BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Rahman olan, Rahim olan, Mumin olan, Settar olan, Ğaffar olan, Ğani olan, Kerim olan Yüce Allah (c.c.),  âlemleri yoktan var eden, yarattığı mahlûkat içinde insani en şerefli ve mükerrem kılan, Âdemoğlunu ilahi halifesi olarak yaratıp akıl cevheri ile bezeyen, Yüce Allah (c.c.)’a hamd, kıyamet gününde Ümmeti! Ümmeti! diyerek bizleri şefaatiyle kucaklayan Muhammet Mustafa (s.a.v.)’ya, O’nun aline, ezvacine, ashabına, ahbabına, sevenlerine salât ve selâm olsun...

         Kıymetli dostlarım galiba birkaç bölümden oluşacak olan “İNSANLIK ÖLDÜ GALİBA” yazımızın 1.bölümünden başlayarak diğer bölümleri de belirli aralıklarla selam ve dua ile sizlerle paylaşmak istedim.

         Malumunuz olduğu üzere; insana insanca muameleyi öğreten, toplumda refah ve mutluluğun temelini sağlayan, kana, gözyaşına, zulme, adaletsizliğe, karşı duran kısacası en ideal toplumu oluşturmayı sağlayan hiç şüphesiz islami yaşama ve yaşatma güzellikleridir. İnsanlık kelimesi deyince akla ilk gelen şey; dürüstlük, merhamet, adalet, sevgi, saygı, yardımlaşma, kaynaşma, kucaklaşma gelmelidir. Ama ne acı ki günden güne kaybettiğimiz en büyük değerimizden biride, dürüstlüğün yerini sahtekârlık, merhametin yerini öç alma - ezme, adaletin yerini adaletsizlik, sevgi ve saygının yerini nefret – kin - buğuz, yardımlaşmanın yerini paylaşmamak, kaynaşmanın yerini başta Allah (c.c.)’a olan bağımızın, Hz. Peygamber (s.a.v.)’e olan bağımızın, aile bağlarının, dost bağlarının koptuğu noktasında insanlığımızı da kaybetmişizdir maalesef !..

 

         Bakıyoruz da insanlık; her gecen gün bizden nefsimizden, neslimizden, evimizden, sokağımızdan, caddemizden, çarşımızdan,  pazarımızdan, fersah fersah, gram gram uzaklaşarak, ilmek ilmek bizleri “BİZ        ” yapan değerlerimizi, insanlığımızı ve yaşam olgumuzu, bu kadar islami basın, yayın, vaazı nasihatlerin çoğaldığı bir zamanda gerilere götürmekte olup ve maalesef üzülerek söylüyorum insanlık adına her halde bir arpa boyu bile yol alamadığımız ve birer kangren gibi içimizde büyük yaralar açmış ve gün geçtikçe de açmaktadır.

         Hâlbuki varlığımızın tek ama tek gayesi, insan olmak ve yüce yaratıcının emrettiği şekilde yaşama ve yaşatma emrini hayatımızın her safhasında uygulamamızdı. Çünkü Yüce Allah (c.c.) şöyle buyuruyor. “Sizi boş ve anlamsız bir oyun için yarattığımızı ve bize dönmek zorunda olmadığınızı sanıyordunuz?” (Mü’minun suresi 23/115 Kur’an Mesajı Muhammed ESED c.2 s.702) Çünkü yaratılışımızın bir maksadı, bir gayesi var. Bütün bu mahlûkatın, bütün âlemin bir yaratılış maksadının olduğu gibi.

         Her şey mükemmel bir nizam üzerine olunca ve insan da başıboş yaratılmayınca “acaba niçin yaratıldı? ”sorusu akla geliyor. Ona da Yüce Allah (c.c.) “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” Ve onlara söyle görünmez varlıkları ve insanları yalnızca beni tanımaları ve bana kulluk etmeleri için yarattım.” (Zariyat suresi 51/56 Kur’an Mesajı Muhammed ESED c.2 s.702) cevabını veriyor Hz. Allah (c.c.)

İnsanoğluna bu mesajları yürüyen Kur’an statüsünde bulunan Peygamber (a.s)’leri vasıtasıyla ‘İNSAN’ olsunlar, adam olsunlar diye tebliğ edilmişlerdir. Burada çok enteresan bir incelik vardır. Dikkat ederseniz ibadetle hayatını Allah (c.c.)’a, Resulü (s.a.v.)’ne bağlayan, yönlendiren insanların hayatında, hemen hemen bütün işlerin merkezinde oturan gaye, insanoğlunun yeryüzünde başıboş yaratılmamasıdır. Bir taraftan iyi duygularla bezenmiş insan, diğer taraftan da inanılmaz kötü duygularla donatılmış bir varlıktır oluyor maalesef.

         Şöyle bi düşünürsek bakıyoruz da noksanlık idrakten gelir. Dolayısıyla bir insanın diğer bir insana kızdığında şöyle bir kelime çıkarır ağzından, “ey idraksiz insan!” yani niçin aklını inkişaf ettirmedin, niçin izanını geliştirmedin?

         Geçmişten günümüze yani Hz. Adem (a.s.)'dan günümüze kadar olan insanlık tarihine baktığımız zaman, insanoğlu kemalâta (Kemalat: insanın bilgi ve ahlak güzelliği bakımından olgunluğu  Faziletler, iyilikler, mükemmellikler, ahlak ve huy güzellikleri ve terbiyeli – edepli olması.) da müsait, ‘Kem’ alata (yani kötülüklere)’da müsaittir. Eğer insanoğlu melek gibi Allah (c.c.)'ın dinine Rasulullah (s.a.v.)'ın sünnetine muhabbetle mensup olsaydık, ilk insan bir peygamber olduğuna göre, son insan olarak bizlerin de onun evladı olarak aramızda miskal zerre fark olmaması lazım gelirdi kanısındayım. İnsanlar üzüm suyu gibidir. Sirke de olur, şarap da olur, pekmez de olur. Şu halde insan ıslah edilirse, üzüm suyu ve pekmez olur, ıslah edilmez kendi haline başıboş bırakılırsa şarap olur. Rabbim nefsimizi, neslimizi muhafaza eylesin.2. bölümde buluşmak üzere hoşça kalın dostça kalalım…

 

 

 

                                                                                                              Yusuf ÇAKICI

                                                                                                           Yalıhüyük / KONYA 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.