BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Savunmanın en kralı saldırmaktır derler ya, yaptığı işin bir işe yaramadığını bilen arsız, arsızlığından daha çok küstah, hukuk tanımaz yahut adamı tanıdıktan sonra “Kim senden ırak olur ise hakka yakın olur” deyip kaçmak isteyeceğimiz tipler vardır. Böylelerinin en ciddi hallerini karikatürize edenbir fıkra anlatılır:

        Müteahhit Temel daire sattığı adama açıklamada bulunuyormuş…

 “Sana sattığım dairenin bazı sakıncaları tabii; ama çok iyi yanları da var. Evet, kuzey tarafı petro-kimya tesisleri, batı tarafı hayvanat bahçesi, doğu yanı balık unu fabrikası, güneyi çöplük” demiş. Temel’in bu izahatından sıkılan müşteri merakla sormuş.

        -Peki, iyi tarafları ne?

        Temel gayet rahat bir şekilde şu cevabı vermiş:

        -Rüzgâr bugün ne yandan esecek diye kafana takmazsın!

        …

        Öğrencilik yıllarımızda yaşadığımız herhangi bir olumsuzluğu anlatacak olsak, diline doladığı bir sözlehikâyenin sonunu dinlemeden derdini söyleyeni anında pişman eden, zıpırlıklarının ardı arkası kesilmeyen bir arkadaşımız vardı. Mesela birimiz “Fizikten zayıf aldım, bütünleme görünüyor!” diyecek olsa o, gayet pişkin bir tavırla hiç değiştirmediği teselli(!) cümlesini söyleyiverirdi:

        “Aman hemşerim, canını sıktığın şeye bak, takma kafana tokadan başka bir şey!”

        Arkadaş, nasıl takmazsın kafaya. Adam plakasız bir motorla kalabalık bir caddeden F 16 pilotu gibi geçiyor kendine ve birçok insana zarar verebileceğine aldırış etmeden.

        Arsızlıklar iyice gözümüzü korkutmuş olmalı ki çalıya takılmadanşikâyetsiz yaşamayı içselleştirmeye başladığımız bile söylenebilir.

        Öyle ki bir problemi o problemi çözmekle görevli birine iletecek olsak neredeyse aynı karşılığı onlardan da duyacağız: Takma kafana, olur böyle şeyler…

        “Takma kafana!” diyen aslında ne demek istemiş olabilir?

        Bir yerden hareketle, bu her yere yuvarlanabilme istidadı kazanmış kaypak sözün anlam çerçevesine dair küçük bir deneme yapalım mı?

        ‘Takma kafana’nın serbest dolaşımdaki en yaygın karşılıkları:

        Takma kafana: Boş ver gitsin!

        Takma kafana: Bu sorunu o kadar dert etmene hiç gerek yok.

        Takma kafana: Her iş nihayet olacağına varır.

        Takma kafana: Üzüldüğün şeye bak!

        Takma kafana: Canını sıkan şey her neyse bir şekilde hallolur, sana da canını sıktığın kar kalır.

        Takma kafana: Kardeşim, dünya yıkıldı da bir sen mi kaldın altında?

        Takma kafana; taksan da içinden çıkamazsın!

        Takma kafana: ne olmuş yani, kıyamet mi kopmuş?

        Takma kafanı: Aldırma; böyle gelmiş bu dünya böyle gider!

        Ama daha dün Mehmet Akif dedemiz böyle demiyordu.

        Zor zamanlarda rahmetli her soruna Allah’ın gör dediği yerden baktığı için şöyle söylüyordu:

        “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; 
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. 
Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ...
-Boğamazsın ki! 
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam; 
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale; 
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale! 
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? 
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! 
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
        Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! 
        Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.
        Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! 
        Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...”

         “Takma kafana!” sözünün pek öyle masum bir teselli sözü olduğuna inanmıyorum. Onu olur olmaz kullananların da toplumun her yerine nüfuz etmeye meyyal, sinsi mi sinsi bir ‘boş vermişlik’ felsefesinin yaygınlık kazanmasına hizmet edebileceklerini düşünüyorum.

        Bu söz Allah’ın kullarına yüklediği ‘sorumluluk’ ahlakına ters düşer.

        Gördüğü bir kötülüğü ne olursa olsun düzeltme derdindeki M. Akif dedemiz “Adam, aldırma da geç git!” diyene verdiği cevap bu ahlaka ve peygamberimizin sünnetine uygun bir davranış biçimini sahiplenişinin gereğidir.

        Rabbim cümlemize böyle bir ahlakla ahlaklanma şuuru versin.

        Selamların en güzeliyle…

        Hacı Halim Kartal

                                    27 Temmuz 18

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.