banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner174

Hipnoz kelimesi sözlükte ‘Fiziki, ruhi veya mekanik yollarla meydana getirilen sun’i uyku hali’ diye tanımlanmış. Başlangıçta tedavi amaçlı kullanılmışsa da sonra kişiyi veya toplumu dışarıdan kontrol edilebilir hale getirmek için başvurulan tüm yöntemlerin bu kelimenin kapsama alanında olduğunu düşünebiliriz.

Mehmet Toker’in ‘Hipnozdan Uyandıramadıklarımızdan mısınız? ‘başlıklı makalesinde konunun mahiyeti ve amacı derli toplu olarak şöyle ifade edilmiş:

                 “Tıp dilinde hipnoz, Yunanca uyumak anlamına gelmektedir. Fakat hipnoz tam anlamı ile uyku hali değil, uyku ile uyanıklık arasında olup, telkin almayı kolaylaştıran bir ruh halidir. Hipnoz, bilinçli zihnin, bir nevi devre dışı bırakılmasını sağlamak, bilinçaltına telkinler yerleştirmektir. Kişi hipnoz esnasında gerçeklerin farkında olmasına rağmen zihinsel ve fiziksel olarak rahatlar. Bir yandan gerçeğin içinde, diğer yandan gerçeklerin dışında yaşamaktadır. Hipnoz uyku ile uyanıklık arasında bilincin örtülmüş olarak, bilinçaltına birtakım telkinler yapmak suretiyle muhatabı etkilemeyi, muhatabı kontrol etmeyi temin eden bir durum.” Yeni Haber, 7 Kasım 18

                Bilinçli zihnin devre dışı kalmasını sağlamak… Bu işe tevessül edenlerin ilk hedefleri burasıdır; zira bu kritik eşik aşılmadan elde edebilecekleri hiçbir başarıdan söz edilemez. Buna göre insanlık tarihinde ilk hipnozun Âdem ile eşine şeytan tarafından uygulanan hipnoz olduğunu, neticesinde bulundukları konumu kaybettiklerini söyleyebiliriz.

                Anlıyoruz ki önce bilinçli zihin devre dışı bırakılmış, bu başarıldıktan sonra duruma göre ne hedeflenmişse o hedefe ulaşmayı sağlayacak sahte bilincin tohumları mümbit hale getirilen toprakla buluşturulmuş bunun sonucunda da toplumsal felce giden yollar işler hale getirilmiştir.

                Şeytanın hipnoz izni kıyamete kadar olduğuna göre bu durum kıyamete kadar kesintisiz devam edecek demektir.

                Bu durum yani Âdem ve eşinin maruz kaldığı ilk hipnoz ve ardından Nuh, Hud, Salih, Lut, Şuayb peygamberlerin gönderildikleri ve daha sonra gelen kavimlerde hipnoz etkileri A’raf suresindefarklı boyutlarıyla idrakimize sunulmaktadır.

                Daha üstün bir yaratılışa sahip olduğu gerekçesiyle Âdemin emrine amade olmayı kabul etmediği için kovulan şeytan, yeniden diriliş gününe kadar Rabbinden izin aldıktan sonra Âdem ve eşine gelerek yaptığı ilk hipnoz bu surenin 20. 21. 22. ayetlerinde şöyle anlatılır:

                “Bunun üzerine Şeytan onlara cinsellikleri hakkında henüz farkına varmadıkları şeyi ifşa etmek için fısıldadı ve “Rabbinizin sizi bu ağaçtan uzak tutması, başka değil, sadece siz (ondan yiyince) iki melek (gibi) olursunuz ya da ölümsüzleşirsiniz de ondandır” dedi. Ve her ikisine yeminler etti : “İnanın ben ikinizin de iyiliğini istiyorum.” İşte böylece onları aldanışa sürükleyecek telkinlerde bulundu. …

                Bugün vahyin aydınlığında baktığımız zaman bütün zamanlarda ve mekânlarda adı ne olura olsun, insanları felakete sürüklemek isteyen bütün kişiler, fikirler ve ideolojilerin bir ortak paydada buluştuğunu görüyoruz: Hepsi insanın iyiliğini istiyor! Sonra mallarını, evlatlarını, canlarını ve nihayet her şeylerini…

                Şaban Ali Düzgün Hoca ‘Sarp Yokuşun Eteğinde İnsan adlı eserinde bu felç durumunun Kur’an’da çoğunlukla körlük, sağırlık başka bir ifadeyle bir hipnoz durumu olarak anlatıldığını vurgulamaktadır. Der ki: “ Halk, hipnoz telkinlerine maruz kalmış bir insanın yaşadığı trans halini yaşıyor gibidir… Peygamberlerin hitap ettikleri insanları içinde bulundukları bu trans halinden, “Kalkın! Uyanın!” nidalarıyla uyandırmaya çalışmalarının mantığı burada yatmaktadır. Öncelikle bu insanları hipnozdan kurtarmak gerekir; aksi takdirde, çağrıldıkları mesaja kulak vermeleri mümkün değildir.” Nedenini Rabbimiz Neml suresinin 80. Ayetinde çarpıcı bir benzetmeyleaçıklamaktadır:

                “Bil ki sen ölülere işittiremezsin, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da daveti duyuramazsın.”

                Bugün ahval ve şerait nedir?

                ‘Hipnozdan Uyandıramadıklarımızdan mısınız?’ yazarına göre ahval ve şerait iç açıcı değildir:     Bugün özellikle televizyon, sosyal medya ve bir takım teknolojinin getirmiş olduğu kitle iletişim araçları artık toplumu hipnotize etmek için kullanılan birer araç haline getirildi. Öyle bir toplum haline getirildik ki; televizyondan duymuş olduğumuz haberlerin veya sosyal medyada paylaşılan haberlerin gerçekliğini araştırmıyoruz. Kitle iletişim araçlarını kontrol eden güçler, toplumumuzu özellikle gençlerimizi istedikleri gibi rahatlıkla yönlendirebiliyorlar.”

                İnsanları bu trans hallerinden uyandırmak mümkün mü? Prof. Şaban Ali Düzgün Hoca’ya göre bu mümkün; yalnız bazı radikal değişiklikler şart. İşte onun tespit ettiklerinden birkaçı:

                “Her ferde, tek tek ilahi hitapla doğrudan muhatap olma, onun üzerinde düşünme ve neticede fikir üretme hakkını vermek. Hem bireysel hem kolektif insan aklına yapılan vurguya yeniden anlam kazandırmak, aklı fonksiyonel kılmak.”

                “Zihnimizde taşıdığımızın dışa vurumu olan yaşam biçimini değiştirmek için, korkuların, ümitlerin ve beklentilerin kaynağı olan zihnin içeriğini değiştirmek; sahte bilinçlenmeye yol açan unsurları zihinden uzaklaştırmak.”

                “Din kisvesine bürünen geleneksel inanışlarla, Kur’an’ın ifadesiyle, yanlışlığı aşikâr olan ataların diniyle olan irtibatı kesmek.” Sarp Yokuşun Eteğinde İnsan, sh. 115

                “Onlara, Allah’ın indirdiğine ve resule gelin” denildiği vakit, “Babalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol) bize yeter” derler. Ataları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi?” Maide 104

                Tarihini, kültürünü, ortak değerlerini değiştirip yeni bir toplum oluşturmak adına yeryüzünde bizim kadar sistematik hipnozlara maruz kalmış bir toplum yoktur her halde.

                İnsanlığın hipnozdan uyanması veya toplumsal felç durumundan kurtarılması için mücadele vermiş ve vermekte olanlara selam olsun.

                Selamların en güzeliyle…

                H. Halim Kartal                14 Haziran 19

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.