Bu yıl, memlekete biraz erken gelen ilkbaharın ilk günlerinde idrak ettiğimiz Ramazan Bayramı’nın ardından düğün mevsimine de hızlı bir giriş olduğunu gözlemliyorum güzel ilçemiz Seydişehir’de.
Birbirinden güzel davetiyeler birikmeye başladı.
Mesela merkezde birkaç mahallede düğün var, köyümde düğün var…
Bayram sevincimizedüğünlerin coşkusu da katılacak demektir.
Allah muradına eren tüm gençlerimizi mesut ve bahtiyar eylesin. Ailelerine ülfet ve muhabbet, dirlik ve düzenlik;hanelerine bolluk ve bereket, hayırlı evlatlar, uzun ömürler, helal kazançlar ihsan eylesin!
Önce köyümdeki düğüne gideceğim. Biliyorum ki köyümdeki düğün, aynı zamanda büyük ve coşkulu bir buluşma günü olacak yerli- yabancı birçok yerden gelen insanların bir araya gelmesiyle. Uzun zamandır birbirini görmeyenler görüşecek, anılar tazelenecek, hasretler kısa süreliğine de olsa dinecek.
Köyüme giderken Kartal Kaan’ın ‘Eski Dostlar’ albümünde yer alan ‘Köy Düğünü’ adlı oldukça eskilerde kalan şarkısını hatırladım. Şüphesiz içimdeki kıpırtının nedeni bu düğünün bayramın devamı gibi olmasındandı. Yani bayramla birleşen bir düğün de bayramdı. Nihayet aylardır belki yıllardır birbirini görmeyen insanlar bu düğün vesilesiyle buluşup bayramlaşacaklardı. Nitekim öyle de oldu. Muhtarlık binasının önü, bahçesi ve düğün salonu civarı sade düğün yeri değil panayır alanı gibiydi. Tam da hatırladığım şarkıda olduğu gibi…
‘Köyümde şenlik var, köyümde düğün
Allandı pullandı köyümüz bugün…”
…
Köyümde şenlik var, köyümde düğün,
Kalbimde çalıyor davullar bugün
Sesimiz çınlıyor dağlarda bugün.
***
Tıpkı bu eski şarkı gibi bundan on üç yıl gerilerde kalmış ‘Bu Gece Düğün Dernek’ adlı eski bir yazımı da hatırladım o güzel buluşmada bu vesileyle. (Seydişehirhaber.com, 04.07.2011)
Hatırladıkça duygulandığım o yazımın bir bölümünü yeniden paylaşmak geldi içimden:
“Düğünler güzel!
Eş dost düğünlerine iştirak etmek, hiç olmazsa şöyle bir uğrayıp saadet dileklerinde bulunmak, üzerimize düşen bir iş olursa seve seve yerine getirmek boynumuzun borcu…
Eş dost düğünlerinin coşkusuyla coşmamak elde değil; lakin bu coşkuyu hiçbir şeyin gölgelemesine izin vermemek gerek.
Güzelim bir düğünün izleri henüz silinmeden bir bakıyorsunuz, aileler soluğu avukat bürolarında, mahkeme salonlarında alıveriyorlar. Genellikle bir hiç yüzünden…
Geçenlerde davetli olduğumuz bir gariban düğününe gittiğimizde tam bir hayal kırıklığı yaşadık!
Düğün evine yaklaşırken civarındaki sessizlikten şüphe ettim önce. Düğün saatinde bu hal de neyin nesi diye. Kapı önünde bizi karşılayan bir genç, bu garip durumu izah etmeye çalışırken içim burkuluverdi. “Efendim, size haber vermeyi unuttuğumuz için üzgünüz, düğünümüz iptal oldu…” Hayırlı uğurlu ve mübarek olsun demek için geldiğimiz düğün evinin önünde tam yüz seksen derecelik bir dönüşle bir anda teselli cümleleri bulmaya çalışmak ilk defa karşılaştığım bir durumdu.
Dalıp gitmişim.
Ömür boyu birlikte yürümek için sözleşen gençlerin kaşla göz arasında ‘ayrılık’ türküsü söylemeye başlamalarına üzülerek tanık oluyoruz günümüzde. Düğünler kadar kavgalar ve ardından boşanma davalarının çokluğu hayra alamet değil.
Güzel başlayan birliktelikler hiçbir şekilde ayrıklarla ve hüsranlara dönüşmesin.
Gençler, iyi düşünüp karar verin lütfen!
Sözlerimi ünlü bestekâr Saadetin Kaynak’ın bir başka şarkısının sözleriyle bitiriyorum.
“İşte seni seven benim
Senin aşkınla ölenim
Günah ise gönül çekmek
Gel boynumu vur kölenim
Kıyma bana güzelim
Güzeller içinde teksin
Gönül hep sevdanı çeksin
Biliyorum en sonunda
Beni sen öldüreceksin
Kıyma bana güzelim”
Sevgide sözün ve söyleyişin bir önemi yok; önemli olan verilen sözlere, edilen yeminlere sadakat…
Selamların en güzeliyle…”
15 Nisan 2024
Hacı Halim Kartal