Öğrencilik yıllarımdan beri elime geçen her kâğıda içinde bulunduğum ahvali yazma alışkanlığı, uzun sayılabilecek kesintilere uğramakla beraber bugünlere kadar devam edip geldi. Bu nedenle okuduğum kitapların veya dergilerin sayfaları arasında, dolaplarda bir süre kullanılıp atılmamış eşyaların arasında birkaç gazete kupürüne, katlanmış bir dosya kâğıdına hatta bir fatura arkasına yazılmış günlük kelimesini hak etmeyecek karalamalara rastlarım zaman zaman.
Neredeyse birkaç aydır bu perişan yaprakların sayısında belirgin bir artış olduğunu fark ettim. Çoğu kitapların arasına, çekmecelere girmeye vakit bulamayıp masamın bir köşesinde oradan kaldırılacak kitaplarla beraber beklemede kalmışlardı. Baktım… Kiminde bir ayet numarası, kiminde bir vecize, kiminde bir kitap adı, kiminde son günlerin belalı gündemi ‘coronavirüs’ denilen illetle ilgili haberlerin etkisiyle yazılmış bir çeşit karalamalar vardı.
İşte bunlardan biri…
22 Mart 2020
Dün gece 24.00’ten itibarencoronavirüse karşı alınan tedbirler çerçevesinde65 yaş ve yukarısı yaşlardaki vatandaşları ilgilendiren ve ne zamana kadar süreceği kestirilemeyen bir garip ‘sokağa çıkma, evde kal!’ yasağının uygulamaya konulduğu duyuruldu. İnşallah her yere hızlıca yayılma istidadı gösteren, alışık olduğumuz yaşama biçimini alt üst eden ve pek çok can kayıplarına neden olan bu salgından beklenen kurtuluş hayırlısıyla çok gecikmez.
Sabah namazından sonra dışarıya baktım… Gökyüzü pırıl pırıl, ortalık kırağıdan yeni kar yağmış gibi ağarmış, hava çok soğuk...
Saat 7.00… Haberlere dikkat kesildim. İç açıcı bir şey yerine gene her gece yarısı Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın ülkemizde hastalığın seyriyle ilgili yaptığı son açıklamaların saat başı yapılan tekrarlarından ibaretti: Virüsten ölenlerin sayısı 21’e, hasta olduğu tespit edilenlerin sayısı 974’e ulaşmış. Her gün katlanarak büyüyor. Ne kadar büyüyeceği tahmin dahi edilemiyor. Başka ülkelerin birçoğunda hayat durmuş adeta.
AVM’ler kapanıyor, okullar tatil, camilerde cemaatle namazlar kılınamıyor. Dün berberler ve kuaförler de girdi kapsam alanına… Derken sokağa çıkan insan sayısı giderek azalacağa benziyor… Savaş halinden beter bir durum… Allah korusun!
Bugünün duasının Hz. Eyüp’ün duasıyla birleştiğini düşündüm. Enbiya suresi ayet 83: “Eyyub’u da (gündeme taşı): Hani o bir zamanlar; “Bu dert gelip beni buldu; ama sen merhametlilerin en merhametlisisin diye Rabbine yalvarmıştı.”
Bu duaya bugün ne çok ihtiyacımız var! Tabii ki daha çok ibret almaya, akletmeye ve sorumluluk bilinci taşıyarak yaşamaya…
24 Mart 2020 Salı…
Şu melun virüs sebebiyle 65 yaş ve üstü kimselere başlatılan sokağa çıkma yasağı yüzünden dün kaçakçılık yapar gibi gittik kendi bağımıza. Ağaçlardan ve topraktan başka kimseyle yakın temasımız olmayacaktı nasılsa. Tartışmasız yasağa uymak en iyisiydi; lakin bağ bahçe işleri de abartmayacak şekilde yapılmalıydı; vaktinde budanmazsa bir işe yaramazdı ağaçlar. Köylüye bir ayrıcalık yapılamaz mıydı? Her gün gitmeyecektik nasılsa…
Kahvaltı için ekmek almaya gitmem gerek; lakin eve en yakın market cadde üzerinde olduğu için sokağa çıkanları kontrole çıkan görevlilerle karşılaşmak istemiyorum. Tamam, bazı ihtiyaçlar için arayabileceğimiz bazı numaralar verildi. Rabbim buna nasıl alışacağız!
Adeta hayat durdu.
Artık hiç kapanmayan ve haberi yorumu, uzman görüşleri ve neredeyse reklamlar dışında her şeyi coronoyla başlayıp onunla biten yayınlarıyla televizyon kanallarından üstümüze sağanak sağanak ‘evde kal’ çağrıları yağıyor; çünkü virüs yayıldıkça yayılıyor.
Her şey değişti.
Aramıza virüs gireli herkes birbirine mesafeli…
Bugün, yıllar önce her karşılaşmamızda karşılaştığı arkadaşlarını kucaklamak ne kelime, kemiklerini çatırdatırcasına sıkıştırmayı sevgisinin ve samimiyetinin alametifarikası sayan meslekten birabimize bir defasında kolumu uzatıp ‘aramızda bu kadar mesafe kalsın’ dediğimde nasıl kızıp küsüverdiğini hatırladım. Şimdi biri elini uzatacak olsa köşe bucak kaçıyordur her halde.
Uzmanlar sosyal mesafe diyorlar. Sağlık Bakanı’mız durumun vahametini nazik bir üslupla yapıyor. Herkesin en iyi korumayı kendi kendine başarabileceğini söylüyor.
25 Mart 20…
Bu satırları yazarken son açıklama geldi. Gün içinde 44 olan kaybın artarak 59’a ulaştığı duyuruldu…
Sosyal izolasyona ve yazık ki önemini iyice kavrayamadığımız uyarılara uymayı ibadet şuuruyla yerine getirmemiz gereken günlerden geçiyoruz.
Ne yapalım, bir süre sevdiklerimize o meşhur şarkıda olduğu gibi ‘Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli!’ diyelim. Diyelim ve bu alışalım.
Rabbim akıbetimizi hayreylesin!
Selamların en güzeliyle…
H. Halim Kartal
26 Mart 20