banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner174

Televizyonlarda yayımlanan ?Açı? , ?Kozmik Oda?, ?Büyüteç?, ?Faili Meçhul? yahut ?Tarihin Arka Odası? vb. programları saatlerce izleyip de  ?yahu şimdiye kadar doğru bildiğimiz ne çok yanlış, yanlış bildiğimiz ne çok doğru varmış?? dediğiniz anlar oluyor mu bilmiyorum. İçinden geçtiğimiz şu günlerde beni böylesi düşüncelere sevk edecek nedenler çoğalmaya başladı.

 

         Sanki yıllarca okumamışız da ?Yalan Rüzgârı? izlemişiz hissine kapılmamak elde değil; çünkü her an bir yerde bir şekilde doğru bildiğiniz bir şeyin yanlış olduğu bilgisiyle karşılaşabilirsiniz.

         Bir sabah, ortalığı toplarken birkaç gündür bir köşede bekleyen gazetelerden birinin pazar ekinde, konuşurken görüntülenmiş zarif bir adam resmi ve resmin altında başlık niyetine yazılmış o adama ait bir cümle çarpıyor gözüme: ?Resmi tarihe meydan okuyorum.? Adam da, söyleşiyi gerçekleştiren Murat Tokay?a söyledikleri de dikkatimi çekiyor. Adının Prof. Dr. Cemil Koçak olduğunu öğrendiğim akademisyen yazar, son kitabı Tek Parti Döneminde Muhalif Sesler (İletişim Yayınları) hakkında bir soruya şu karşılığı veriyor:

?Resmi eğitim sisteminin topluma sunduğu resmi tarih anlayışı var. Resmi tarih son derece katı, betonlaşmış bir geçmiş bilgisi aktarıyor. Bu bilgiye aykırı düşen ya da bu bilginin dışında başkaca bir bilgi üretilmişse geniş bir kesim açısından bu şok dalgası yaratıyor. Resmi tarih, aslında sadece yakın geçmişi anlamlandırmıyor, bugün olması gerekenleri de dikte ediyor topluma. Bu diktenin devam etmesinden yana olan gruplar, ister istemez siyasi bir tutarlılık sağlayabilmek için yakın geçmişteki resmi tarih anlayışını muhafaza etmek zorunda hissediyorlar kendilerini. Çünkü referansları burası.?

 

         Yazarın, geçmişten niye korkuluyor? Sorusuna verdiği cevap daha ilginç: ?Geçmişte hiç olmamış olayları benim uyduruk tarihçilik dediğim şekilde olmuş gibi anlatan pek çok metin var. Özellikle son zamanlarda internet üzerinden gelişen yayıncılık bunu bolca yapıyor. Anlatılan pek çok şey belgelerde gerçekte yok. İnsanlar gönüllerinden geçeni varmış gibi anlatıyorlar? Ben bütün bunları geçmişin itinayla temizlenmesi olarak isimlendiriyorum. Geçmişi ne kadar temizlemeye çalışırsak çalışalım bu o kadar kolay bir şey değil?

         Sözler uzayıp giderken  ?doğru bildiğimiz ne çok yanlış, yanlış bildiğimiz ne çok doğru varmış? demekten kendimi alamıyorum.

         Bu merakla konuyu bir de internetin o meşhur arama motoruna sormak geliyor aklıma. Soruyorum. Aman Allah?ım! Binlerce yazı çizi?

Bunlar genel olarak Sağlıktan beslenmeye, diyetten diş bakımına, trafikten çocuk terbiyesine hatta tarihe kadar birçok başlık altında sıralanıyor.

İşte bunlardan yani doğru bildiğimiz yanlışlardan birkaçı:

Doğru Bilinen Yanlışlar

        YANLIŞ: Beş duyu organımız vardır ?görme, işitme, dokunma, koklama ve tat alma.
        DOĞRU: Aslında çok daha fazla sayıda duyumuz bulunur. Kimileri bu sayıyı 21 e kadar çıkartmıştır. Bunlardan en bariz olanları denge, acı ve ısıdır. Ayrıca 4 tane içsel duyumuz vardır: hayal gücü, hafıza, sağduyu ve değerlendirme gücü.
        YANLIŞ: Alkollü içecekler vücudu ısıtır.
         DOĞRU: Bu tamamen yanlış bir inanıştır. Yine de filmlerde alkol üşümenin çaresi olarak gösterilmeye ve insanlar, boyunlarında likör fıçısıyla gezen St. Bernard köpekleriyle ilgili efsaneye inanmaya devam ediyor. Oysa alkol aldığınızda vücut ısınız düşer, çünkü alkol vücudun yüzeyine daha fazla kan ulaşmasını sağlar ve bu da vücutta ısı kaybına neden olur. Alkol aldıktan sonra hissedilen sıcaklık hissi, kanın yüzeye doğru akışının cildi ve ciltteki sinir uçlarını ısıtması ve bunların beyne sıcaklık algısını iletmesi gerçeğiyle açıklanabilir.

 


        Eskiler, "dünyada doğru bilinen bir yanlışı düzeltmek kadar zor bir şey yok" derler. ABD'nin Indiana Tıp Fakültesi'nden bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre bugüne kadar doğru sanılan birçok inanışın aslında yanlış olduğu ortaya çıkarıldı.

        Günde 8 bardak su içmenin sağlığa yararlı olmadığı, çünkü zaten kişinin gün içerisinde içtiği çay, kahve ve meyve sularıyla bu ihtiyacı karşıladığı belirtildi. Ayrıca çok fazla su içmek zarar da verebilir. Araştırmayı yürütenlerden Dr.David Tovey, "Kimi zaman bir inanışı çürütmek çok zor olabiliyor. Ancak hepsi için birer kanıtımız var" dedi.


        Beynimizin sadece yüzde 10'unu kullandığımız ise tamamen yanlış. Çünkü beynin hemen hemen her bölgesinin zekâya ve davranışa etkisi var. Bugüne kadar yapılan hiçbir beyin görüntüleme sisteminde beynin bir bölümünün "aktif olmadığı" saptanmadı.

 

         Son birkaç örnek de tarihten.

 

YANLIŞ BİLİNEN TARİHİ GERÇEKLER... MEĞER DOĞRU BİLDİKLERİMİZ HEP YANLIŞMIŞ...

Bazı tarih olayları, gerçekler saptırılarak, gizlenerek, bambaşka şekilde anlatılmış, bellenmiş, ezberlenmiştir. İşte çok yaygın olan birkaçı;

08 Şubat 2009 Pazar 13:54

Yılmaz Öztuna ? Türkiye Gazetesi

 

SÜMERLER VE HİTİTLER

Güney Irak?ta yaşayan ve ilk yazıyı kullanarak insanlık âleminde ?Tarih?i başlatan Sümerler? Türk değildir. Sümerce henüz hiçbir dil grubuna bağlanamadı. Anadolu?da güçlü bir devlet kuran Proto-Hititler ve Hititler, Türk değildir. Ari gruptandırlar. Üstelik isimlerini vaktiyle yanlış okuyarak ?Etiler? demişiz. Bu kavimleri bizim nesil, okullarda Türk diye okudu. Hala öyle ise, tarih ilmi incinir ve gerçeği öğrenen Türk gencinin güveni sarsılır.

ROMA?YI KİM YAKTI?

Roma şehri Milad?dan sonra 64 yılında yandı. 27 Yaşındaki İmparator Neron?un emriyle yakıldığı Hristiyanların ve bu hükümdarın muhaliflerinin iftirasıdır. Neron, Hristiyanları aslanlara yedirdi. Bu yeni dini, düzene aykırı bulup ortadan kaldırmaya çalıştı. Ama cihan devletinin taht şehri, dünyanın en büyük beldesi olan Roma?yı yakmadı. Kuvvetli ihtimalle Roma, İmparator?dan öç almak isteyen Hristiyanlar?ca yakıldı.

 

 

SULTAN AZİZ TRAJEDİSİ

Fatih?in 13. kuşak torunu olan Sultan Abdülaziz, 4 Haziran 1876 sabahı saat 09:36?da İstanbul?da Fer?iye Sarayı?ndaki tek başına hapsedildiği odada öldü. 46 Yaşını 3 ay, 14 gün geçiyordu. Her iki kolunun şah damarı bıçakla kesilmişti. Can çekişirken odasından alınıp saray karakoluna götürüldü. 5 Gün önce tahttan indirilmişti. Donanma ve ordu aşkı ile askeri gücümüzü arttırmıştı. Tahttan indirilmesi komplosuna İngiltere büyük elçisi Lort Eliot ve BIS (British İnettilgence Service) de karışmıştır. Hal? (tahttan indirme) ve katl (öldürme) emrini veren eski sadrazam serasker Müşir Hüseyin Avni Paşa?dır. Sultan Aziz?in tahttan indirilmesi, Osmanlı devlet düzenini altüst etmiş ve imparatorluğumuza bugüne kadar onarılmaz çok büyük zararlar vermiştir.

 

YUSUF İZZEDDİN KATLEDİLDİ

Sultan Aziz?in büyük oğlu Veliahd Yusuf İzzeddin Efendi, babasından 40 yıl sonra, 1 Şubat 1916 günü saat alaturka 2.05?te Zincirlikuyu?daki sarayında öldü. 58 yaşını 3 ay, 21 gün geçiyordu (yerine amcaoğlu Sultan Vehideddin veliahd oldu). Olay, babası gibi kol damarını kesip intihar etti şeklinde açıklandı. Birinci Cihan Savaşı?nın karanlık günleri idi ve sıkıyönetim vardı. Kimsede bu berbat komediye itiraz edecek mecal ve heves yoktu. Hükümet, cinayeti  her şeyin alasını yaptıklarına itikat ettiği Almanların gizli servisine işletti. Yusuf İzzeddin Efendi, yanına Enver?i alarak Çanakkale cephesini mareşal üniforması giyerek ziyaret etmiş, Türk askerinin nasıl kırıldığını görünce dünyasını şaşırarak hasta halde İstanbul?a dönmüştü. Olağanüstü gizlilikte münferit (Almanyasız) sulh teşebbüslerine girişti. Aynı fikirde olan subaylarımız çoktu. Bunu vatan hainliği sayan ve teşebbüsü başındaki kişiyi yok ederek önlemek isteyen Enver Paşa engelledi. Türkiye savaştan çekilebilse idi, bir milyon Türk daha cephede yahut sefalet ve açlıktan ölmeyecek, Anadolu?da Yunan işgal ve vahşeti olmayacaktı.

         ?

 

         Bugün birçok kanalda yapılan tartışmaların, yeni yayımlanan kitapların, ortaya çıkarılan belgelerin, biraz kafa karışıklığına neden olsa da gerçeklerin ortaya çıkması adına iyi ve olumlu gelişmeler olduğuna inanıyorum.

         ?Yalanı söküp atmadan hakikati dikmeye çalışma, tutmaz.? Sözünü içinden geçtiğimiz bu sancılı zamanlarda oldukça manidar buluyorum.

        Selamlar, sevgiler?

       

     Hacı Halim Kartal                                                     20 Ocak 2011

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.