Yazıya başlık olan biraz sitem, biraz temenni karışımı bu söz, ilçemizin güzide okullarından birinden, otuz- otuz beş yıl önceki adıyla Seydişehir Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nden mezun olmuş binlerce öğrencimizden birine ait.
Öyle bir söz ki bu bana göre, ülkemizin hep ‘kırılgan’ olduğu söylenen ekonomisine dair pek çok şeyi dile getiriyordu. Hayat pahalılığı bahsi ne zaman açılsa, adını anmadan geçemediğimiz bir musibete karşı milletçe ortak feryadımız, özellikle de kendi işini kurup kendi yağıyla kavrulan küçük işletmecilerimizi canından bezdiren bir halin en yalın dışa vurumu ve nihayet bu duruma karşı en samimi ve haklı isyan haykırışıydı.
Yeni dükkânının önüne aracını park ediyordu karşılaştığımızda. Oralara yakın bir markete gidiyordum, hava oldukça sıcak, davet ettiği mekânı tahmin ettiğim gibi serindi. İçeride yaz tatillerini değerlendirmek üzere işe girdiklerini sandığım iki genç vardı.
İşletme sahibi, meslek lisesinden mezun olunca teknik öğretmenlerinden birinin teşvikiyle üç arkadaş ortak başlamışlardı bu işe. İlk müşterilerinden biri de bendim. Birlikte çok güzel işlere imza atılar. Neden sonra her biri kendi işinin patronu olan bu gençlerle okul sonrasında da birçok kez karşılaştığımız için hiç unutmadım.
Çay içerken işler nasıl olduğunu sordum. Yaz hareketliliği olduğu için şimdilik iyi olduğunu söyledi. Yaz hareketliği dediği de gerek yurt dışından gerek yurt içinden gelip programlarına aldıkları işlerinin peşine düşen tatilcilerin faaliyetleri. Hatta kısa günde kırk kere duymaya alıştığımız “sıkıntı yok!” lafını o da kullandı.
Kullandıkları alüminyum malzemenin ilçemizde üretilip üretilmediğini sordum. “Üretiliyor hocam… Üretiliyor da…” bunları söylerken sesinin tonu değişir gibi olmuştu. Yani ki sorum zurnanın ‘zort’ dediği yere denk gelmiş olmalıydı. Canını sıkan şeyleri bir bir anlatmaya başladı. En can sıkıcı olanın ilçemizdeki üreticilerin doların yükselişini gerekçe göstererek her defasında zam yapmaları olduğunu söyledi. “Dolar düştüğünde ise indirime gitmiyorlar!” dedi. Sonra… “Bir şeyi hiç mi hiç anlamıyorum hocam, neden dillerinden düşürmüyorlar bu dolar lafını?”
Aslında bunları söylerken pek haksız da sayılmazdı. Dilimizden düşürüversek belki düşüp gidecekti. Ekonomiye dair ağzını açan para birimimiz olan TL’den çok dolardan söz ediyordu. Şu iş için şu kadar milyon dolar, bunun için bu kadar milyar dolar. Kardeşim sen dolardan başka laf bilmez misin Allah aşkına? Elin gâvurunun umurunda oluyor mu bizim paramız?
Arkadaş dertliydi, derdi olan da anlatır, anlatır, anlatırdı. O gün devletin işletme sahibine kredi kullandırırken bile adil olmadığını, büyük müteahhide daha çok kredi imkânları sunulduğundan filan söz etti, küçük esnafın bu konuda neredeyse yok hükmünde sayıldığından enerji politikasına pek çok şey konuştuk. Ayrılırken konuştuklarımızdan zihnimde kalın çizgilerle şu temenni kalmıştı:
“Artık dalgalanmasın şu dolar denen musibet!”
Eve geldiğimde küçük esnaf arkadaşın bu sözü yıllar önce İbrahim Sadri’nin yorumuyla dinlediğimiz enflasyon canavarı ve doların dalgalanmasından daha çok söz edildiği yıllara ait Şeyhmuş Özüdağlı’nın bir şiirin mısralarıyla birleşip yankılandı hafızamda. Muhasebe niyetine:
“Yürek devlet devlet çarpınca durur mu?
Can tenden ayrılsa da, bu sevda durulur mu?
Bize yaşamak düştüyse böyle nâçar!
Bir kör kurşuna sitemkâr olunur mu?
Sözüm sana dostum evvel!
Bir şehit tut kalbinden
Enflasyon azsın, dolar dalgalansın
Vatan yine sağ olsun!
Sen penguence giyin, öteki Çince söylesin
Ama yeryüzü beklemekte, müntakim, adil
Söylesin ve bilinsin.
Vatan yine sağ olsun!
Eviniz darü’s-selam, arabanız Ford granada
Pahalı pahalı imzalar kondurdunuz adımıza
Ama kursağın insan eti, düşünebilirsen
Yetim gözleri üzerine sofran.
Uzak nedir bildin mi, Eritre mi, Patani mi?
Eviniz dar'üs-selam, arabanız Ford granada
De bana cami kapıları niçin açık?
Ara sıra tapınmak için mi?
Siyah bir cübbeye sığar mı tanrı?
Ya buyrukları?
Bu yeni dini size kim indirdi?
Eviniz dar'üs-selam, arabanız Ford granada
Enflasyon azdı, dolar dalgalandı, dilen dostum
Secde yerin altınlarla kaplandı
De bana, müşrikler böyle ödüllendirilmedi mi?
Eviniz dar'üs-selam, arabanız Ford granada.”
Halimiz ortada:
Evler, arabalar, yazlıklar, kışlıklar…
Zihinlerimizi en çok neler meşgul ediyor, irademizi hangi yönde kullanıyoruz ki!
Enflasyon azıp, dolar dalgalanmasın da ne yapsın.
Selamların en güzeliyle…
H. Halim Kartal 09 Temmuz 18