BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

İnsan çoğu zaman kul olduğunu unutur, kendisinde istiklaliyet ve bağımsızlık vehmeder. Canımın istediğini yaparım, hürüm, bağımsızım, kimse bana karışamaz, der.

                İstediğimi yaparım demek nefsimin kölesiyim, nefsim ne derse yaparım, demektir.

                Hz. Yusuf’un (as) ifadesiyle nefis daima kötülüğü emreder ancak merhametli Rabbimiz iyiliği emreder.  İstediğini yapan kötü şeyler yapar.

                Ramazanda akşama kadar aç kalıyoruz, yemiyoruz, içmiyoruz, nefsin kötü isteklerinden vazgeçiyoruz.

Nefis; müstakil olmadığını, kendi başına hareket edemeyeceğini, ne isterse yapamayacağını anlar.

Nefis terbiyesi bu noktada başlar. İnsan, Rabbimizin kulu olduğunu, onun emirlerine uymak gerektiğini kabul eder; kötülüklerden vazgeçer, iyi amellere yapmaya koşar.

Gündüz Kur’an okuyor, gece namaz ve teravih kılıyoruz. Gözümüzü günahtan, kulağımızı haram söz dinlemekten, dilimizi yalan ve gıybetten koruyoruz. Midemizle beraber diğer organlarımıza da haramlar uzaklaşarak bir çeşit oruç tutturuyoruz.

Bunları; Rabbimizin rızasını kazanmak, cehennemden kurtulmak ve cennete girebilmek için yapıyoruz.

Nefis, arzu ve isteklerinden vazgeçmeyi, Rabbimizin emir ve yasaklarına uymayı öğreniyor.

Enaniyet bitiyor, kulluk başlıyor.

Öfke, nefsin istediklerini yaptırmak için başvurduğu şiddetli bir duygudur. Kontrol edilmesi ve yerli yerinde kullanılması gerekir.

Yüce Mevla; canımızı, malımızı, namusumuzu, vatanımızı ve dinimizi korumak için öfke duygusunu vermiş. Dini, vatanı, namusu, malı, canını savunmak için ölen şehittir.

Öfkeye kapılıp başkasının canına, malına, namusuna, dinine ve vatanına kasteden yanlış yoldadır, günaha girer.

Gazetelere haber oldu, Adana’da imam hatip lisesi son sınıfta okuyan bir öğrenci uzun süre devamsızlık yapmış, okulun bitmesine az bir zaman kala gelmiş, müdür yardımcısından devamsızlıklarını silmesini istemiş, çıkan münakaşa sırasında öfkesini kontrol edemeyerek müdür yardımcısını bıçaklamış.

Öğrenci, öfkesine yenilerek felaketini hazırlamış.

Öğrencinin amacı, devamsızlık süresini yok etmek ve sınıfı geçmekti.

Müdür yardımcısını bıçaklaması amacına hizmet etmediği gibi, hapse düşmesine ve uzun süre içerde yatmasına yol açacak.

Öfkesine yenilerek görevini yapan öğretmenini yaralayıp mağdur etti, kul hakkına girdi.

“Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimizin hakkını tanımayan kimse bizden değildir.” (Ebû Davud-Tirmizi) hadisine muhalefet etti, günah işledi.

Nefsinin emirlerine uymamak, öfkesini kontrol etmek İslam’ın emri ve çok önemli bir marifet.

Peygamber Efendimiz (sav), “Kuvvetli kimse güreşte başkalarını yenen değil, öfkelendiği zaman iradesine hâkim olandır.” buyurur.

Öfke cinnet hâlidir, öfkeli adam mantıklı hareket etmez.

Mehmet Akif, öfke geldiği zaman mantık savuşur, der.

Allah, aklı bize kendimizi kontrol edelim, iyi ve faydalı işler yapalım; kötü ve zararlı şeylerden kaçınalım diye vermiştir.

Akıl, insanı insan yapan en önemli nimettir. Aklı olmayanın dini de yoktur.

İnsan akıl sayesinde eşref-i mahlûkat (en şerefli varlık) olmuş ve Yüce Allah’ın muhatabı seviyesine yükseltilmiştir. Aklını, Allah rızasını kazanmak için kullanan ve sâlih ameller yapan kimse cennete gidecek ve ebedi saadeti kazanacaktır.

İnsan aklıyla nefsini kontrol etmezse öfkesini yenmezse yanlış yapmaktan, günaha düşmekten kurtulamaz. Günahlar kalbi karartır, insanı insanlıktan çıkarır.

Adanalı öğrenci aklını iyi kullanarak öfkesini yenseydi, canının istediğini değil, doğru olanı yapsaydı böyle bir felaketle karşılaşmayacaktı.

Nefsine demeliydi ki okula devam et, derslerine iyi çalış, öğretmenlerinin sözlerine kulak ver, aksi hâlde sınıfta kalırsın.

Nefse söz geçirmenin ve onu terbiye etmenin en etkili yolu onu aç bırakmaktır.

Aç kalınca nefis, güçsüz olduğunu, her istediğini yapamayacağını, aciz, zayıf ve zavallı olduğunu anlar. Bize hayat veren, türlü türlü nimetleri veren Rabbimizin emirlerine boyun eğmek lazım geldiğini kavrar. Enaniyet atına binip isyan vadilerinde koşturmaktan vazgeçer, Allah’a hakiki kul olmaya ve onun rızasını kazanacak iyilikler yapmaya razı olur.

İnsan akıl, öfke ve şehvetini kontrol etmeli, haramlardan kaçmalı, sevaba koşmalıdır. Kur’an’ın emrettiği doğru yol (sırat-ı müstakim) budur. Fatiha’yı her okuyuşumuzda,Allah’ım bizi sırat-ı müstakime ilet, diye dua ediyoruz. Sırat-ı müstakim, akıl, öfke ve şehvetini İslam’ın emri doğrultusunda kullanmakla mümkündür.

Beyin Vitamini: Nesine uymamak ve sırat-ı müstakimde olmak için dinimizin emirlerini iyi bilmek çok önemli. Çocuklarımıza küçük yaşta dinimizi öğretmeli, nefis ve öfke kontrolü becerisi kazandırmalıyız. Eğitimde doğru metotları kullanmak için En Sevilen Öğretmen Hz. Muhammed (sav) ve Eğitim Metotları adlı Nesil yayınları arasında çıkan kitabımı tavsiye ederim.

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.