BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Rahman olan, Rahim olan, Settar olan, Ğaffar olan, Ğani olan Yüce Allah (c.c.),  âlemleri yoktan var eden, yarattığı mahlûkat içinde insani en şerefli ve mükerrem kılan, Âdemoğlunu ilâhî halifesi olarak yaratıp akıl cevheri ile bezeyen, Yüce Allah (c.c.)’a hamd, kıyamet gününde Ümmeti! Ümmeti! Diyerek bizleri şefaatiyle kucaklayan Muhammet Mustafa (s.a.v.)’ya, O’nun aline, ezvacine, ashabına, ahbabına salât ve selâmdan sonra 2. bölümümüze devam edelim inşallah…

         Geçen bölümü takip ettiyseniz son cümlelerimizde şöyle…  Geçmişten günümüze yani Hz. Adem (a.s.)' dan günümüze kadar olan insanlık tarihine baktığımız zaman, insanoğlu kemalâta (Kemalat: insanın bilgi ve ahlak güzelliği bakımından olgunluğu  Faziletler, iyilikler, mükemmellikler, ahlak ve huy güzellikleri ve terbiyeli – edepli olması.) da müsait, ‘Kem’ alata (yani kötülüklere)’da müsaittir. Dolayısıyla; insanlar üzüm suyu gibidir. Sirke de olur, şarap da olur, pekmez de olur. Şu halde insan ıslah edilirse, üzüm suyu ve pekmez olur, ıslah edilmez kendi haline başıboş bırakılırsa şarap olur. Demiştik…

Bundan ötürü insanın dünyada duruşunu belirlemek hayatına bir anlam kazandırabilmek, sınırsız istek ve arzularını gemleyebilmek için bir düzene, nizam ve intizama kısacası Üstad Bediüzzeman (r.a.) buyurduğu gibi bedene değil, şuurlu ruhlara ihtiyaç duymalıdır. Bu nizam ve intizamda ancak kulun Rabbisi (c.c.)’ne ve Resulü (s.a.v.)’nün sünnetime bağlılığı doğrultusunda; iyiliği, merhameti, yardımseverliğe uymalı, zulme ve haksızlığa karşı yapıcı olmayı, kışkırtıcı, bozguncu olmamayı emretmiştir. İşte bu sebepledir ki, bu hassasiyetlere sahip olan toplumlar, dünya da sadece insanların değil bütün canlı mahlûkata ve tabiata değer veren, Yunusun dediği gibi; “Elif okuduk ötürü,  Pazar eyledik götürü,  yaratılanı hoş gör, Yaradandan ötürü” düsturuyla elindeki, çevresindeki, emrindeki veya dünya kaynaklarını bilinçli kullanmaktan geçer. Oysa ki, çocukluğumuzdan beri bize öğretilen, her an verdiğimiz yaşam sınavından en iyi not ile çıkabilmemizin tek yolu, değil miydi İNSAN OLMAK, İNSAN OLMAK!

         Öyleyse ne oldu insanlığımız konusunda biz Muhammed (s.a.v.) Ümmetine, tespih taneleri gibi, kıyıya vurmuş ölü balıklar gibi serilmeye başlandı. Tabi bunların cevabını verebilmek için önce ‘ADAM gibi ADAM’ olmak ‘İNSAN’ olmak gerekir sanırım dostlar değimli?

         Çünkü bizleri yaratılmış bütün canlı mahlûkattan ayıran, hayatı sadece yaşamak için değil, aynı zamanda, yaşanır kılmak için olgularımızı gözden geçirmeli birbirinin kuyusunu kazan değil, kuyuya düşeceklerin elinden tutarak, gülerken hep birlikte gülmeli, ağlarken göz musluklarımızı hep birlikte açmalı ki; Üstad Necip Fazıl KISAKÜREK’in buyurduğu gibi: “Ağlayın su yükselsin belki kurtulur gemi, Anne seccaden gelsin bize dua Et emi?”

Mısraları doğrultusunda selin geldiğini ve hazzını yeniden hissedebilmeliyiz içimizde...

         Hep insan dedik sahi İNSAN kelimesinin anlamı neydi? Dilcileri bakılırsa “İnsan” kelimesi iki kökten geliyor. Biri unutmak anlamındaki ‘Nisyan’dan, diğeri ilişki kurmak, sevip-sevilmek, yakınlaşmak tepki vermek ve almak anlamındaki ‘Ünsiyet’ten ikiside insanı ele veriyor. Bundan dolayıdır ki, “El insan yu’rafu bi’n-nisyan:” ‘İnsan unutmakla maluldür sözü darbı mesel haline gelmiştir. Ey İnsan ve insanların manevi değerleriyle uğraşmaktan zevk alan kişiler, makam sahipleri, Fethi Gemuhluoğlu’nun dediği gibi: “ GÖNÜLDEN MAHKÛM OL Kİ, GÖNÜLLERE HÂKİM OLASIN” şu ölçü çok iyi bilinmeli ki; gönüllere hâkim olabilmek için önce gönülden mahkûm olmak gerekir ki; Hz. Mevlana’nın buyurduğu gibi; “Yanmak var, yanmak var. Odun yanınca kül olur, insan yanınca kul olur!”  kul olabilmek için de çamuru çiçeğe döndüren bitkilerden ibret alın. Çamurlaşan dünyanızdan ibadet çiçekleri açtırın. Aksi halde ekilmeyen tarlalar, bakımsız bahçeler ne ise, sizlerde öylesinizdir!

         İnsan görünmemiz hasebiyle önce güzel olan her şeyi sevmeliyiz. Garazsız ve ivazsız, pazarlıksız bedelsiz sevmeliyiz. Sevginin illeti ölümsüz olacak ki sevgin de ölümsüz olsun. Davet yemeğini sevgi kaşığıyla sunacaksın. Sevgiden başka bedel beklemeyeceksin ki sevginin bedeli sadece sevgidir, çünkü “İnsanlar ekmekle doyar, emekle büyür, sevgiyle yaşarlar.” Ondan başka sevgiyi “UCUZ” vermektir. Tüm faturaları yakarak benim ücretim yalnızca Allah (c.c.)’a aittir, diyerek yola çıkmalıyız. (çünkü bende öyle yaptım) ki ileride fatura çıkaramayasın. Bir insanın yüreğinin aydınlanmasına vesile olduğundan dünyanın tapusunu sana vermişler gibi sevineceksin. Renk, dil, ırk, soydan dolayı öldürmek için doğuran zavallı anne – babalara karşı diriltenler ve gerektiğinde diriltmek için ölen bahtiyarlar arasında olmanın şükrünü eda etmeliyiz. Dünyada iken hafaza meleklerinin insanın sevap ve hatalarını tespit ederek hazırladıkları kitabı müminlere sağ tarafından, günahkârlara da sol tarafından vereceği bildirilmektedir. Yüce Rabbimiz (c.c.) “Her insanın yaptıklarını boynuna doladık, her insan yaptıklarına göre muamele görür. Nitekim kıyamet günü hesap defterini önünde açılmış bulacaktır.” “ Şöyle deriz ona:’ Defterini oku, Bugün muhasebeci olarak kendi işini görmeye kendin yetersin.” (İsra 17/ 13-14) Buyurarak manevi değerlerimizle alay bile etmenin sonucunun ne olacağını düşünmesi lazım.

         Bir Allah (c.c.) dostu ne de güzel diyor:

         “İster beşer olsun ismin ister âdem,

         İzzet sana mahsustur insansın madem.

         Yoktur seni tarif edecek hiçbir isim,

         Sen Ahseni takvimsin Beyzadem!..” İşte İnsanın ve İnsanoğlunun manevi tarifi…

         Hz. Ali (r.a.) “İki tip insan belimi büktü ibadetsiz ve amelsiz insan…” buyurmaktadır.

 

         Şu halde insan ıslah edilirse, üzüm suyu ve pekmez olur, ıslah edilmez kendi haline başıboş bırakılırsa şarap olur. Rabbim nefsimizi, neslimizi muhafaza eylesin. 3. bölümde buluşmak üzere hoşça kalın dostça kalalım…

 

 

 

                                                                                                              Yusuf ÇAKICI

                                                                                                           Yalıhüyük / KONYA 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.