BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Canlarım unutmayalım ki; her kadın, biraz gökyüzüdür. Biraz çiçektir. Biraz yorgunluktur. Biraz serinliktir. Biraz hayaldir. Biraz güvendir. Biraz hüzündür. Biraz hasrettir. Biraz hayattır. Sonunda ise Cennetin ayakları altına serilen “Cennet annelerin ayakları altındadır.” müjdesinin muhatabı bir varlık, bir ANNEDİR!   İşte bu anne haddini bilirse Muhammed (s.a.v.)’i doğuran bir anne, haddini aşarsa ebu cehilleri doğuran bir hiç kadar değersiz yaratık olur. Oysa Cennete ne kadar da yakışan bir mahlûktur ‘ANNE’! Ya Rab Annelerimizi ve bu yazıyı okuyanların annelerini cennetlik eyle… Ümmetin annesinden birkaç satır okuyalım buyurum…

         Hz. Fatıma (r.a.)’ha annemiz gibi… O Fatıma ki; Hz.Fatıma, ya Ali evlatlarımız Hasan ve Hüseyin aç, evde yiyecek yok gidip yiyecek bir şeyler alsana der. Hz.Ali (r.a.)'nin sadece altı dirhemi vardır. Yiyecek almak için evden çıkar ve giderken yolda kavga eden iki insan görür. Hz.Ali niçin kavga ediyorsunuz? Şu âlemde Allah (c.c.)'ı düşüneceğiniz yerde niçin birbirinizle mücadele ediyorsunuz? Diye sorar. Kavga edenlerden biri, diğerinden altı dirhem alacağı olduğunu, vermediğini, söyler.  Hz.Ali (r.a.) cebindeki altı dirhemi çıkarır ve alacaklıya verir.  Evine geldiğinde eli boştur, “Cennet kadınlarının seyyidesi”, Ya Ali (r.a.)’ye hiç mi bir şey almadın? Diye sorunca, evet hiçbir şey almadım amma; ara düzelttim ya Fatma der.  Hz.Fatma'nın yüzünde nurlu bir gülümseme belirir.  Memnundur kocasının bu güzel hareketinden.  Daha sonra Hasan'la Hüseyin ağlamaya başlarlar, açız diye Hz.Ali (r.a.)… Bu acı manzaraya dayanamaz ve evden çıkar.  Yolda bir adama rastlar.  Elinde besili bir deve; Ya Ali bu deveyi sana satmak isterim, ucuza satacağım. Param yok der Hz.Ali (r.a.) olsun der adam. Bu deveyi sana vermeyi çok istiyorum.150 dirhem bu deveyi al sonra ödersin. Deveyi alır Hz.Ali.  Yolda giderken başka adama rastlar. Ya Ali der, ne güzel bir deve bu.  Ben bunu 300'e alayım ne olursun reddetme beni. Hz Ali (r.a.) ama ben bunu 150'ye aldım der olsun, ben çok beğendim bunu ve deveyi satar.  Hz.Ali (r.a.) mutlu bir şekilde gider yiyecekleri alır eve döner.  Sonra Peygamber (s.a.v.)'in huzuruna çıkar.  Efendimiz (s.a.v.) güler, gel der, ya Ali şu deve hikâyesini anlat anlatınca da der. Sen ki ara düzelttin. Allah Cebrail'i ile sana deveyi sattı. İsrafil'i ile de satın aldı. Her kim ki ara yapar, birleştirir, düzeltir, ikilikten insanları kurtarırsa o bendendir ya Ali buyurur Efendimiz (s.a.v.)… İşte Hz.Fatıma’nın anneliğini örnek alan anneler 365 gün hatırlanır. Unutulmaz. Çünkü Anne eve geldiğini gördüğü halde yine de ısrarla geldin mi evladım diyendir…

Anne göbek bağını makasla koparsalar da,  dağlar kadar büyük yürek bağıyla asla kopmayacak şekilde bağlanandır…

Anne yeter yemeyeceğim doydum dediğim halde, bir kaşık daha tabağından tabağıma aktarandır…

Anne eve geç gelsem eşine su içecem, uykum kaçtı bahaneleriyle pencereden perdenin kenarından ıssız sokağı ***Ya Rebbena İhdina Evladena*** duâlarıyla çocuğunun yolunu bekleyendir…

Anne çocuğunun parmağına diken batsa, o acıyı kalbinde hissedendir…

Anne ilk dosttur…

Anne karşılıksız, garazsız seven tek insandır…

Yine de evladına hasret bir günde olsa hatırlanıyorsa tüm gerçek manada yuva kuran, yuvasındakileri üşütmeyen, ürkütmeyen, ağlatmayan, yetim ve öksüz bırakmayan annelerin ellerinden öper, vefat edenlerden başta annem olmak üzere Hz.Fatıyama komşu olmalarını rabbim (c.c.)’den niyaz ederim.

 

 

 

   Yusuf ÇAKICI

 

Yalıhüyük / KONYA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.