BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Rahman olan Rahim olan, Âlim olan, Kabıt olan, Basit olan, Hafıd olan, Rafi olan Rabbimizin isimleriyle başlamak istiyorum.

Canlar; Hz. Peygamber (s.a.v.), bir gün tavaf esnasında Kâbe’ye yönelerek şöyle buyurmuştur; “Ey Kâbe! Sen ne güzelsin. Senin kokun ne güzeldir. Senin azametine ve kutsallığına hayranım. Fakat Allah’a yemin ederim ki, müminin saygınlığı Allah katında senin saygınlığından daha fazladır…”  Dikkat edelim Mü’minin saygınlığı Mü’minin!.. Buyuruyor… Hacının! Hocanın! Zenginin! Fakirin! Kadının! Erkeğin! Okuyanın! Okumayanın! Demiyor. Mü’minin diyor Rabbim bizleri o mü’minlerden eylesin…

   Yarenler unutmayalım ki hepimiz insan olarak aynı özden, aynı topraktan yaratılmış ve beşer olarak da aynı babadan yani Hz. Âdem safiyullah ve annemiz olan Hz. Havva’dan gelmekteyiz. Hz. Âdem’e Safiyullah dedik. Sefiyullah; Temiz yürekli Hz. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in bir ismidir. Bütün mahlûkatta efdal ve Yüce Rabbimizin ihsanı ile onlardan seçilip çıkarılmış tertemiz manasına Safiyullah denilmiştir. Hz. Âdem (a.s.) ilk insan ve ilk Peygamberdir. Düşündürücüdür ki ilk BABA. Öyle bir baba ki hem kendi oğul ve kızlarının ve hem de tüm insanlığın babası… Yetimlerin öksüzlerin babası… Zulme uğrayanların, sürünenlerin sürülenlerin babası… Allah (c.c.)’ı sevip gözyaşı dökenlerin babası… Sevdiklerini Allah (c.c.)  için sevip, sevmediklerini de Allah (c.c.) için sevmeyenlerin babası… Bundan dolayıdır ki;  kadın erkek, genç yaşlı, açık kapalı, zengin fakir, siyah beyaz ayrımı yapılmadan bütün insanlar “Âdemoğlu” diye şereflendirilmemiş mi?

         Dolayısıyla hepimiz aynı dünyayı, aynı havayı,  aynı âlemi birlikte paylaşıyor ve hatta aynı güneşin ışığı ve ısısından ve aynı ayın ışığından faydalanmaktayız.

        Hz. Ali (r.a.)’nin, “Ya hilkatte eşimsin ya dinde kardeşimsin” sözü insanlığımızın bir bütün olduğunu bu veciz sözüyle ifade ederek ortaya kokmuştur.

        Dolayısıyla insan, insanın kurdu değil yurdu, umudu ve sığınağı olmalı. Çünkü her insan Allah (c.c.)’ın bir ayetidir. Her insan Allah (c.c.)’ın bir eseridir.

Bu ayetleri ihtiva eden insan; Hz. Kur’an-ı ne zaman ki dirilerin kitabı olmaktan çıkarıp, ölülerin kitabı haline getirdiğimiz andan itibaren, müslaman ve mü’min, kadın ve erkek olarak hem kitapsız ve hem de şuursuz fert, şuursuz nefis, şuursuz nesil,  şuursuz aile, şuursuz cemaat, şuursuz grup,  şuursuz toplum, şuursuz millet olarak tabiri caizse hem kitapsız ve hem de şuursuz ve ölçüsüz olduk… İtirazı olan varsa yorumunu yazsın…

        Yani bizler Kur’an’a değil Kur’an-ı kendimize uydurtmaya çalıştık. Ve ne zamanda sıkışınca bu sefer utanmadan, arlanmadan Allah (c.c.) ve Resulü (s.a.v.)’nü hatırımıza getirmeğe, kendimizi İslam’a değil İslam’ı kendimize göre ayarlamaya çalıştığımızdan dolayı dengesiz bir toplum ve ülke olduk... Maalesef. Efendimiz (s.a.v.)’in hayatı nedir? diye soran sahabe efendilerimize Hz, Aişe (r.a.)’ha annemiz “Siz Kur’an okumuyor musunuz ‘O’nun (s.a.v.) hayatı, ahlakı yürüyen Kur’andır.” Dolayısıyla Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.)’dan uzak olan bir millet olduğumuzdan dolayı rotasını kaybetmiş trafikteki acemi şoför gibi, rotasını, ölçüsünü, tartısını, edebini, sözünü, özünü kaybetmiş, dinini hiçe sayan ve diniyle alay eden bir toplum ve millet olduk böyle bir millet ve toplum nasıl kurtuluşa erer dostlar nasıl? Bunca problem ve hatalarını nasıl ve neye göre halleder. Oysa Üstad Bediüzzaman Hz.leri ne de güzel buyurmuş; “Din hayatın hayatı, hem nuru hem esası. İhya-i din ile olur şu milletin ihyası.” buyururken; Hz. Mevlana; “Kur’an-ı okuyup dediklerini kabul etmezsen, tut ki Peygamberleri, Velileri görmüşsün ne çıkar…”  “Susuzlar dünyada nasıl suyu arıyorlarsa suda dünyada susuzları arar…” Ne acı ki boynuna sizler kravat deyin ben o kişilere yularlarını takanlar Kur’an ile İslam ile alay etmeye kâfir olan Putin’in mü'min kokusu yaydığını, Putin'den Kur'an mü'mini kokularının geldiğini söyleyecek kadar hadsiz olan kişi, 8 yıl komada kalan Kudüs’teki Harem’i-Şerif’e gidince Filistinlilerin tepkisine yol açmış ve yüzlerce Filistinlinin ölümüne şehadetine sebep olan hatta “Beyrut Kasabı” olarak anılan geberince şekli şemalı Rabbim (c.c.)’lütfuyla değişen israil eski Başbakanı Ariel Şarona benzeyen zer zevat utanmadan bunu da ekliyor. Putin'in tırnağı olacak bir tane adamın İslam dünyasında olmadığını söyleyerek kendisi gibi olan birini övecek kadar ileri gidenlere Ziya Paşaya ait olan (terkib- bent) özsöz haline gelmiş bir dizedir. “Zer-dûz palan ursan eşek yine eşektir.” Yani “Eşeğe altın semer vursan eşek yine eşektir.” Sözüyle cevap vermek gerekir galiba…         Böyle konuşanlar vallahi bilin ki Gayretullah’a dokunuyorsunuz!  Mevsimlerin değişerek tüm dualara rağmen rahmetin gecikmesi bu belaların işareti değil mi? Ne dersiniz?  İkinci bölümde buluşmak üzere, dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah (c.c.) inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünyanın yaşanmaz bir hale geldiği, kötülüklerin çığ gibi büyüdüğü bir zamanda insanlığın kurtuluşu için gönderilen Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.). Bin Abdullah'ın doğum gecesi ve aynı zamanda Hicri Rebiu’l- Evvel ayının onikinci gecesi olan 571 Kameri aylardan Rebiu’l- Evvel ayının 12. Gecesinin Salı’yı Çarşamba’ya bağlayan gecenin onun örnek ahlakını özümsemek, ona duyulan derin sevgisini toplumsal bilince aktarmak amacıyla; dünya ya gelişini “Mevlid Kandili” olarak kutlanacağından dolayı bu gecenin tüm insanlığın tüm kötülüklerden halas olmasına, Kur’an’a, İslam’a saldıranların olduğu bu günlerde Rabbim tüm İslam âlemine Muhammed (s.a.v.) ümmetine zaferler ihsan eylesin… Garibede bu gecede dua edelim. Geceniz Hira olsun buluşuncaya dek eviniz gül, gönlünüz Gülşen olsun. Hoşça kalın dostça kalalım.

 

                                                                                                            

 Yusuf ÇAKICI

 Yalıhüyük KONYA 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.