BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Silaha karşı yürüdüler, tankı yumrukları ile durdurdular, helikopter ateşine meydan okudular. Başlarından uçan ve mermiler yağdıran F-16’lar onları yıldırmadı. Meydanları, köprüleri, TRT’yi, hava limanlarını, kısaca vatanın her karış toprağını ölümüne savundular.

15 Temmuz gecesi insanımız Çanakkale’de dedelerimizin yaptığı fedakârlığı, yiğitliği ve kahramanlığı tekrarladı. Yeni bir İstiklal Savaşı verdik ve kazandık, elhamdülillah.

Lakin arada iki önemli fark var:

Çanakkale’de gâvur dediğimiz İngiliz, Fransız ve Anzaklarla savaştık.

Mehmetçiğin elinde iyi-kötü silahı vardı.

15 Temmuz gecesi ordumuz içine sızmış hainlerle vuruştuk.

Tank, makineli, helikopter ve uçaklara karşı yürüyen vatandaşımızın elinde atacak taş dahi yoktu.

Haydi ihaneti fark edemedik.

Hainlerin elinde silah olup da İstiklal Savaşı veren vatandaşın elinde silahın olmaması ise büyük bir tezat. 

Milis gücü oluşturulmalı, vatandaş da hainlerin sahibi olduğu silaha sahip olmalı.

Tanklar darbenin sembolü. Tank aslında kör bir silah ve tanksavar ile paletinden vurulup etkisiz hâle getirilmesi çok kolay. Sivil milislere ve poliste oluşturulacak özel timlere tanksavar kullanımı öğretilse ve zırhlı araçlar tanksavar ile vurulsa olduğu yerde kalır; ava giden avlanır.

ABD General Joseph Votel’in açıklamaları üzerinde durulmaya değer.

“Türkiye’deki müttefik subayların önemli bölümünün darbeci oldukları gerekçesiyle hapse girmesi Ortadoğu’daki kumanda kabiliyetimizi azaltabilir” demiş.

Darbecileri Pentagon’un eğittiği ve cesaretlendirdiği bilinen bir gerçek. NATO ile ilişkiler yeniden gözden geçirilmeli, bu beşinci vukuat.

Şu soruların cevabı mutlaka bulunmalı: 

Bizim subaylarımıza AMERİKA’da nasıl bir eğitim veriliyor, kendi insanımızı vuracak şekilde nasıl dönüşüme uğruyor, nasıl devşiriliyorlar?

Bu adamlar nasıl Batı’nın yeniçerisi oluyor? Nasıl zombileştiriliyorlar?

Meclis’i gezdim. F-16’lar, PKK’nın Kandil’deki inlerine atacakları bombalarla Meclis’i vurmuşlar. Bomba atılan yerler harabeye dönmüş.

Gölbaşı’ndaki polis Özel Harekât Merkezi’ni ziyaret ettim. Binalar bombalanmış, 50 civarında polisimiz hunharca, haince şehit edilmiş.

Akıncılar Üssü’nün önünde vurulan Kazanlılarla görüştüm, subayların nasıl hedef gözeterek üzerlerine ateş ettiklerini anlattılar. Sırf Kazan’da 9 şehit, 92 gazi var.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde helikopterlerin taradığı, yaraladığı insanlarla görüştüm. 

Allak bullak oldum. Bunlar nasıl da gözü dönmüş adamlar!

Böylesi canilerin eline silah vermek ve milleti vurmalarına fırsat hazırlamak nasıl bir basiretsizlik?

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde toplanan insanımıza bomba atan pilotlar, hangi milletten? Yunan mı, Bulgar mı, İngiliz mi, Fransız mı?

NATO ile ilişkiler dondurulmalı.

1960 darbesini de Amerika’da özel harp eğitimi alan albaylar yapmıştı. Öteki darbeler de Pentagon patentli.

Bundan sonra sokağa çıkacak tankın, zırhlı araçların önüne çıkmasını istediğimiz vatandaşa darbecilere karşı koyma eğitimi verilmeli.

Halka önderlik edecek sivil milisler oluşturulmalı, eğitilmeli. Silahlar muhtarlık veya karakollarda muhafaza edilebilir. Bunlar doğrudan doğruya kaymakam, vali, başbakan ve cumhurbaşkanına bağlı olmalı.

Polisler, tank ve zırhlı araçlara karşı koyma konusunda eğitilmeli. Hainlerin eline silah verip bunlara karşı çıkmasını istediğimiz vatandaşı silahsız bırakmak Çanakkale örneğine aykırı.

15 Temmuz gecesi AKOM önünde silahlı canilere karşı sabaha kadar nöbet tutmuş biri olarak bunları yazıyorum. Canilerin elinde silah var, 4-5 vatandaşımızı gözümüzün önünde vurdular. Yılmadık, geri çekilmedik fakat onları etkisiz hâle getiremedik. Sabahleyin polis özel timleri operasyona gelince teslim oldular. Caniler ancak güçten anlıyor.

Not: Tacettin Özeren, Isparta Vali Yardımcısı idi, görevinden alındı. Tefekkür isimli bir dergi çıkarırdı, gittiği yerlerde gençlere yönelik konferans, panel, kültürle etkinlikler düzenler; paralel yapıya alternatif oluşturur ve onları kızdırırdı. Tacettin Bey’in alınışında tuhaflık var, görevden alınacaklarla ilgili araştırmalar iyi yapılmalı, kurunun yanında yaş da yanmamalı. 

Aynı şekilde Marmara İlahiyat’ta görevden alınan Prof. Mehmet Zeki Aydın tanıdığım bir ilim adamı. Daha önce Hatay Eğitim-Bir-Sen başkanlığı yapan Cevat Önal, paralel cinayet örgütü ile ilişkisi olmayan insanlar. En kısa zamanda soruşturulup görevlerine iade edileceklerini ümit ediyorum. Kamuda temizlik yapılırken yetkililer ince eleyip sık dokumalı, kaş yapayım derken göz çıkarmamalı.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.