BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

“Muhakkak ki insan zalim ve cahildir.” Kur’an, Ahzap 72

Nerede bir zalim varsa orada yaşama biçimine dönüştürülmüş yani olağan hale getirilmiş, sıradanlaşmış zulümler vardır katmer katmer, gözü yaşlı mazlumlar vardır haneleri viran olmuş.

        Ayette insanın nefsine karşı zalim ve oluşu ‘emanet’ bağlamında zikrediliyor. Şöyle ki ayetin tamamında Allah, emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettiğini; ama onların bunu yüklenmekten çekinip korktuklarını nihayet onu insanın yüklendiğini insanın ise aldığı bu ağır emanetin sorumluluğunu yerine getirme konusunda gereken titizliği gösteremediğini beyan etmektedir.

        İnsanın yüklendiği bu emanetin ona verilen irade ve onu dizginlemesine yarayacak akıl nimeti olduğunu düşünüyorum.     

        Kur’an ışığıyla bakıldığında zulmün kaynağında insan durmaktadır. Mesela Allah’ın arzında ilk cinayeti işleyen Kabil, üzerindeki emaneti yani sorumluluk bilincini bilerek ve isteyerek yok hükmünde kabul etmiş yani önce kendine zulmetmiş ardından pişman olacağı eylemi gerçekleştirmiştir. Anlıyoruz ki önce emanet yerinden edilmiş, bu hassasiyet kaybolduktan sonra zulmün kapılarının ardına kadar bu şekilde aralanması her defasında bir öncekinden daha kolay olmuştur.

        Halep’te, Bağdat’ta, Şam’da; Arakan’da, Filistin’de, Somali’de, Yemen’de kısaca nerede bir zulüm varsa açıkça oralarda yaşayanların yerlerinden edilmesidir aslolan. Bir beldenin halkının evleri başlarına yıkılarak yok edilmesini yani insansızlaştırılmasını oralarda temizlik yapıldığı şeklinde ifade edecek kadar karakteri dibe vurabilmektedir emaneti taşıma sorumluluğunu gündemlerinden çıkaranlar.

        Bir de zalimlere yardım ve yataklık edenler var ki bunları Namık Kemal alçaklıkta av köpeği gibi görmektedir ünlü kasidesinde:

        “Muin-i zalimin dünyada erbab-ı denaettir/ Köpektir zevk alan sayyad-ı bi insafa hizmetten”

        Dünyada zalimin yardımcısı, aşağılık kimselerdir; insafsız avcıya hizmetten zevk alan ancak köpektir diyor şair.

        Zulüm, insanın fıtratına yabancılaşması ve fıtrat sözleşmesini ki bu taşıma sorumluluğunu üzerine aldığı emanettir, unutup yok hükmünde görmesi neticesinde ortaya çıkmaktadır. Apaçık olan hakikatleri inkâr, zulmün en belirgin göstergelerinden biridir. Kur’an-ı Kerim’de insanın bu özelliği birçok ayette zikredilmiştir. Mesela Maide suresinin 72. Ayetine bu açıdan bakılabilir:

 “Gerçekten, Allah, Meryem oğlu Mesih’tir diyenler hakikati inkâr etmiş olurlar; (bizzat) Mesihin, Ey İsrailoğulları! (yalnızca) hem benim Rabbim, hem de sizin Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin! Dediğini gördükleri halde. Unutmayın, kim Allah’tan başka bir varlığa ilahlık yakıştırırsa, Allah onu cennetten mahrum edecek ve böylelerinin varış yeri cehennem olacaktır: ve böylece zalimler kendilerine bir yardımcı bulamayacaklardır.”

 

Resim: Çinliler'in kurşuna dizdikleri Doğu Türkistan Türkleri.

         Daha dün, duyduğumuz anda tüylerimizi ürperten ‘vahşet’, ‘katliam’ ve ‘soykırım’ gibi kelimeler bugün zulmün ulaştığı boyutu anlatmaya yetmemektedir.

        İşlenmedik vahşet kalmış mıdır? Her gün dünyanın sömürüye, zulme açık hale getirilmiş bölgelerinde kaç çocuk ölümle tanışmakta, kaç hanüman yıkılmakta, kaç cana kıyılmakta, kaç masum kirletilmekte bilen var mı?  

        Allah zalimin zulmünü kulları eliyle yok edecektir. O kullar mazlumiyetten kurtulmak için zalimler kadar azimli olmak zorundadır. Bunun yolunun emanetimizi hatırlamaktan ve hatırlatmaktan geçtiğini düşünüyorum. Yoksa “Allah kullarına zulmedici değildir.” Diyor Rabbimiz.

        “Zulme rıza zulümdür!” diye haykırabilenlerden yana bir irademiz, bir şuurlu duruşumuz var mı? ‘Destan’ şiirinde Üstad Necip Fazıl’ın sorduğu gibi “Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?” diye başlayabilecek miyiz vicdanlarımız sızlayarak bir yerlerden?

        Selamların en güzeliyle…           H. Halim Kartal, 02.12.16

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.