çığrışırken sendeki bu rahatlık ne? Adam şöyle cevap vermiş; kurban olduğumun Rabbim! Bir kere işine karıştım bana kırk gün bok yedirdi, ister yüzdürür, ister batırır ben Rabbimin işine karışmam kardeşim! Der... Dolayısıyla kendileri olmazsa bile müslümanların kutsallarıyla uğraşanları, alay edenleri, renk, dil, ırk ayrımcılığı için malzeme edenleri Rabbim (c.c.), bir gün aziz ise rezil ve zelil eder. Bu dünyada olmaz ise ahrette azabı çok, ama çok, çetin olacaktır. Çünkü oradaki yakıt insanlar ve taşlardır bunu da unutmamak lazım…

Kalbinin, gözünün, gönlünün, elinin, ayağının feri sönmüş olan ve müslümanların kutsallarına bir turist gibi kaban ve görenlere karşı, ‘Elif’ gibi KIYAMI, ‘Dal’ gibi RÜKÜSÜ, ‘Mim’ gibi SECDESİ olan biz müslümanlar olarak başta Kâbe’ye ölüm, kan, kin, nefret, ırkıyet, renk ayrımı, dil ayırımından dolayı konuşanlara,1930 Yıllarında Kâbe sizin olsun Çankaya bize yeter, müslümanlar için Kâbe neyse taksimde bizim için aynıdır demekle, Yüce Dinimizin mukaddesatlarına ne kadar düşmanca bir bakışın olduğunu sizler gibi teessüfle duydum ve seyrettim. Ve bulunanlara yazık diyorum ve ekliyorum, ey sağır sultanlar sizler de duyun… Alın temiz bir peçete silin o kirli, kinli ağzınızla, dilinizle Kâbe’ye, Kudüs’e, bu mukaddes beldeleri sevenlere olan gönül düşmanlığınızı… Çünkü Yüce Rabbimiz (c.c.); “Kıyamet günü terazi kurarız. O gün, hiç kimseye zulmedilmez. Herkesin, yaptığı zerre kadar iyilik ve kötülüğü meydana çıkarıp, teraziye koyarız. Herkesin hesabını yapmaya yetişiriz.(Enbiya / 47)

         Üstad Bediuzzeman Hz. On Dördüncü Şuâ’larında buyurduğu gibi; “Şeytanın ve siyasetin şerrinde Allah (c.c.)’a sığınırım.” Bende Âmin. Âmin. Âmin diyorum… Yönünüzü, vicdanınızı belirtmek üzere; görüşünceye dek hoşça kalın dostça kalalım…

 

 

                                                                                                          Yusuf ÇAKICI

                                                                                                        Yalıhüyük KONYA 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.