BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

     "Büyük beyinler fikirleri tartışır, orta halliler olayları, Küçük beyinler ise insanları."

Eleanor ROOSEVELT

       Yukarıdaki sözün sahibi Eleanor Roosevelt, 1884 yılında ABD'de doğup, 1962 yılında vefat eden, ABD'nin 32. Başkanı Franklin D. Roosevelt'in eşi, başkan Truman döneminde BM temsilciliği yapmış, İnsan Hakları Bildirisi'ne büyük katkılar sunmuş bir bayandır.

       New York'ta 1960 yılında bir araba çarpması sonucu, 1962 yılında, kalp yetmezliği sonucu ölen, bilgili, donanımlı birisidir.

       Bu donanımlı bayan, günümüzde, özellikle ülkemizde Ülkemiz de, şu anda moda olan "Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmak." sözünün geçerli olduğu bir dönemde ki insanların içine düştüğü duruma ışık tutacak bir sözü, öyle güzel ifade etmiş ki, söz sanki projektör gibi fikir dünyasını aydınlatmış.

       Fikirlerden çok kişilere odaklanmak, ülkemizde de, çok karşılaştığımız bir durumdur. Günümüz Türkiye'sinde, aykırı veya insanları düşünceye zevk edecek bir durumla karşılaşıldığında, fikirden ziyade hemen kişiye odaklanılmaktadır.

       Bunun nedeni; fikirler karşısında onun doğruluğu-yanlışlığı, getirisi-götürüsü, faydası- zararını araştırmak, tartışmak, faydalı kısımları almak, eksik kısımları ortaya koyup mükemmelleştirmek, yanlış kısımlarını tespit edip zararlarını asgariye indirgemek, bilgi, donanım, okuma ve öğrenme, zaman, bilinç, daha da önemlisi beyin gerektirdiği için, basit ve kolay olanı tercih edilmektedir.

       Bu, insanların bilinçaltında var olan, bir türlü de açığa çıkaramadıkları ve/veya çıkarmadıkları, çıkarmak istemedikleri, kişilik yapılarından kaynaklanan bir egodan kaynaklanmaktadır.

        Bu ego, yetişme şartlardan kaynaklı da olabilir. Yetiştirilirken ki anne-baba sevgi ve şefkatine doymamış ya da ilgi gösterilmeden yetişen bireylere özgü bir davranış biçimi olarak da tezahür edebilir. Bilinçaltında gizleyip de ifade edemedikleri bir duyguyu ifade etmek yerine, dozunu artırarak başkalarını suçlamak ya da hedef tahtasına koyarak da ortaya çıkabilmektedir.

       Bu durum, yukarıda ki güzel sözde de açıklandığı ve anlamını bulduğu gibi, küçük insan olmaya iter.

       Bundan kurtulmanın yolu, boş insan olmaktan kurtulup, küçük insanların adamı olmaktan uzaklaşmaktır.

       Bazen insanlar, ailede yeterli sevgiyi görseler ve alsalar bile, aldıkları eğitimden kaynaklı, tarafsız bir bakış açısı ile olayları değerlendirmekten uzak kalıp, "Sezar'ın hakkını Sezar'a veremezler." Bunu yapabilmek için, evrensel bir düşünce becerisine sahip olması, ihtiraslarından kurtulması ve ideal bir insan normuna kendisini taşıması gereklidir.

       Bunun içinde, ya doğru bilgiyle donatılmalı, ya da ihtiraslarından bir şekilde kurtulmalıdır.

       Ancak bu şekilde küçük insan olmaktan kurtulunup, olayları ve fikirleri tartışır durumda olurlar.

       Ülke olarak da, bireyler olarak da yetiştirdiğimiz ve yetiştireceğimiz çocuklarımızı ve insanlarımızı, kısır döngü içerisinde kalıp, kişilerle uğraşan değil, fikirleri tartışan büyük beyinli insanlar olarak yetiştirmeliyiz.

Yoksa, "Bir deli bir kuyuya taş atar, kırk akıllı çıkaramaz." Atasözünde ifade edildiği gibi, insanlar olarak da, ülke olarak da enerjimizi ve beyinlerimizi boşa ve gereksiz şeylere harcar dururuz.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.