Dilimizde, ‘giderken, gitmek üzereyken’ anlamına gelen bir deyimdir giderayak. Bazen şairlerimizin mısralarında çıkar karşımıza, kimi zaman halkımızın gündelik kullanımında.
Bir olay veya durumdan bıkkınlık duymaya başlamışsak “Giderayak sıkılmaya başladım bu işten” deriz. Her zaman her yerde karşılaşıldığı üzere bir emek üretmeden onun bunun sırtından kazanç sağlayanlar için “Giderayak beni de dolandırdı” cümlesini milletçe çok kullandığımız gibi birilerinin pek akıl erdiremediğimiz işlerine bakarak “Bu adamlar giderayak ne yapmaya çalışıyor Allah aşkına bilen var mı?” diyenlerimiz de yok değil.
Şairlerimizin kullanımlarına bakıyorum. Nazım Hikmet’in aynı adı taşıyan şiirine göre şairin ‘giderayak bitirilecek işleri’ vardır. Yeter ki Allah sağlık versin! Çalışma azmimizi de kaybetmemişsek elbette bitirilecek işlerimiz olacaktır hayat boyu ve daima biri bitmeden bir başkası belirecektir ufkumuzda. İnsanın başlayıp da bitirilecek işeri olmasından daha güzel ne olabilir bu alemde? Başladığımız işerin yarım kalmaması değil mi? İşte söz konusu şiirde şairin canını sıkan, bir şekilde başladığı işlerin istediği gibi tamamlanmamasıdır. Bu durumu şairin nasıl dile getirdiğine bir bakalım isterseniz:
GİDERAYAK
“Giderayak işlerim var bitirilecek,
giderayak.
Ceylanı kurtardım avcının elinden
ama daha baygın yatar ayılamadı.
Kopardım portakalı dalından
ama kabuğu soyulamadı.
Oldum yıldızlarla haşır neşir
ama sayısı bir tamam sayılamadı.
Kuyudan çektim suyu
ama bardaklara konulamadı.
Güller dizildi tepsiye
ama taştan fincan oyulamadı.
Sevdalara doyulamadı.
Giderayak işlerim var bitirilecek,
giderayak.”
Giderayak adından daha çok söz ettirmekte olan ilçemizde değerli kaymakamımız Tuncay Sonel sayesinde şairin sözünü ettiği gibi başlamış olup da bitirilmeyecek işler olacağını düşünmüyorum. Bu bakımdan şairin şiirinde söylediğini biraz değiştirerek diyorum ki: Seydişehir’de giderayak bitirilecek işlerimiz var ama yediden yetmişe halkımızın mutluluğu için yapılan güzel çalışmalara gönülden destek olup omuz verirsek…
Orhan Veli gibi ‘kendimize hüzünler icat edip’ giderayak karamsar olmaya gerek olmadığını söylemek istiyorum. Orhan Veli “Giderayak” şiirinde her şeyden hatta ‘gün ışığındaki hissesi’ni elde etmekten bile ümidini yitirmiştir. İşte şairin giderayak hissettikleri:
Giderayak
“Handan, hamamdan geçtik
Gün ışığındaki hissemize razıydık
Saadetinden geçtik
Ümidine razıydık
Hiçbirini bulamadık
Kendimize hüzünler icat ettik
Avunamadık
Yoksa biz...
Biz bu dünyadan değil miydik?”
Bir kez daha tanık oluyoruz kainattaki yeniden dirilişe. Bu nedenle bilmeliyiz ki biz öncelikle bu dünyadanız ve nefes alıp verdiğimiz sürece yapabileceğimiz, bitirebileceğimiz işlerimiz var. Yaşadığımız mekanları cennet etmek gibi yükümlülüklerimiz var. Mehmet Akif’in tam da bu bağlamda şöyle haykırdığını biliyoruz: “İmanı olan insan gebermez bu ölümle!”
Giderayak daha çok düşünüp akledecek yerde başkalarının bizim yerimize düşünüp söylediklerine daha fazla itibar ediyoruz. Hiç okumadan akşamlardan ta sabahlara kadar yalnızca birilerinin anlattıklarına göre şekil alıyor düşünce ve kanaatlerimiz.
Yanlış!
Komplo teorileri dinleye dinleye giderayak paronayak olmayalım!
Giderayak…
Selamların en güzeliyle….
Hacı Halim Kartal