BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Tanıyalım ki kıymetini bilelim.

        Birinci Dünya Savaşı sonunda bölgemizi hallaç pamuğu gibi atıp dağıtan işgal kuvvetleri ki bunlara leş kargaları demek temsil ettikleri zihniyeti tanımlamaya yetmez, yüz yıl aradan sonra yeniden yeni bir görevle geri dönmüş durumdalar.

        Gerçekleştirmeye odaklandıkları yeni bir proje var kanlı ellerinde. Film izler gibi seyretmeye alıştığımız her şey aslında bu büyük projenin bir parçası olarak gerçekleştiriliyor. Binlerce yılın birikimi kültür- medeniyet merkezleri masal şehirler, içindeki insanlarıyla birlikte tarumar ediliyor. Halep harabe, enkaz altında can çekişiyor, Bağdat iğfal edilmiş, Kerkük ses ve nefesi kesilmiş, Musul yanıyor, Kahire tutsak.

        Emperyalizmin, Haçlı-Siyonist ittifakının böl, parçala yut formülü devrede. Alevi- Sünni, Türk- Kürt, Sağcı- Solcu, Laik- Anti laik… Say sayabildiğince, böl bölebildiğince. Nihayet birkaç slogan bir bayrak yetiyor birbirlerini boğazlamaya.  

        Önemli günlerden geçiyoruz. Milletçe yurt içinde ve yurt dışında terörle mücadelemiz devam ediyor. 15 Temmuz’dan sonra milli duyarlığımız bir kez daha tazelendi. Savaşıyoruz. Güvenlik kuvvetlerimizin terör yuvalarına yönelik mücadelesi ilk defa olması gerektiği gibi ordu- millet el ele yürütüldüğü için ciddi biçimde ses getirdiğini görüyoruz bu candan gayretin. Ses getirdikçe de yılların ezikliği ürkekliği yerini güven duygusuna bırakıyor.

        Millet güç bela atlattığı her badirenin ardından yıllarca gerçekleri görmesini engelleyen sislerin yavaş yavaş dağıldığını görüyor. El ele omuz omuza verdikçe de onları birbiriyle kanlı bıçaklı yapan ajanlar yaşamak için yeni karanlık alanlar arayacaklar kendilerine, defolup gidecekler. Çünkü yüreklerin toplu vurması iman, iman ise imkân demektir, güç demektir. Birbirlerini Allah için sevenler Allah’ın izniyle, zoru başaracaklardır.

        Bu nedenle millet ve memleket sevgisini gönüllere nakış nakış işlememiz gerektiğini düşünüyorum. Milleti millet yapan değerleri, imanı, fedakârlığı; vatanın her karış toprağının, uğruna neler feda edilerek cennet yapıldığını; bizi bu cennetten çıkarmak isteyen düşmanlarımızın yüz yıllardır nasıl uğraştıklarını ve kıyamete kadar da vazgeçmeyeceklerini asla unutmayıp unutturmayalım diyorum.

        Boğazımızı sıkmak için karşımıza çıkardıkları savaşçıları çoğu zaman içimizden devşirdiklerini, bizsiz ayakta durmaya güçleri yetmezken bize bizimle güçlenerek yettiklerini artık çok iyi biliyoruz. Bu saatten sonra bir anlık gafletimin telafisi mümkün olmayan ziyan olacağını; ezan ve bayrağın milli benliğimizin oluşumunda taşıdığı değeri nihayet bunları amentümüz yapmadıkça rahat yüzü göremeyeceğimizi; şairin ‘ses bayrağım’ dediği Türkçemizi bu dil ırmağıyla dünden bugüne taşınan gönül dünyamızın yapı taşları demek olan manilerimizi, türkülerimizi, ninnilerimizi ve ağıtlarımızı yok oluşa terk etmenin var olma kavgamızda bizi yenik düşürmek demek olacağını silinmez kazınmaz hatlarla her yere işlemeliyiz.

        Şair Faruk Nafiz Çamlıbel Memleket Türküsü adlı şiirinde memleketi ve milleti tanımanın önemine değiniyor, varlığımızın adeta bu korla tutuşmasını samimiyet belirtisi sayıyor.

“El gibi dolaşma Anadolu''nda,
Arkadaş, yurdunu içinden tanı.
Dinle bir yosmayı pınar yolunda,
Dinle bir yaylada garip çobanı.

Bir ıssız ev gibi gezdiğin bu yurt,
Yıllarca döktürür sana gözyaşı,
Yavrunun derdiyle ah eder Bayburt,
Turnanın özlemi yakar Maraş''ı...

Bir gölü andırır bil ki dört yanın,
Bağrını delmezse yanık türküler.
Varlığı bu korla tutuşmayanın,
Kirpiği yaşarsa, gözleri güler.”

        Bir yurt ki her şeyimizi borçlu olduğumuz, her şeyiyle hal olduğumuz bir cennet. Cahit Külebi Yurdum şiirinde insan vatan ilişkisini bakın nasıl anlatır:  

         “1917 senesinde

         Topraklarında doğmuşum.

         Anamdan emdiğim süt;

         Çeşmenden, tarlandan gelmiş.

         Emmilerim hudutlarında,

         Senin için dövüşürken ölmüşler.”

            Dün dedelerimiz, babalarımız, emmilerimiz şehit oldu onun için savaşırken, bugün de evlatlarımız, kardeşlerimiz, yeğenlerimiz toprağa düşüyor gerektikçe hayatlarının baharında. Çünkü ‘toprak uğrunda ölen varsa vatan’.

       Cahit Külebi’nin varlığının anlamı bildiği bu hissiyatını da

 

         “Ağladığım senin içindir.!

         Güldüğüm senin için;

         Öpüp başıma koyduğum

         Ekmek gibisin.

             Dizeleriyle ifade ettiği bu aziz varlığı ve onu bizim için cennet yapan milletimizi tanımalı, kıymetini bilmeliyiz.

        Selamların en güzeliyle…

                                                                   24 Ekim 16

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.