BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

“Türkiye, fedanın adıdır. Savaşa giderken ailesine “beklemesinler” diyen adamdan öyle çok vardır ki… Adı bazen Ömer olur, bazen Halil olur, bazen Fethi olur, bazen Mehmet olur. Ve aklınıza gelen her şeyden vazgeçebilir bu adam. Anadan, arkadaştan, yardan… Evlattan, maldan, candan… Her şeyden…”

                 Bu satırların yazarı İsmail Kılıçaslan’ın 27 Ocak 2018 Cumartesi günü Yeni şafak gazetesinde yayımlanan “Türkiye, vatanım, sevgilim” başlıklı yazısını okuyup da millet ve memleket sevdası depreşmeyen, coşkun sular gibi taşmayan oldu mu bilmem; lakin şahsen çok etkilendiğimi söyleyebilirim. Bu, ne bileyim, yeniden âşık olmak gibi bir şey!

                Kanaatimce İsmail Bey’i de tankın üstündeki askerin birkaç soruya verdiği beklenmedik cevaplarıyla bir anda Anadolu’muzun seksen milyon evladının gönül tellerini titreten o sükûnet timsali o harika duruşu etkilemiştir.

                Gerçekten de çağlar boyu üzerinde yaşadığımız bu topraklar yazarın harika anlatımıyla nelere ad olmadı ki!

                Onun için yazılan şiirleri, yakılan türküleri düşündüm. Her memleket güzeldir;  lakin hangi toprak parçası Türkiye’miz, Anadolu’muz kadar güzel sanatlara konu olmuştur, bilmiyorum.

                Birçoğumuzu nerdeyse içinde Kıbrıs Barış Harekâtı gibi önemli olayları barındıran yetmişli yıllara götüren Ayten Alpman’dan dinlediğimiz “Türkiye’m” şarkısının sözlerini hatırlayalım. Bunlar gerçekte sevda sözleri değil de nedir?

                “Gözü pek yanık bağrı, türkü söyler çobanı/ Zengin fakir hepsi de sevdalı/ ben gönlümü eğlerim, gerisi Allah kerim/ bir başkadır benim memleketim

                Havasına suyuna, taşına toprağına/ Bin can feda bir tek dostuma/ her köşesi cennetim, ezilir yanar içim/ bir başkadır benim memleketim”

                “Sana dün bir tepeden baktım Aziz İstanbul!” diyen Yahya Kemal’in aklını başından alan alelade bir toprak parçası olabilir mi? Şairin ömrü oldukça gönül tahtına keyfince kurulmasını istediği bir sevgili mi bu yoksa coğrafyayı vatan kılan engin gönüllü atalarımızın iman ve aşkla kalıpta eriterek toprağa kondurdukları ruhları mı?

                Ona sevdalı her ferdinin uğruna her şeyini feda edebileceği bu cennet için yazılıp söylenenler içinde Attila İlhan’ın kendi sesinden dinlediğim şiirinin yeri de bir başkadır benim için. Bakalım Türkiye daha başka neymiş, nelerin adıymış:               

Türkiye, Türkiye dağlarını duman almış,
üzümler memleketi, tütünler memleketi,
Türkiye, Türkiye çok gülmüş, çok ağlamış,
sabırlı, bağrı yanık insanlar memleketi.
Bulut gibi köpürmüş topraktan bereketi,
pehlivan dağlarında şafaklar büyümüş
ve o nehirler delirip gür gür gelirler
bir şarkı gibi dağdan denize yürümüş.

Sen Türkiye'sin, sağdıcım, kirvem Türkiye.
İnsanların, insanların, ah senin insanların,
morca gözlerinden öpsem, namuslu gözlerinden,
Asiye'm işveli, Hatice fistanı dal işlemeli,
sen kırk köyün içinde şanlı Zeyneb'im.
Şabanı vurdular yirmi yaşında, köprü başında
gel yılmaz Mahmud'um, gel Bilaloğlan.
Arabamın atları, deh deh deh aman da,
ha burası Karadeniz, gemiler yatar limanda,
deryalar aslanı şems-i bahrî Kamil Reis,
bu insanlar senden gelir, sana gider,
tarlaya savrulmuş buğday gibi Türkiye.

Sen Türkiye'sin, ekmeğim, tuzum Türkiye.
Omzumda mavzer, koynumda çevresin
ve kıl heybemde taze lor peyniri.
Gök rengi süt, karanfil rengi şarap,
batan güneş gibi bakır taşkömürü
ve rüzgâra vermiş saçlarını nefti ormanlar
ve köylere karşı sarışın harmanlar.
Ferik elması, kavun, karpuz, dut ve kayısı,
fındık da sende, ceviz de sende, badem de sende,
alnımın teri, gözlerimin nuru Türkiye.

Sen Türkiye'sin, evim barkım, köyüm obam Türkiye.
O senin çifte çarşılı harp görmüş şehirlerin,
sahilde Mersin, yayla türküsü Konya.
Adana'nın yolları taştan, yola çıkıp Maraş'tan
ezanla birlikte vardık bir akşam Urfa'ya.
Bursa'nın, ya Bursa'nın ufak tefek taşları,
uçan yıldızı dondurur Ardahan'ın kışları.
Erzincan'da bir kuş var kanadı gümüş pul pul
ve göğe kılıç gibi çekmiş minarelerini
şehirler padişahı canım İstanbul.

Türkiye, Türkiye, ay'lıyıldız'lı Türkiye,
sen Mehmed'sin omuzların Anadolu yaylası,
Aladağlar, Toros'lar dev gibi gövden,
Sen şehid oğlu, şehid babası,
sana selam olsun dünya'dan, hürriyet'ten...”

Cennet yurdumuz Türkiye’mizin sınırlarına musallat olan mazarratı def etmek için ordumuzun 20 Ocak’ta başlattığı Zeytin Dalı adı verilen harekâtın her günü bu cenneti ve bu cennetin yetiştirdiği ve bir gün savaşa giderken ailesine mesajı “beklemesinler” olan Mehmetlerini düşündüm.

                Rabbim hepsinin yar ve yardımcıları olsun!

                Selamların en güzeliyle…

              Hacı Halim Kartal        31 Ocak 18

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.