BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Bayramlar , sevgiyi, saygıyı pekiştiren günlerdir. Şimdilerde böyle mi? Hayır

Bayramlar, küskünleri barıştıran, barışıkları kaynaştıran işleve sahiptirler. Hani nerede? Yok

Bayramlar, ister uluslararası anlaşmazlıklarda, ister ulusal sorunların meydana getirdiği huzursuzluklarda, sükunete yol açan, hiç değilse bayramın yüzüsuyu hürmetine her konuda “ateşkes” ilan edilen günlerdir. Var mı böyle bir durum? Gören varsa bana da söylesin.

Hep geçmişe özlemle yad edilmesi de zaten, bayramların işlevlerinin hızlı bir şekilde ortadan kalkmasındandır. Bu hal, geçmişin tadını, bugünün bayramlarında bulamamaktan kaynaklı bir haldir.

Günümüz bayramlarından, bu güzel günlerden beklenilenin elde edilememesi, hiç değilse geçmiş bayramlar yad edilerek, o zamanlara vurgu yapılarak tatmin olmaya çalışmak, günümüz insanlarının ne kadar da o güzel değerlerimizden uzaklaştığımızın  göstergesidir.

Çocuklarını evlerinde yorgun gözlerle bekleyen anaların babaların hasret duygularına karşılık vermek yerine, beş yıldızlı otelleri gözlerine kestirip aylar öncesinden gazetelerden, internetlerden yer ayırtan bir nesil bizlere yakın geleceğimizde daha beter bayramların yaşanacağının ip uçlarını vermektedirler.

Geçmişin ders verici hikayelerini, anılarını anlatmaya kalkan büyüklerimizin söylediklerine kulak vermek şöyle dursun, iletişim araçlarının en son sürümlerinden bile tatminsizlik duyan bir nesil, ileride kendi çocuklarına  hangi hikayeleri, hangi anılarını anlatacaklarını da merak etmeye bile gerek yoktur aslında...

“Yavrum G4 telefonları çıktığında ben daha 24 yaşında falandım.  Bizden önceki insanlar fotoğraf makinesi diye bir şey varmış, fotoğraflarını onlarla bir başkasına çektirirlermiş. Yoldan geçen birisini çevirirler “bir resmimizi çeker misniz?” diye ricada bulunurlarmış. Halbuki biz bir çubuğun ucuna telefonu taktık mı hem yürürdük hemde kendi kednimizin  resmini çekerdik. Anında da yayınlardık internette... O zamanlar kaldırımlarda direkler falan olurdu. Bu telefonlar yüzünden insanların önemli bir bölümü kırık burunlarla gezerlerdi sokaklarda...

Bir defasında ben telefonla oyarken dalmışım yaya geçidine. Trafiğin içinde neredeyse 80 yaşlarında bir dede elinde bastonla koluma girerek, “gel kızım sana yardımcı olayım da karşıya geçireyim” diyerek kendince büyük bir yardımda bulunmuştu bana. Bunak ihtiyar işte nolucak... Sanki ben telefonla oynarken karşıya geçemeyecek kadar saf mışım gibi...”

Eskiden sokakta yürüken kendi kendine konuşanlara “deli bu ” derlerdi... Şimdilerde bakıyorum da sokakta yürürken kendi kendine konuşmadan sakin sakin yürüyen birisine rastalam mümkün değil. Artık sokaklarda kendi kendine konuşmadan yürüyenlera;  “deli”,  “cahil”, “banal”, “geri kafalı” diyorlar.

Geçenlerde sosyal paylaşım sitelerinde bir resim gördüm. 8-10 kişi, baba, oğul, torun torba babaanneye ziyarete gitmişler. Girmişler babannenin odasına, elini öpmüşler mi öpmemişler mi orasını bilemyeceğim, oturur oturmaz hepsi ellerindeki telefonun üzerine abanıp parmaklarını saydırmaya başlamışlar.

Babaanne ise aralarında öylece bakakalmış.

Annelik işte, bastonunu kapıp kafalarına kafalarına vurup def etmemiş başından hepsini...

Günümüz bayramlarını,  kutlama şekli de sosyal medya üzerinden resimler ve süslü cümlelerle icra edilmekte artık...

Eskiden mahallenin büyüklerinde toplanılarak yenilen yemekler artık sosyal medya sayesinde internette paylaşılarak göze hitap eden nesneler haline getirildi.

Çocuklarının yolunu gözleyen analara, babalar, dedelere, ninelere borçlu olduğumuz şu hayatımızın küçücük bir bölümünü bari onlara harcamaktan imtina etmesek iyi mi olurdu acaba?

Vah! Vah!

Herkese güzel bayramlar.

Tayyar Yıldırım

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.