BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

İnsanoğlunun yeryüzü macerasında arada bir durup da hikâyesini anlatırken anlamına iyice vakıf olduğu için en çok kullandığı iki kelime nedir diye sual edilse hiç tereddüt etmeden özerin de özeti olan bu iki kelime olduğunu söyleyebilirim: Gelmek ve gitmek…

        Neredeyse her gün gitmeyi itiyat haline getirdiğimiz bahçeden birkaç saat meşgaleden sonra döndüğümüz bir akşamüstü binamızın merdivenleri yanındaki bankta oturan komşu hanımından duydum o ana kadar zihnimde yer etmiş içinde gelmek- gitmek kelimelerinin bulunduğu şiir, hikâye, deyim ne varsa hepsini harekete geçiren bu kelimeleri.

        Elimde birkaç parça öteberi ile merdivenlere doğru yürürken eşim biraz dinlenme ihtiyacı ile gözüne ilk ilişen yere, banktaki boş yere oturdu. Asansör beklerken, merdivenlerde veya bahçede ne vakit karşılaşsak bir selam vermeden, hal-hatır sormadan geçip gitmediğini bildiğim bu ağırbaşlı mütebessim çehreli komşumuz her zamanki gibi eşime nereden geldiğimizi sordu. ‘Köydeki bahçemizden…’ dedi eşim. Eşimin mukabil sorusunu beklemeden o da anlattı o saatte oradaki durumunu: ‘Yürüyüşten geldik, eşim emniyete gitti. Çocuklar dershaneden gelecek; ben de onları bekliyorum.

        Kapı önüne varıncaya kadar geçen saniyeler içinde merdiven önünde kendiliğinden başlayıveren diyalogdan bana eşlik eden bu cümleler oldu. İçeriye girdiğimde ise onlardan geriye sadece bu iki kelime kalmış onlar da anında hafızamın dehlizlerdeki seyahatlerine başlamışlardı.

        Eskiler mecaz-metafizik anlamları olan bu kelimelerle daha çok konuşurlardı her halde. “Nereden gelip nereye gidersin?” sorusuna verilen cevapları Allah’tan gelip O’na gittiğimiz hakikatini anlatan hikmetli söyleyişlerdi.

        Gerçekten ne çok vardı içimizde bu kelimelerden!

        Fevzi Tuna Ocaklıoğlu’na göre bu kavramların anlamı olanca açıklığı ile ortadadır. ‘Dünya işi gelip gitmekten ibaret’tir şair için:

Bir yer yok ki gittiğin
Geri gelmeyesin
Bir yer yok ki geldiğin
Hiç gitmeyesin

Belki gittiğin yer
Geldiğin yerdir
Belki geldiğin yer
Gittiğin yerdir”

        Allah’ın her günü gelenlerin gidenlerin olduğu yoğun bir trafiğin göbeğinde tüm hikâyemizin gelmek- gitmek olmasında şaşılacak bir yoktu aslında.  

Dede Korkut hikâyelerinde hayatın faniliği en çok bu kelimelerle dile getirilirdi: “Gelimligidimli dünya, son ucu ölümlü dünya.”

        Gönül gözüyle görüp anlattıkları bakar-körlerden daha fazla olan Âşık Veysel’in dilinde de bu mecazların kullanımı son derece ustalıklıdır:

“Ben giderim adım kalır
Dostlar beni hatırlasın..
Düğün olur bayram gelir
Dostlar beni hatırlasın

Can kafeste durmaz uçar
Dünya bir han konan göçer
Ay dolanır yıllar geçer
Dostlar beni hatırlasın”

        Yunus Emre’nin mısralarında bu gerçek Kerim kitabımız Kur’an’daki “Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir…” Ankebut, 64. Ayetinin herkesin anlayacağı sadelikte yorumu gibidir:

“Benim varım hep sen idin,
Canım içinde can idin,
Hem sen bana sultan idin,
Ah n'ideyim ömrüm seni?

Gönlüm sana eğler idim,
Gül diyerek yaylar idim,
Garipseyip ağlar idim,
Ah n'ideyim ömrüm seni?

Gider imiş bura gelen,
Dünya işi cümle yalan,
Ağlar ömrün yavı kılan,
Ah n'ideyim ömrüm seni?”
      

Yavı kılmak: Kaybetmek

Şair Alaaddin Yıldız için ‘gitmek- gelmek’ becerebildiğimiz bir şey değil vesselam:

“Ne gitmeyi becerdik,
ne de gelmeyi,
şimdi hal hatır soranlara cevabımız oldu
gidip geliyoruz…
Bazen bir kravat bir ceket takıp,
bazen de her şeyi çıkarıp çırılçıplak,
gidip geliyoruz...”

        Sultan-uş-şuara Baki ile bitirelim:

        “Baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş”

        Rabbimahir ve akıbetlerimizi hayırlı eylesin.

        Selamların en güzeliyle…

        Hacı Halim Kartal/12 Haziran 2023               

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.