banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner174

Birkaç gündür yağan yağmurun kara dönüştüğü saatlerde biraz da can sıkıntısına iyi geleceği düşüncesiyle şehrimizin girişindeki dinlenme tesislerinden birine kadar gittim. Bir gazete alıp dışarıyı iyi gözlemleyebileceğim bir masaya oturdum. Akşama yakın bu saatlerde içeri oldukça tenhaydı.

 

Gazetenin ilk sayfalarını çevirirken gözüme bir yazı ilişti. Bu gazetede yazdığını bildiğim; ancak yazılarına pek alışık olmadığım bir yazarın, Melih Arat?ın15.Şubat  tarihli Zaman?da çıkan  ?Sevmek Zamanı? adlı bir yazıydı gördüğüm. Önce onu okudum. İyi ki öyle yapmışım. Yazarın kaleme aldığı fikirler;  zaman zaman ifade etmeye çalıştığım, hemen her yerde ihtiyacımız olan sağlıklı kalabilme reçeteleri gibi geldi bana. Sevindim, mutlu oldum.

 

Yazarın bahsettiğim yazısının bazı bölümlerini sizlerle paylaşmak istedim. İstedim ki birçoğumuzun ortak duyguları, düşünceleri olan böyle metinler dillerde dolaşsın, dillerden gönüllere yerleşsin, gönüllerden işlerimize ve davranışlarımıza yansımaları olsun türlü güzelliklere bürünerek.

 

?Sevmek zamanı                                                                                 

Şimdi sevmek zamanı. Annemizi, babamızı, eşimizi, çocuklarımızı, kardeşlerimizi, akrabalarımızı, komşularımızı, çalışma arkadaşlarımızı sevmek zamanı. Onların bize çıkışlarını, kızgınlıklarını sevmek zamanı. Onların kusurlarını, eksikliklerini kendimizdekileri hatırlayarak kabul etme ve kucaklamak zamanı.?

 

Empati denilen şey bu olsa gerek diye düşündüm. Yazarın, ?sevmek zamanı? için düşündükleri bunlarla sınırlı değil ebet. :

?Kendimizin iyimizle kötümüzle kabul edilmesini umut etmek zamanı. Şimdi almadan vermek zamanı. Başkasıyla barışmanın kendimizle barışmaktan geçtiğini idrak etmek zamanı. Bir adım daha öteye gidince erimek ve aşka varmak zamanı. Şimdi sevmek zamanı.?

               Eline, diline sağlık Melih ağabey, her şey gönlünce olsun! Başkasıyla barışmanın değişmez ilkesini ne güzel dile getirmişsin.

                Sonra:

                ?Şimdi sorgulamak zamanı. Şikâyetlerimizi, kızgınlıklarımızı, başarısızlıklarımızı sorgulamak zamanı. Şimdi pay çıkarmak, sonuçların bizim yaptıklarımızın ve yapmadıklarımızın eseri olduğunu fark etmek zamanı. Şimdi neden bu kadar çok yediğimizi, neden bu kadar geç kalktığımızı, neden bu kadar çok kavga ettiğimizi, savaştığımızı sorgulamak zamanı. ? diyor.

              Gerçekten, şikayetlerimizi, kızgınlıklarımızı, başarısızlıklarımızı ne kadar sorgulayabiliyoruz. Sorgulamak?Önce farkında olmak kendimizin, sonra ilerleyip gelişmek?

            O sayfada kalakalmıştım. Kalan cümleleri yavaş yavaş okuyordum. Yazı şöyle devam ediyordu:

            ?Şimdi okumak zamanı. Yaşamın bir kitap olduğunu anlamak ve her sayfadan bir şeyler öğrenmek zamanı.?

?Şimdi tamamlanmak zamanı. Unvanları, arabaları, elbiseleri ve hatta kitaplar dolusu bilgiyi bile kefenin içine koyamadığımızı, çuvala bir mızrağın sığmadığını ama sınırsız miktarda iyilik ve yardımların sığdığını anlamak zamanı. Şimdi yardım etmek zamanı. Yarım olduğumuzu ve ancak yardım ettiğimizde ya da aldığımızda tamamlanacağımızı sindirmek zamanı.?

                ?Şimdi gitmek zamanı. Her gün bir yere varmanın keyfini çıkarmak zamanı. Şimdi ister tekerlekli iskemleyle, ister değnekle ulaşmak zamanı. Şimdi yapamadığımız bir şeyin bize yarın için umut verdiğini fark etmek zamanı. Şimdi çalışmak zamanı. Şimdi pedal çevirmek zamanı. Duranın düştüğünü hatırlamak zamanı. Hızlananın yaşamı kaçırdığını, yavaşlayanın yaşama yetişemediğini düşünmek zamanı. Yemeğin ateş üstünde zamanla piştiğini anlayıp kaslarımızı ve aklımızı çalışarak pişirmek zamanı. Şimdi yarına gitmek zamanı.?

?Şimdi kucaklaşmak zamanı. Şimdi sevmek zamanı?

İşte böyle, anlatılanlar hayatımızı her yönüyle sarıp sarmalayan şeyler.. Bazen okuduğumuz bir yazı, bir öykü bir şiir, dinlediğimiz bir şarkı yüreğimizde bir başka yankılanıyor, bizim de düşünüp hissettiklerimizi bizden daha güzel anlatmaları sebebiyle.

Ne dersiniz dostlar, tam zamanı değil mi sevmeye bir yerlerden başlamanın.

Yarın çok geç olabilir çünkü.                                    16 Şubat 2009   H.Halim Kartal

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.