BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Karadan, havadan ve denizden seksen yıldır her türlü bahaneler üretilerek defalarca bombalanan, evleri başlarına yıkılan Filistin halkı,  işgallerle küçücük bir karaya sıkıştırıldıktan sonra da tamamen yok etme kararlılığı gösteren İsrail terör devleti tarafından öldürülmeye devam ediyor.

        Artık bir hapishaneden beter şartlara mahkûm edilen Gazze, son on gündür en ağır bombalar altında ölmeye devam ederken Amerika bölgeye savaş gemilerini gönderiyor İsrail’e kayıtsız şartsız desteğinin süreceğini ilan ederek. İngilizler zulüm ittifakında anında yerlerini alıyor. Katliamın başladığı ilk günlerde bölge ülkelerini ziyaret eden ABD Dış İşleri Bakanı İsrail’e bir Yahudi olarak geldiğini söylüyor. Biz ise evlerimizde televizyonlarımız karşısında canlı yayınlarla bir şehrin; evleri, sokakları, okulları, camileri ve içindeki tüm insanlarla birlikte topyekûn yakılıp yıkılışını izliyoruz. Yazık ki bundan da yorulmuş durumdayız Aydın Ünal Bey’in Yeni Şafak’ta bugün çıkan ‘Filistin Yorgunu’ başlıklı yazısında dramatik biçimde anlatmaya çalıştığı gibi.

        Gazze bu kıyameti yaşarken kelimenin tam anlamıyla ‘kâfirliğin alametifarikası’ denebilecek bir haber düştü bültenlere. Haber şu:

“Joe Biden 'bırakın Gazze yaşasın' diyen aktivistiduymamazlıktan geldi

İşgalci İsrail'in en büyük destekçisi ABD Başkanı Joe Biden, İnsan Hakları Kampanyası Vakfı'nın düzenlediği akşam yemeğinde konuşma yaparken, sözü bir aktivist tarafından kesildi. Biden, "Bırakın Gazze yaşasın" diyen aktivisti duyamadığını iddia ederek "Bunun iyi bir şey olduğundan emin değilim" deyip konuşmasını sürdürdü.”

Kâfir kelimesinin anlamı yıllarca ‘Müslüman olmayan, inançsız, inatçı gibi yer etmişti zihinlerimizde. Oysa kâfirlik bir şeye inanmamaktan ziyada bildiği apaçık gerçeğin üstünü bile bile örtmek, görmemezlikten gelmekmiş. Yani özeti ‘görmedim, duymadım, bilmiyorum’ kelimeleriyle ifadesini bulan üç maymun rolü.

İnsanlar bir şeye inanabileceği gibi inanmayabilirler. Sorun inanıp inanmamakta değil, gerçeğin üzerini bile bile örtmekte, yani halkımızın dilinde zaman içinde değişime uğrayan telaffuzuyla söylenegeldiği üzere gâvurlukta, sorun domuzlukta!

Kerim kitabımız Kur’an’da bu zihniyetin yani gâvurluğun alamet-i farikasına dair pek ayet bulunmaktadır.

Bunlardan birkaçını konuyla alakası bakımında özellikle zikretmek isterim.

“Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir ve gözleri üzerinde de bir perde vardır; dehşet verici bir azap beklemektedir onları.” Bakara/7

“Böylece, hakikati inkâra şartlanmış olanların durumu, çobanın haykırışını işiten; ama onu yalnız bir ses ve çağrı şeklinde algılayan sürünün durumuna benzer. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler; zira akıllarını kullanmazlar.” Bakara/171

“Allah nezdinde tek (hak) din, (insanın) O’na teslimiyetidir; daha önce vahiy verilenler, kıskançlıklarından dolayı, kendilerine (hakikat) bilgi (si) geldikten sonra (bu konuda) farklı görüşlere sarıldılar. Allah’ın mesajlarının doğruluğunu inkar edenlere gelince; unutma Allah hesap görmede hızlıdır.” Al-i İmran/19

Nihayet gâvurluğun ve her türlü sapkınlığın dayandırıldığı temel felsefeyi de şu ayette görüyoruz:

“Ve bazı (inançsızlar), bu dünyadaki hayatımızın ötesinde başka bir şey yoktur ve öldükten sonra dirilmeyeceğiz! derler.”

Dünya denilen büyük tabloya ayetlerin aydınlığından baktığımızda insanların…

Allah’ın ‘Öldürmeyeceksin!’ emrine rağmen insanları katletmeleri,

‘Yeryüzünde fesat çıkarmayacaksın!” emrine muhalefet ederek her türlü bozgunculuğu ve kötülüğü yapmaları,

‘Hiçbir kimseye, hiçbir varlığa haksızlık etmeyecek, zulmetmeyeceksin!’ emrini yok sayarak bildiklerini okumaları,

‘Şeytanın adımlarına tabi olmayınız!’ uyarısını yakın çıkarlarına uygun görmemeleri,

‘Hakkın olmayana göz dikmeyeceksin, kimsenin malını gasp etmeyeceksin’, hülasa ‘Sana yapılmasını istemediğini sen de başkalarına yapmayacaksın!’ gibi insan haklarıyla ilgili en temel kuralları amiyane tabirle tınmamaları gibi sorunların ardı arkası kesilmeden devam ediyorsa bilelim ki sorun gâvurluktandır, domuzluktandır, alçaklıktandır.

Hesabı verilebilir bir hayatı umursamayanların yazık ki insan hayatı dâhil hiçbir şey umurlarında olmuyor. Sadece öldürerek, can yakarak, gasp ederek, zulmederek, yakıp yıkıp talan ederek yaşamayı hayat tarzı haline getirenler kim olurlarsa olsunlar ilelebet kazançlı çıkamayacağı gibi, olup bitenleri sadece seyretmekle yetinenler de asla huzur bulmayacaklardır.

Yaşayıp gördüklerimizin hülasası yazık ki budur.

Selamların en güzeliyle…

Hacı Halim Kartal/ 16 Ekim, 2023

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.