BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

İnsana ve bilcümle insanlığa karşı işlenen suçların her türlüsü kötüdür; bunlarla her türlü mücadele insani, vicdani ve ahlaki sorumluluklarımızın olmazsa olmazlarındandır.

        Hırsızlık mesela…

        İnsanlığa karşı işlenen suçlar içinde hırsızlık dendi mi canımın bir başka yandığını hissederim; çünkü öğrencilik yıllarımda kaç sene hayallerimi süsleyen mavi bisikletimi çalmışlardı bir yaz tatilinde. Sonra her ay maaşımı alır almaz önce onun taksitini ödemeye giderken çok mutlu olduğum motorumu çaldı hainler, hem de bir Kadir gecesi!

        Vatandaş kazanır, hırsız çalar. Çaldığı sadece eşya, mal-mülk değildir; yaşama sevincidir, hayalleridir.  

        Çalıp çarpmanın her türlüsü zulümdür.

        Haksızlık kim tarafından kime yapılmış olursa olsun zulümdür.

        Zulümle abat olunmaz, berbat olunur.

        Hırsız, yapacağı işin neticesini düşünmez, o sadece neye odaklanmışsa, kısa yoldan ne götürebilirse ona bakar. Birilerine çok kötü gibi gelen bu çirkin davranış onun için son derece normal bir haldir. Yakalanırsa bu o zaman düşünülecek bir durumdur; oraya kafayı takmaz.

        Birkaç ay önce bir arazi ölçümünü izleme fırsatı bulmuştum. Arazisini ölçtürmeye çağırdığı mühendisin çıkardığı sonuçtan memnun olmayan tarla sahibine mühendisin şamar gibi cevabını duyunca adamın yüzü kızaracak sandım; lakin o, hudutlarını aşarak haklarını gasp ettiği komşularından özür dileyeceği yerde suçlamaya devam etmişti haksızlık ettiği komşularını. Oysa mühendisi söylediklerini tecavüz edilen sınır taşları dinlese un ufak olurdu olayın vahametinden. O gün işini iyi yaptığına inandığım mühendisin dedikleri hala kulaklarımdadır: “Bak hacı!” demişti, “ölçtüğüm arazin, tapusunun gösterdiğinden çok fazla, arazinde kamunun veya şahısların toprakları var, sen kiminle helalleşeceksin?”  

        Seçimler geride kaldı, sonuçlanmayan merkezlerle ilgili tartışmalar, usulsüzlük, hırsızlık iddiaları seslendiriliyor bir süredir. İddialardan biri bana çok vahim geldi. Vatandaş gidip oyunu kullanıyor; lakin bu oyların hedefine ulaşması bir şekilde engelleniyor yahut nasıl becerildiğini anlayamadığım bir ustalıkla(!) başka adrese teslim ediliyor. Bunu kimler becerebilmişse milletten çaldılar, devletten çaldılar nihayet hesapsızca hak yediler, hakkı katlettiler.

        Sıcak gündem, bir hırsızlık hikâyesini getirdi aklıma:

Biri usta, diğeri çırak iki hırsız bir bankayı soyarlar. Soyguncular evlerine döndüklerinde genç soyguncu yaşça büyük olan usta hırsıza “paraları sayalım mı?” deyince büyük olan bu öneriyi reddeder ve der ki:
"Çok aptalsın dostum! Bu kadar parayı saymak uzun iş, boş ver; nasıl olsa bu akşam haberlerde ne kadar paramız olduğunu söyleyecekler, güven bana!” diyerek yatıştırır genç ortağını.


        Soyguncuların bankayı terk ettikten bir süre sonra banka müdürü şefe acilen polisi aramasını söyler. Şef, yöneticinin bu önerisini reddeder ve şöyle der: "Bekle, bir 10 milyon biz alalım ve daha önce zimmetimize geçirdiğimiz 70 milyonun üzerine ekleyelim, sonra polisi ararız ".

       Akşama doğru televizyonda haberlerde bankanın soyulduğu ve hırsızların tam 100 milyon doları çaldığı açıklanır. Banka soygununu gerçekleştirenler, çaldıkları paraları sayarlar, tekrar tekrar sayarlar ama çaldıkları paralar 20 milyonu geçmemektedir. Bunun üzerine banka soyguncuları çok sinirlenir ve yaşça büyük olan der ki: "Biz tüm hayatımızı riske attık ve elimizde 20 milyon var, banka müdürü bir el hareketi ile 80 milyon sahibi oldu. Öyle görünüyor ki okumuş biri olmak, bir hırsız olmaktan daha iyi!”

Soygunu yapanlar yakalanırlarsa hırsızlıktan yargılanacaklar; ama hiç riske girmeden daha büyük götürenler sorgulansalar bile yaptıkları işin adı hırsızlık olmayacak. Usulsüzlük diyecekler, suiistimal diyecekler, yolsuzluk diyecekler. Nihayet fatura soygunculara kesilecek, onlar üzerinden işi kılıfına uyduranlardan belki hiçbir şekilde hesap sorulamayacak.

Her türlü işte taşeron kullanıldığını biliyoruz, Maşalar varken ellerini ateşe atmayanlar illaki vardır, bütün zamanlarda ve mekânlarda.

        Her tür kötü ve kötülük gibi hırsız ve hırsızlık da olacaktır insan denen canlının yaşadığı her yerde.

        Adı gelişmişe çıkmış ülkelerde insanlığa karşı işlenen suçlar daha az ise buralarda hırsızın, uğursuzun az olduğundan değil, yasaların iyi işletilip caydırıcı olması sağlandığındandır.

        Yavuz Bülent Bakiler bir şiirinde şöyle der:

        “Cahilinden çektiği yetmiyormuş gibi yıllarca/ Okumuş yazmışından çekiyor şimdi memleket” der.

        Yerden göğe hakkı var; lakin suç işleme istidadı okuyana yazana göre değil, Rabbine karşı sorumluluk bilincine sahip olup olmamaya göre şekilleniyor.

        Eğitim sistemimiz insanımıza hepsinden geçtik, sade bu duyguyu kazandırabilse kazançların en büyüğünü elde etmiş olacağız.

        Selamların en güzeliyle…

        H. Halim Kartal              02 Nisan 19

       

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.